Saadet'in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Bekaroğlu'nun politik çıkışlarını anlamakta zorlanıyorum.
AK Parti muhalefetinden öte gitmeyen bir politika... Saadet bu mudur?
İtiraf edeyim, benim "Meclis'te mutlaka bir grup olarak bulunmaları gerekir" diye düşündüğüm Saadet bu değildi.
"AK Parti'ye asıl Saadet muhalefet etmeli" dediğimde, yapılmasını gerekli gördüğüm muhalefet de bu değildi.
Doğrusu ben, mesela "Doğan Grubu'nun muhalefetine eklemlenmiş bir Saadet muhalefeti"ni, bir misyonun ifası olarak görmüyorum.
Bekaroğlu'nun en son hamle (!)si, Ergenekon davasının seçimler öncesinde siyasi araç haline gelebileceği iddiası.
Mesela, Taksim Meydanı'nda yaptığı basın açıklaması şöyle:
"Yerel seçimlerde sıkışan AKP, öyle tahmin ediyorum ki, seçime birkaç gün kala 28 Şubat döneminin kudretli bazı simalarını ve bazı ünlü gazetecileri göz altına aldırtacak, bu hareketiyle seçimleri kurtarmaya çalışacaktır. Seçimlerden sonra ise gözaltına alınanlar bir şekilde Koşuyolu Hastanesi üzerinden GATA Hastanesi'ne geçip normal hayatlarına devam edeceklerdir. Yani Ergenekon soruşturması yerel seçimlere araç edilecektir."
Ardından Uğur Dündar'ın artık tetikçi niteliği ayan beyan olan haber bültenine çıkış ve "AK Parti'yi vurmak ya da Ergenekon davası üzerine gölge düşürmek için" ikram edilen ortamda aynı iddiaları tekrarlayış...
Bu mudur Saadet'in misyonu?
Saadet'in Ergenekon davasına bakışı bu mudur?
-Seçime birkaç gün kala 28 Şubat döneminin kudretli bazı simalarını ve bazı ünlü gazetecileri göz altına aldırtacak, bu hareketiyle seçimleri kurtarmaya çalışacaktır.
İmza: Bekaroğlu.
Ne demek bu?
-Savcılar iktidarın emriyle hareket ediyor, demek.
-Bugüne kadar yapılan gözaltılar, iktidarın inisiyatifinde oldu, demek.
-Gerçekte ortada suç ve suçlu yok, demek.
-Ve, savcılar sakın böyle bir şey yapmasın, demek.
Böyle bir söylem, Saadet'in hangi "Milli görüş" politikalarına uygun düşüyor?
Hangi sistem değişimini ya da onarımını öngörüyor?
Böyle bir söylemin, 28 Şubat veya Ergenekon cuntalarını takipten kurtarma niyeti taşıdığı iddia edilirse ne denecek?
Ve böyle bir söylem, gidip, taa Çağlayan Mitinginde Doğu Perincek'le yan yana duruşu hatırlatırsa ne olacak?
Bence Saadet, kendisine çok daha sağlıklı bir misyon oluşturmalı.
Numan Kurtulmuş'un liderliğinin, bir yerel yönetim kampanyasında harcanmasına gönlüm razı olmuyor. Bekaroğlu'nun aydın karakterinin de bir başkan adaylığı sürecinde harcanmasına...
Demirel'in ukdesi
Süleyman Demirel, Vatan'da, Bilal Çetin ve Semra Çetin'e 28 Şubat değerlendirmelerini yapıyor.
Dizinin dünkü bölümünde, 1982 Anayasasına halkın yüzde 92 oy verdiğini, öyleyse onun getirdiklerine uyulması gerektiğini, bir de, askeri müdahalelerin önlenmesi için TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesinin kaldırılması gerektiğini söylemiş.
Demirel'in Anayasa'ya yüzde 92 oy verilmesi ile ilgili tavrı hep biraz sitem yüklü olmuş, askeri müdahaleler konusunda da hep, 35'inci maddeyi hatırlatmıştır.
"Eğer askerin devlete müdahalesini benim halkım, bugün askeri kötüleyenler dahil, bu müdahaleleri istemiyor idiyse şu anayasaya yüzde 92 oy vermeseydi. Bu hadisenin mağduru benim. Ama buna uyuyorum. Herkes uyacak. Eğer askerin devlete müdahalesini istemiyorsanız, gelin devletin kanunlarını düzeltelim.
-Hangi kanunun düzelmesi gerekiyor?
-Gelin 35. maddeyi ortadan kaldırın. Bu madde olduğu sürece asker müdahale hakkını kendine legal görür. Bu madde olmadığı taktirde askerin yaptığı hareket legal olmaz.
-35. madde ne diyor?
-211 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu'nun 'UMUMİ VAZİFELER' başlıklı bölümündeki 35. maddesi, şöyle: TSK'nın vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş Türkiye Cumhuriyeti'ni korumaktır."
Demirel'in sözlerindeki nüansa dikkat etmek lazım.
Önce diyor ki:
"....gelin devletin kanunlarını düzeltelim."
Sonra da diyor ki:
"Gelin 35. maddeyi ortadan kaldırın."
Yani, 35'inci maddenin kaldırılmasında kendisi yok.
"35. madde (İç Hizmet Kanunu'nun maddesi) olduğu sürece ordu re'sen böyle bir şey yapma hakkını kendinde bulur. Nitekim, 60'da, 71'de, 80'de de bulmuştur."
Bunu biliyor, ama kendisi 35'inci madde için harekete geçmiyor. Bir anlamda "Kaldırın ve yanacaksa sizin eliniz yansın"a getiriyor. Üstelik bunu, "Sizi 35'inci maddenin darbesinden kurtardım" diye, Cumhurbaşkanı sıfatıyla 28 Şubat operasyonunu dayatarak yapıyor...
Ama bütün bunlar, Demirel'in yüreğindeki 28 ukdesinin yansıması olarak ortaya çıkıyor.
BUGÜN