19 Ocak’ta Berlin’de düzenlenecek konferansa çağrılan ülkeler belli oldu. Almanya’nın BM gözetiminde olmasını istediği konferansa daha önce Libya’da darbeci asker taraftarları ve meşru hükümetin çağrılmayacağı açıklanmıştı fakat daha sonra bu değiştirildi. Buna göre başbakan Fayiz el Serrac ve darbeci Hafter de davet edilmiş bulunuyor.
Konferansa katılacak ülkelere geçmeden önce darbeye kalkışan bir askerin uluslar arası bir toplantıya bu şekilde çağrılıp adeta onurlandırılmasının tuhaflığını not edelim. Meşru bir hükümeti başka ülkelerin yardımıyla devirmeye kalkışan bir generalin hangi hakla neyi temsilen çağrıldığı izaha muhtaç. Tutarlı olmak gibi bir kaygıları olmayan Hafter yandaşları arasında da tabi ki sorgulanması gereken bir durum. Bu kesim tarafından “Mareşal” Hafter “Libya Arap Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı” olarak yüceltiliyor. Gayri meşru “Temsilciler Meclisi” ne bağlı olması gerekiyor. 200 üyeli, sadece 40’a yakını Hafter istediği zaman toplanıp sözde karar alan, Libya’nın doğu bölgesi için tasarrufta bulunan bu sözde meclisin yıllar önce esir düşmüş, başka bir ülke vatandaşlığı almış bir askere omzunu dolduracak bir sürü rütbe vermesi meclis tüzüğüne de aykırı. Böyle de olsa “Libya’lı çatışan taraflar” olarak bu meclisin başkanının çağrılması gerekmiyor muydu? Seçilmiş Libya hükümeti oldukları iddiasındalar ama görüldüğü gibi kendileri dahil kimse bunu ciddiye almıyor.
Bununla birlikte o ve yardımcılarının kurşuna dizdikleri, uçaklarla bombalayarak öldürdükleri insanlar, yıkılan evler, yakılan cesetler, soyulan bankalar ne olacak? Ateşkesten sonra terk ettikleri evlerine bakmak için giden sivilleri araçlarında, evlerinin önünde öldürenler de onun çeteleri. Daha yeni ele geçirdiği Sirt’te selefi ortaklarınca yakılan kültür merkezi, radyo binası, kütüphanenin yakılması. Hiçbiri Berlin’de ağırlanmasına engel değil.
Çağrılan ülkelere bakıldığında Libya konusunda katil olmalarıyla maruf bir güruhun varlığı dikkat çekiyor. Berlin’de bulunacak ülkelerden darbecilerin yıkım ve ölüm projesinde yardım edenlerin sayısı az değil.
Amerika şimdi Libya konusunda ilgisiz gibi görünüyor fakat 2014’ten beri Libyalıları öldüren Hafter’i, Trump’ın telefonla arayıp teröre karşı destek vermesi her şeyi ortaya koyuyor. Hafter’in 20 yıl Amerika’da kalmasından daha az önemli olmayan bu destek Amerika’nın müttefik olduğu ülkelerin Hafter’e yaptıkları yardıma göz yumması ile paralel düşünüldüğünde daha net anlaşılacaktır.
Rusya, Hafter’i Kuzey Afrika’ya girme konusunda güçlü bir atlama taşı olarak kullandığı için ona özel kuvvetler, askeri danışmanlar, gemiler dolusu silah ile yardım ediyor. BM, Hafter güçlerinin Trablus’a saldırmasını kınamak istediğinde bunu engelleyen de Rusya idi. Bu kadar bariz bir şekilde yardım ettiği halde Putin’den yeni bir şey daha öğrendik. Meğer darbecilere yardım edenler gönüllü Rus savaşçılarmış! Belki de Hafter’in Türkiye’ye karşı açtığı “cihad” emrine uyuyorlardır.
Fransa baştan beri Hafter’i destekliyor. Ona verdiği silahlar Gıryan’da ele geçirildi. Fransa da askeri danışman adı altında asker gönderiyor. Emanuel Macron Hafter’i çağıran ilk Avrupalı lider. Fransa Hafter’in başarılı olmasını dört gözle beklediği için Berlin Konferansında yapıcı davranması beklenmiyor. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame Fransız vatandaşı olup Hafter’in en azgınlaştığı dönemde onun ayağına kadar gitti ve saldırıları durdurma çağrısında bile bulunmadı.
İtalya’nın Hafter’e olan ilgisi Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmadan sonra daha da netleşti. Hatta geçtiğimiz hafta Hafter’i Roma’ya çağırıp aynı gün Serrajı da davet eden ve ikisini bir emri vaki ile görüştürmeye çalışan İtalya’nın başarısız girişimi İtalya muhalefetince çok eleştirilmişti. İtalyan muhalefeti de tabii ki bunu Libya için yapmıyor. Eski İtalyan başbakanı Matteo Renzi’nin sözleri bunu özetler mahiyette: “Erdoğan’ın bizim yerimize Libya’da muhatap alınmasına izin vermeyeceğimizi güçlü bir şekilde söylememiz gerekiyor!”
Birleşik Arap Emirlikleri’nin gönderdiği yüklü miktarda silahın yanında insansız hava araçlarını bizzat BAE’li uzmanlar Tarhuna’da kurulan üste kullanıyor. Trablus’ta çeşitli yerleşim yerlerini bombalayan insansız uçaklar BAE’ye ait. Milyarlarca dolar harcadığı iddia ediliyor. Konferansa Libya’nın sınır komşusu Tunus çağrılmamış fakat yaklaşık dört bin km uzaktaki BAE çözüm ile geliyor!
Mısır’ın askeri yönetimi kendi gibi bir sistem arzuluyor. Bunun için var gücüyle Hafter’in yanında duruyor. Mısır da tıpkı BAE gibi darbecilere her türlü silah ve asker desteği veriyor.
Görüldüğü gibi açık bir dengesizlik var masada. 11 Ülkeden altısı bariz bir şekilde Hafter yandaşı iken Türkiye dışındaki diğer ülkeler meşru hükümete yardım eden pozisyonda değiller. Cezayir’in Trablus kırmızı çizgimiz açıklaması kadar bile bu ülkelerden bir ses henüz gelmiş değil.
Bu ülkeler dışında çağrılan Uluslar arası kuruluşlar da var. Bu organizasyonlar üyelerinin kan dökmekte harcadıkları eforu görmezden gelmekle yeterince şaibe altında olmaları bir yana mesela BM’nin Libya Özel Temsilcisi Lübnanlı Gassan Selame’nin de Fransa taraftarı olduğu biliniyor.
Bu konferansa bir de çağrılmayan ülkeler var. Libya’nın komşuları Tunus, Çad, Nijer ve Sudan’ın neden çağrılmadığı bilinmiyor. Son Trablus saldırısından hemen önce en üst düzeyde Hafter’i kabul eden ve onu medyasıyla, selefi gruplarıyla destekleyen Suudi Arabistan’ın, Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmanın çılgına çevirdiği ve iki gün önce Hafter’i misafir eden Yunanistan’ın bu toplantıda olmaması isabetli olmuşsa da istemedikleri bir gelişmenin olması halinde başka şeytani planlar yapacaklarından kimsenin şüphesi yok.
Darbe tehdidi çok daha önce ve daha kolay bir şekilde engellenebilecekken bu noktaya gelmesinde doğrudan veya dolaylı etkisi olan ülkelerin Libyalılar için hayırlı olacak bir sürecin başlamasına öncülük edip etmeyecekleri önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.