Ben beraat ettiğim gün, Seyfi Dede’ye dava açıldı!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ben dün itibariyle beraat ettim. Ve yine dün itibariyle, Seyfi Oktay bir numaralı sanık oldu.
Konu ne?
Ben neden beraat ettim.
Seyfi Dede lakaplı eski Adalet Bakanı, hangi davada birinci sanık oldu?
Benim berat ettiğim dava, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde, Anayasa değişikliği tartışmaları kapsamında, eski HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile, 1990’ların unutulmaz kadrolaşma mimarı Adalet Bakanı Seyfi Oktay arasındaki konuşmaları eleştiren bir yazım için açılan ikinci ceza davası.
Seyfi Oktay’ın birinci sanık olduğu iddianame ise, Ergenekon davasına bakan mahkemelerdeki hakimler üzerindeki bazı operasyon girişimleri..
Kimi hakimi Yargıtay’a seçtirme.
Kimi hakimi başkan yapma.
Kimi hakimleri, onların yanına atama..
Seyfi Oktay’ın bakanlıktan ayrılmasının üzerinden 15 yıl geçmiş... Ama yine HSYK üzerinde etkin..
Açıyor HSYK Başkanvekili’ne telefonu..
“Şu hakim gelecek, görüş” diyor..
İşte bu ilişkiler sebebi ile hazırlanmış iddianamede, Seyfi Oktay bir numaralı sanık..
Biraz daha açayım, konuları..
Kadir Özbek ile Seyfi Oktay arasındaki “hakim atamaları” konulu muhabbet, geçen sene basına yansıyınca..
Konuşma içeriğini irdeleyen ve eleştiren, bugünkü CHP Milletvekili Emine Ülker Tarhan’a, “Duyuyor musun Ülker Hanım? Siz bugünkü Adalet Bakanı’nın HSYK’dan çıkarılmasını istiyorsunuz. Oysa 15 yıl önceki Adalet Bakanı, her gün HSYK’da. Buyurun bu kirli ilişkiye de, bir çift laf edin!” diye çağrıda bulunduğum bir yazı kaleme alıyorum..
Seyfi Dede, “Alooo” demiş.. Ben de “Alooo Türkiye.. Uyanın uyanın” diyorum.
“15 yıl önceki Adalet Bakanı, 15 yıl sonrasının HSYK Başkanvekili ile, hakim atama muhabbeti yapıyor. Uyanın” diyorum..
O tarih itibari ile uyanan halk değil, savcı oluyor..
Hemen iddianameyi hazırlıyor..
“Anadolu’da Vakit gazetesinin suç tarihli baskısının 2. sayfasında sanık Ali İhsan Karahasanoğlu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 285. maddesini ihlal etmek kastı ile, ...”
Sonuç?
Sonuçta istenen şu: “1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis cezası verilmesi, kamu adına talep ve iddia olunur.”
“Durun sayın savcım, ben ne yaptım? Ben suçsuzum. Yapmayın. Etmeyin” demeye daha fırsat kalmadan..
İkinci bir iddianame daha..
www.vakithaber.com isimli internet sitesinin 2.9.2010 tarihinde Vakit-Ali İhsan Karahasanoğlu isim ve fotoğrafı ile ‘Alooo Türkiye.. Uyanın uyanın!..’ başlığı ile yayınlanan yazı içeriğinde, 'Soruşturma evresinin gizliliği, ...
Gerisini yazmıyorum.
Önceki ile birebir aynı ikinci iddianame..
Kesmiş, yapıştırmış, Pircan Barut Emre savcımız..
Gazetedeki yazıdan 1.5 yıldan, 4.5 yıla kadar hapis.. Ayrıca aynı yazının, bir internet sitesindeki iktibasından da, bir daha 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis..
İyi ki, diğer iktibas yapan internet sitelerini görmemiş Pircan savcımız. Onları da görseydi, herhalde 150-200 yıllık bir ceza çıkarırdı, önümüze.
Ne yapmışız, ülkeyi mi soymuşuz?
Adam mı vurmuşuz, hırsızlık mı yapmışız?
Bir yazı için, iki ayrı ceza davası açmak da neyin nesi?
Eeee. Eleştirdiğimiz adam, mahalle bakkalı değil ya..
Koskoca Adalet Bakanı..
Koltuğu bıraktıktan 15 yıl sonra dahi, “Yargıtay’a üye seçilecek kişiler”e referans olan bir adam!
Bir yazı için iki de dava açılır, üç de.
3 yıl da ceza istenir, 5 yıl da..
Neyse ki, süreç onların istediği gibi olmadı.. Davaların birincisinden 15 gün önce beraat etmiştim.
İkincisinden de, dün beraat ettim.
Ve gazeteye gelip, bilgisayarın başına geçtim ki, “Seyfi Oktay, bir numaralı sanık” başlıklı haber önümde..
Nereden nereye..
“Seyfi Oktay hakkında niye yazı yazıyorsunuz? Niye onun HSYK Başkanvekili ile yaptığı görüşmeleri deşifre ediyorsunuz” diyerek, daha dün dava üstüne dava açılıyordu..
Biz o davalardan beraat ile çıktığımız gün ise, Seyfi Oktay için “yargı görevini yapmayı etkileme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından hazırlanan iddianame, mahkemeye veriliyor..
Bakalım daha ne gelişmelere şahit olacağız?
YENİ AKİT