Ali Karahasanoğlu, Yeni Akit gazetesinde yayınlanan yazısında “Likayat” söylemi üzerinden AK Parti iktidarına saldıran CHP'nin kendi belediyelerine millet ittifakı ve HDP’nin işbilmez elemanlarını nasıl işbaşı yaptırdığını yorumluyor:
Sen ne sahtekar bir adamsın Ekrem..
Aç dava, hesaplaşalım, mahkemede..
CHP’nin; başörtü için “bir metre bez parçası” tanımlaması yapan cumhurbaşkanı adayı, İP’in “seçilemez” gördüğü, Temel Karamollaoğlu’nun “Erken açıklarsak, paçavraya çevirirler” dediği Kemal Kılıçdaroğlu’nun tanıtımı için düzenlenen dünkü Maltepe Mitinginde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da konuştu..
Akit Medya Grubu’nun bulunduğu binada çıkan ve beceriksiz itfaiye yönetimi yüzünden binlerce metrekarelik alanın yandığı yangında liyakatsizliğin zirve örneğini sergileyen İBB’nin başkanı, kibir abidesi Ekrem İmamoğlu, dünkü CHP mitinginde konuşmuş:
“Mülakat çöpe, liyakat memleketin gündemine. Milletin iktidarında böyle olacak. Milyonlarca vatandaş hakkıyla işe girecek” demiş.
Bunu söyleyen adam, İBB’ye başkan seçildiğinin hemen ertesinde, İtfaiye Daire Başkanlığı gibi tüm İstanbulluların hayatına dokunan siyasetten uzak tutulması gereken bir makama, partizanlığın kralını yaparak, CHP Bayrampaşa İlçe Başkanı ve aynı zamanda mahalli seçimlerde Bayrampaşa Belediye Başkan adayı olan ve seçimi kaybeden CHP üyesi Remzi Bayraktar’ı getirdi..
“Mülakat çöpe” ha!
“Liyakat” ha..
“Milletin iktidarı” ha..
“Milyonlarca vatandaş hakkıyla işe girecek” ha!
Azıcık onurunuz varsa..
Minnacık şerefiniz var ise, açıklayın:
Özgür Nas, sizin CHP’nizin İstanbul İl Başkan Yardımcısı mı, değil mi?
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Grubu’nun 18 Ekim 2020 günkü bilgilendirme toplantısında, partinizin il başkan yardımcısı Özgür Nas şu konuşmayı yapmış mıdır, yapmamış mıdır:
“İBB’de 100 kişi alınıyorsa işe, 35 CHP, 15 İYİ Parti, 15 diğerleri, 20-25 de İBB kariyer üzerinden gidiyor. Süreç bu şekilde!”
Özgür Nas, bu sözleri sarfettikten sonraki 2.5 yıllık süreçte de ve bugün de halen CHP İstanbul İl Başkan yardımcısı mı, değil mi?
Seçilmeden önce kendisi için Sülün Osman dediğimiz Ekrem İmamoğlu, aklımızla alay edercesine, dün çıkmış diyor ki, “liyakat”!
Yalancısınız. Sahtekarsınız..
İBB başkanlığı koltuğuna oturduğunuzun birinci yılında, “liyakat”e göre değil, parti teşkilatından gelen listeye göre eleman aldığınızı itiraf ettiniz..
Oysa eleştirdiğiniz, yerden yere vurduğunuz Milli Görüş başkanlarının 25 yıllık belediye yönetiminde bir tek kişiden, şöyle bir açıklamayı hiç duydunuz mu?
“Alınacakların şu kadarını parti teşkilatımızdan gelen listeden seçiyoruz.”
Bu veya buna benzer tek açıklamayı, ne yapanı, ne de böyle bir açıklama yapıldığını iddia edeni biz 25 yıllık Milli Görüş belediyelerinde ne gördük, ne de duyduk..
Ama onlar, yönetime gelmelerinin birinci yılında siyasi kadrolaşmayı itiraf ettikleri bu açıklamayı yaptılar..
Ve şimdi utanmadan, “liyakat” diyorlar..
İtfaiyeyi iyi bilen arkadaşlarla, dün sohbet ediyoruz..
“Ekrem İmamoğlu, bırakın daire başkanını, bırakın müdürleri, ekip amirine kadar kadrolaştı” diyorlar..
Hem nasıl kadrolaşma..
Ekrem İmamoğlu’nun açık ve gizli destekçisi tüm partilere, oy oranları çerçevesinde tanınan kontenjanlarla..
Aynen Özgür Nas’ın anlattığı gibi, seçimdeki tahmini oy oranlarına göre, CHP’ye ayrı, İP’e ayrı, HDP’ye ayrı kontenjanlar tanınarak..
Bu liyakatsizlerle iş tutan, AK Parti eskisi Ali Babacan da, liyakat düşmanları ile oturup kalka, kafayı tırlatmış..
2018 milletvekili seçimlerine kadar, AK Parti milletvekili olduğunu unutmuş 2015 sonuna kadar bakan olduğunu unutmuş, kendi kendisini eleştiriyor:
“200 liralık banknotun hikâyesini anlatayım. 2009 yılında tedavüle çıktı. Kaç dolar ediyordu, 134 dolar ediyordu. Bugün ne kadar, 10 dolar bile etmiyor.”
ODTÜ’yü birincilikle bitirmekle övünen Babacan, 2009’da 200 TL’lik banknotun kaç dolar olduğunu söylerken, asgari ücretli işçinin ay sonunda o banknottan kaç tane, 2023’te aynı asgari ücretlinin 200 TL’lik banknottan kaç tane aldığını söylemiyor..
Belki daha önemlisi..
Ali Babacan, başlangıç olarak verdiği 2009 tarihinden 2015’e kadar bizzat kendisi bu ülkede Bakanlar Kurulu üyesi..
Nankörlük ve ihanet, 7’li ittifakın mensuplarının gözlerini öyle perdelemiş ki..
Kendi kendilerini eleştiriyorlar..
Kendi bakanlık dönemlerini yerden yere vuruyorlar..
CHP’nin yıllardır hedef tahtasına koyduğu adamlar, şimdi kendilerini 40 yıllık CHP’li gibi göstermeye çalışıyorlar..
Ve ne yazıktır ki, karşısındaki CHP’lilerin çoğunluğunu oluşturduğu seçmen kitlesi de, bu adamın yüzüne tükürmüyor:
“Biz seni Telekom’un özelleştirilmesi sebebi ile Yüce Divan’a yollayacaktık. Ne ara sen gelip, bizim partimizle ittifak yaptın. Biz seni nasıl kabul ettik. Yazıklar olsun sana. yazıklar olsun bize..”
Sahnedekiler de tiyatro.. Miting alanındakiler de tiyatro..
Millet İttifakı’nın dünkü Maltepe mitinginde son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıktı ve “Size söz” diye başladı..
Oysa daha önce de, ne “söz”ler vermişlerdi..
“Babacan’ı Yüce Divan’da yargılayacağız” demişlerdi..
“Ahmet Davutoğlu’nun, Suriye’de yönetim değişikliği yaptırmak için, ABD’nin isteği ile hareket ettiği”ni iddia edip, yargılatacaklarını öne sürmüşlerdi..
Şimdi Babacan ile de, Davutoğlu ile de aynı saftalar..
Temel Karamollaoğlu’nun partisini, üç defa kapattırmışlardı..
Yeni parti kurdukça, onu da kapattıracaklarını ilan etmişlerdi..
Şimdi yanı başlarında, “büyüğümüz” diyerek, öve öve bitiremiyorlar..
Çok değil, 2019’da da, Kemal Kılıçdaroğlu “Size söz” demişti..
Hatta “Size şeref sözü” demişti.
“Size namus sözü” demişti..
“Belediye yönetimlerini CHP’ye verin, bir tek işçinin bile işine son verilmeyecek” demişti..
Sadece İstanbul’da, seçim sonrasında 15 bin işçinin işine son verdiler..
“Şeref” yoksunu olduklarını ispatladılar..
Şimdi yeniden “şeref”, yeniden “namus” edebiyatı yapıyorlar..
Millete de, “Biz bir delikten, bir defa ısırılırız” demek düşüyor..