Bedelli, aile yardımı için de boykot ilan etseniz ya!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Kemal bey seçim öncesi ne diyordu: "Bedelli askerlik çıkartacağız."

Sadece bedelli askerlik sözü ile de yetinmiyordu, dar gelirlilerin ödemelerini, devlet kaynaklarından ödeme sözü de veriyordu..

Seçimler yapıldı. İktidar oldu veya olamadı..

Gündemine alacağı ilk icraat ne olmalı idi?

Tabii ki bedelli askerlik..

Peki bakalım, Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına.. Seçimlerden sonra, “bedelli askerlik”ten, tek kelime etti mi acaba?

Hayır.

Seçimden önce başka ne vaad ediyordu Kemal Kılıçdaroğlu?

"Her aileye en az 600 TL aile yardımı"

Seçim bitti.

Kemal bey, her aileye verilecek asgari 600 TL aile yardımından tek bir defa olsun bahsetti mi?

Hayır.

Seçimler öncesinde, “Her öğrenciye süt ve bir öğün yemek” diyordu Kemal bey..

Bu vaad ile ilgili, seçim sonrasında bir beyanı var mı?

Yok.

“Çiftçiye mazotu 1.5 TL’den vereceğim” diyordu, CHP Genel Başkanı..

Bu vaad ile ilgili tek kelime etti mi?

Hayır..

Vaadlerin listesini ve seçim sonrasındaki unutkanlığın çetelesini uzatıp gidebilirsiniz. Ben tek tek hepsini sıralamayayım.

Diyecekler ki, “Kemal bey iktidar olmadı ki, bu vaadleri hatırlatıyorsun.. İktidar olsaydı, o zaman bu vaadleri yerine getirecekti.. Halkın muhalefet görevi verdiği partiye, seçim vaadlerini hatırlatmaya ne gerek var?”

İşte sorun da burada zaten.

Kemal bey iktidar olamadı diye, “Haydi Allahaısmarladık, biz evimize dönüyoruz” demiyor ki..

Muhalefete düşen hiçbir parti, bugüne kadar böyle bir şey demedi..

Diğer partiler gibi, CHP’liler de, İktidar olamasalar da, 4 yıl boyunca milletvekili maaşını takır takır alacaklar.

Ama diğer muhalefet partilerinden farklı olarak, CHP bir çıkış daha yaptı..

Daha TBMM’de yemin bile etmeden, icraata başladı!..

İktidar olmuş gibi, kendi işlerine gelen konularda efelenmeye soyundular..

Seçmenin % 25'inin kendilerini tercih etmesine sebeb olan bedelli askerlik, aile yardımı, öğrencilere yemek vaadlerini unuttular ama..

Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay'ın, onların arkasından KCK sanıklarının tahliye edilmelerinin sağlanması için, hemen kolları sıvadılar.

Haberal ve Balbay için TBMM’ye boykot ilan ettiler.

“Haberal ve Balbay yemin edemezse, biz de yemin etmiyoruz” diye restlerini çektiler..

İyi de, “bedelli askerlik”, “aile yardımı”, “öğrenciye süt ve yemek” konularında rest çekse ya, CHP Genel Başkanı.. “Bedelli askerlik çıkartılması konusunda, her aileye asgari 600 TL yardım konusunda gerekli düzenleme yapma sözü verilmezse, ne Meclis’e geliriz, ne de yemin ederiz” dese ya, Kemal bey....

“Muğlalı Kışlası’nın isminin hemen değiştirilmesi gerekir. Bu yönde bir söz verilmezse, biz TBMM'ye girmeyeceğiz” dese ya Kılıçdaroğlu beyimiz..

“İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi hemen kaldırılmalı. Bu kaldırılmazsa, biz TBMM faaliyetlerine katılmayacağız” dese ya CHP’liler....

Niye; seçmene verdikleri taahhütlerin hayata geçirilmesi için boykot ilan etmiyorlar, rest çekmiyorlar da, seçmene vaad etmedikleri, hatta “Yargı ne karar verirse ona uyarız” dedikleri bir konuda, aktif siyaset geliştiriyorlar?

Ne olur yani, “Biz iktidara gelirsek, bu vaadleri hayata geçirecektik. İktidara gelmedik. Ama dürüstlüğümüzü ispat için, bu icraatlar uğruna kendimizi feda edebileceğimizi ispat için, TBMM’de yemin etmeyeceğiz” deseler..

Bu konuda, iktidarı sıkıştırsalar..

İktidardan, konuya ilgi gösterileceği konusunda bir söz alsalar.

Böylece, seçmene yaptıkları vaadlerin, işkembeden sözler olmadığını bizlere gösterseler..

Ne güzel olur değil mi?

Emekli korgeneral, şimdinin MHP milletvekili Engin Alan caka satıyordu: “Terörist başı eve çıkarılana kadar bizlerin de bırakılmayacağını düşünüyoruz. Bu şekilde tahliye edilmeyi de Balyoz Davası'ndan yargılananların istemeyeğini herkes bilsin.”

Engin Alan böyle caka satarken, kendilerinin üzerinden PKK’lıların tahliye edileceği iddiasını öne sürüp, “Onların çıkmaması için, gerekisre biz de cezaevinde kalalım” mesajı verirken, avukatları, mahkemelere itiraz üzerine itiraz dilekçeleri veriyor.

Davaya bakan mahkeme heyeti tahliye talebini reddediyor.

Hemen ertesi günü, sonraki ağır ceza mahkemesine itiraz dilekçesi veriyorlar..

“İlla ki illa, müvekkilimiz Engin Alan tahliye edilsin” diyorlar.

Engin Alan mı numara yapıyor, avukatlar mı işgüzarlığa soyunmuşlar, izah etseler de bilsek!

YENİ AKİT