Bebek Yüzlü Boşnak Katili Yakalandı

Bosna'da savaş suçlarından aranan, kulak ve burun kesen, göz oyan cani Bosnalı Sırp Monika Simonoviç gözaltına alındı.

Simonoviç'in yıllar sonra yakalanması Müslüman Boşnak'lara uygulanan vahşeti yeniden gündemleştirdi...
 
Bosna soykırımı (1992-1995) sırasında işlediği savaş suçlarından aranan ve ''bebek yüzlü canavar'' olarak adlandırılan Monika Simonoviç'in gözaltına alındı.
 
Bosna-Hersek'in Brçko kentinde 1992'de kurulan ''Luka'' esir toplama kampında işlediği korkunç suçlar nedeniyle, mağdurlar arasında ''bebek yüzlü canavar'' olarak adlandırılan ve 18 yaşında genç bir kız olarak işlediği savaş suçlarından aranan Monika Simonoviç (38), Priyedor'da sevgilisi ve çocuğu ile yaşadığı evinde yakalandı.

"Kamptaki işkencecilerin önde gelenlerinden biri, 18 yaşındaki Monika Simonoviç adındaki Sırp kızı idi. Monika, sorguya çektiği tutsakların bazen kırık şişe ile gözlerini oyar, kulak ya da burunlarını keserdi."
 
Brçko polisinin sözcüsü Halid Emkiç, yaptığı açıklamada, Monika Simonoviç'in gece saatlerinde Priyedor'da yakalandığını ve daha sonra Brçko'ya getirildiğini kaydetti.
 
Emkiç, daha önce Bosna-Hersek dışında kaldığı düşünülen, ancak istihbarat servislerinin Simonoviç'in Priyedor'da ikamet ettiğini tespit etmesi üzerine, düzenlenen operasyonla yakalandığını bildirdi.
 
Eski Yugoslavya'da işlenen savaş suçları için Lahey'de kurulan mahkemece 2001 yılında 40 yıl hapis cezasına çarptırılan Goran Jelisiç'in savaş sırasındaki ''kız arkadaşı'' olarak da hatırlanan Simonoviç, Luka toplama kampında Boşnak esirlere yönelik dayak, işkence gibi suçlar işlediği belirtiliyor.
 
İşlediği savaş suçlarından dolayı 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Simonoviç'in kardeşi Konstantin Simonoviç de Bosna-Hersek'in Foça kentinde cezaevinde bulunuyor.

PEKİ NE YAPMIŞTI SİMONOVİÇ?!

Simonoviç ve benzeri canilerin Boşnak Müslümanlara neler yaptığını hatırlayalım. İşte Bosna Soykırımı hakkında o dönemde Türkiye basınına yansıyan haberler:

"Banya Luka yakınlarındaki Mayanka'da çocuklara işkence ettiler. Bir keresinde yedi çocuğu caddeye yatırıp üzerlerinden tank geçirdiler." (Hürriyet, 7 Ağustos 1992)


Sırp zulmünden en büyük payı alanlardan bir kısmı da çocuklardı. Savaş nedeniyle binlerce çocuk yetim ve öksüz kalırken, pek çoğu da sakat kaldı.

"Fahri Başkonsolos Sılaycı, vahşetin insanlık sınırlarını çok aştığını belirterek, Ölüm olayları normal bir şekilde meydana gelmiyor. 2 günlük bir çocuğu hançeri üzerinde bırakarak, kalbinden hançerlenmiş bir şekilde annesinin kucağına atıyorlar. 10 yaşındaki bir kız çocuğunun kafasını kesip, başıyla top oynuyorlar" şeklinde konuştu." (Türkiye, 25 Temmuz 1992)

"CESETLERİN KOKMASI"


Bosna soykırımı tüm dünyanın gözleri önünde, Avrupa'nın orta yerinde gerçekleştirildi. Radikal Sırp çeteleri, geçtikleri yerlerde arkalarında neredeyse tek bir canlı bile bırakmıyorlardı. Sırp saldırganlar, ele geçirdikleri kasaba ve köylerde önce halka çeşitli işkenceler uyguluyor, kadınlara ve genç kızlara tecavüz ediyor sonra da toplu olarak halkı kurşuna diziyorlardı.

"Halk top ateşi altında yakınlarının cesetlerini kaldırmaya cesaret edemediğinden cesetlerin artık kokmaya başladığını kaydeden Saraybosna Sağlık Merkezi yetkilileri, şehirde salgın hastalık tehlikesinin de baş gösterdiğini ifade ediyorlar." (Türkiye, 29 Haziran 1992)

"KULAK BURUN KESME"

"Kamptaki işkencecilerin önde gelenlerinden biri, 18 yaşındaki Monika Simonoviç adındaki Sırp kızı idi. Monika, sorguya çektiği tutsakların bazen kırık şişe ile gözlerini oyar, kulak ya da burunlarını keserdi." (Cumhuriyet, 9 Ağustos 1992)

"Müslüman esir, 'Sırpların 30 erkek esiri bir alanda toplayarak boğazlarını kestiklerini, gözlerini oyduklarını, burun ve kulaklarını kopardıklarını kendi gözlerimle gördüm. Aklımı kaçırıyordum' diye konuştu." (Sabah, 6 Ağustos 1992)

BOĞAZLAYARAK ÖLDÜRME

"Gardiyanların tutukluların boğazlarını keserken 'çılgın kasaplar gibi' olduklarını belirten Alia Lujinoviç, şöyle dedi: 'Genç adamları boğazlarını kesebilmek için yere yatırıyorlardı. Kaçmaya çalışanı da vuruyorlardı. Sırp gardiyanlar dizlerini yere yatırdıkları tutuklunun beline dayayıp, saçlarından kafalarını yukarıya çekiyorlar, daha sonra da boğazlarını kesiyorlardı." (Zaman, 14 Ağustos 1992)

"KÖPEKLERE PARÇALATMA"

"Lujinoviç, cesetlerin beyinlerinin köpeklere yedirildiğini, doktorların da öldürülenlerin organlarını özel soğutma sistemine sahip bir kamyona koyduklarını anlattı." (Zaman, 14 Ağustos 1992)

HAMİLE KADINLARIN KARINLARININ YARILMASI

"Hadzici Spor Merkezi'nde kadınlara ve kız çocuklarına tecavüz ettiler. 13 yaşındaki bir kız çocuğuna 25 askerin tecavüz ettiği öğrenildi. Ayrıca hamile bir kadının karnı yarılarak, çocuğu alındı." (Hürriyet, 7 Ağustos 1992)

"HAYVANLARA YEM YAPMA"

"Kendisini 'Meho' olarak tanıtan bir Müslüman esir, Sırpların kamplarda toplu katliam yaptıklarını, cesetlerin ya çırılçıplak nehre atıldığını ya da esirlerin çektiği el arabalarıyla hayvan yemi fabrikalarına gönderildiğini belirtti. Sırpların bu vahşeti zevkle izlediğini belirten Meho, her fırsatta kendilerine balıklara ve hayvanlara yem olacaklarının söylendiğini bildirdi." (Sabah, 6 Ağustos 1992)

Bülent Şahin Erdeğer / on5yirmi5.com 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu