"Ben nasıl bir adamım ki!”

Süleyman Soylu, Habertürk canlı yayınında son dönemde ortaya atılan iddialara cevap vermeye çalıştı!

HAKSÖZ HABER

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun organize suç örgütü lider Sedat Peker ile yaşadığı gerginlik show programı kıvamında bir hal aldı. Gasp, adam kaçırma, nitelikli yağma, işkence hatta cinayet gibi ağır suçlarla itham edilen Sedat Peker bazısı belgeli bazısı belgesiz kimi iddialarla Süleyman Soylu’yu hedef gösteriyor, İçişleri Bakanı da bir süredir bunlara TV ekranlarından cevap vermeye çalışıyor.

Okurlarımızı buradaki absürt durumun farkına varmaya çağırıyoruz. Hani Peker’in iddiaları çok yankı bulmasa, sadece muhalif yayın organlarının köpürtmeye çalıştığı bir hadise olsa birkaç sosyal medya paylaşımı ile bu söylentiler geçiştirilebilirdi. Ancak sicili bir hayli kabarık Sedat Peker’in söylediklerini tüm toplum merakla konuşuyor, hararetle tartışıyor. “O halde TV ekranından bunlara cevap vermek makul” diye düşünülebilir. Eğer ki gerçekten cevap verilebilse bu yapılan makul bir iş olabilirdi evet ancak dün gece çok beklememize rağmen öyle bir durumla karşı karşıya kalmadık.

Ne yaşadık biz?

Dün gece çok enteresan bir TV olayı ile karşı karşıyaydık. Hakkında oldukça ilzam edici iddiaların bulunduğu bir İçişleri Bakanı ve onun karşısında iki tanesi soru sormayı unutan iki tanesi de durmaksızın aynı şeyi soran dört tane gazeteci… Kendisine yöneltilen soruları alakasız ve uzak yerlerden getirerek savuşturan İçişleri Bakanı tüm Türkiye’ye “ne yaşadık biz?” sorusunu sordurmayı başardı. Bu durum bile başlı başına tebriki hak ediyor!

Soylu’nun bu başarısında gazetecilerin de katkısı yadsınamaz. Sanki bütün ülke bir sosyal deneyin içindeydi dün gece. FETÖ davalarında insanlara kumpas kurulup kurulmadığı iddiaları yerine “kendinizi yalnız hissediyor musunuz?” sorusunu İçişleri Bakanı’na yönelten Veysi Ateş bundan sonra Habertürk’ün astronomi sayfasıyla ilgilense daha yerinde olur herhalde.

Ne sormamalı, nasıl sormamalı?

Soru sormaktan imtina eden  diğer gazeteci kişimiz sormadığı hangi soruya cevap aldı bilmiyoruz ama programı bitirirken şöyle diyor: “Güzel oldu sayın Bakan!” Düğünde Cumhurbaşkanı ve İHH Başkanı’nın da bulunduğu fotoğrafı hatırlatarak Soylu üzerindeki yükü nazikçe hafifleten Mehmet Akif Ersoy yine ne derece kurnaz olduğunu gösterdi! Fotoğrafı hatırlatırken keşke “Cumhurbaşkanı ile bu konuyu ilk başında değerlendirdik” açıklaması yapan Soylu’ya daha önce TRT yayınında tam aksini söylediğini de hatırlatsaydınız. Gazetecilik mesleğiniz ya belki arada bir gerçekten icra etmek istersiniz!

İsmail Saymaz ve Merdan Yanardağ ise yangından mal kaçırma derdinde durmadan aynı konuları ön plana sürdüler. Haksızlık olmasın en azından soru sormaya çalıştılar. Merdan Yanardağ da ilişkileri oldukça tartışmalı bir isim olarak Soylu’ya sorduğu sorularla “tencere dibin kara seninki benden kara” mesabesinde bir hava oluşturdu stüdyoda. İsmail Saymaz’ın bıkıp usanmaksızın tekrarladığı “Sedat Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçi kim?” sorusuna Süleyman Soylu’nun verdiği cevap aslında programın özetiydi: “Benim en sevdiğim meslek sigortacılıktır.

Benim geçmişim, benim şerefim ….

Süleyman Soylu top çevirme dediğimiz sanatı o kadar iyi yerine getirdi tartışmalı bütün konuları babasının Adalet Partisi serüveninden kendisinin Doğru Yol Partisi geçmişinden başlatarak anlattı. Soruya verdiği cevap bittiğinde kimsenin aklında hiçbir şey kalmadı. Eğer siyaset yapmak buysa Soylu’nun çok başarılı olduğunu kabul etmek lazım.

Sözlerini bitirdikten sonra ise Türkiye’de siyasetin bel kemiğini oluşturan “yemin seansları” başladı. Namus ve şeref üzerine edilen yeminlerle ne izhar edilmeye çalışılıyordu anlamak güçtü gerçekten. Çok konuşarak hiçbir şey söylememek sanatı olan demagojinin nişanesi yeminler de edildikten sonra aklımızda sadece Süleyman Soylu’nun “95’te ilçe başkanı” olduğu bilgisi kaldı.

Sedat Peker, Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Hadi Özışık… Hepsi jargonu bizden daha iyi bilirler. Adam satmak tabiri kişinin aynı yolu yürüdüğü kimseleri zorda kalınca yolda bırakması için kullanılan bir tabir. Bu hadisenin başında beri amiyane tabirle herkes birbirini sattı. Hadi Özışık ve Süleyman Soylu Sedat Peker’i, Sedat Peker de aynı şekilde ikisini, Süleyman Soylu Hadi Özışık’ı, dün akşam Süleyman Soylu “eski ağabeylerimiz” diyerek Mehmet Ağar’ı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı hakkında konuşulurken “benim bu şahıs ile çekilmiş fotoğrafım yok” diyerek Cumhurbaşkanı’nı vs. itibar suikastının göklere çıktığı bir tartışma toplumun gözleri önünde yaşanıyor.

Akılda kalanlar sadra şifa olur mu?

Mafya ve mafyatik ilişkileri yok denecek seviyelere düşüren bir hükümet artık tecavüz, gasp, kara para aklama, adam kaçırma, uyuşturucu trafiği, sermayeye çökme gibi ilişkilerin meltem tadında uçuştuğu bir iklimle birlikte  anılıyor. Soylu’nun deyimiyle “bu gibi tipler” AK Parti’yi bambaşka bir siyasi oluşum haline getirdiler. Biraz daha gayret etseler nerdeyse AK Parti’den geriye çok fazla bir şey kalmayacak! Çok sert müdahalelerin acilen yapılması gerekiyor öteki türlü gelecek adına oldukça düşündürücü hatta kaygı verici durumlar yaşanacak ne yazık ki!

Az evvel zikredilen isimlerin dışında MİT Müsteşarı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu da hedef tahtasına yerleştiren Süleyman Soylu bir bakıma “ben gidersem hepiniz zarar görürsünüz” diyerek bir nevi Sedat Peker’in kötü bir taklidi olduğunu gösterdi. Peker’in videoları en azından daha kısa oluyor. Soylu’nun uzun ve oldukça sıkıcıydı. Programın bir yerinde “ben nasıl bir adamım ki” diyen Süleyman Soylu bütün ülkeyi dumura uğratmıştır! Hiçbirimiz doğru düzgün bir şey anlamadık Sayın Soylu siz nasıl bir adamsınız?Sayın Çiller’ ile aranız iyiymiş bir de mahalle kongrelerinde oldukça başarılı bir geçmişiniz varmış. Bunun dışında hiçbir şey anlamadık!

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!