BBC’de Tanıdık Bir Yalancı: Ece Temelkuran

BBC'de "İnsanlar Twitter'dan yardım çağrılarını çığlık çığlığa paylaşıyor." diye yazan Ece Temelkuran'ın yazısı hakkında...

GÜNEY UZUN / HAKSÖZ-HABER

Eskinin devrimci-sosyalistleri büyük gazetelerin en fazla getirisi olan köşelerinden büyük paralar kazanıyorlar. Aynı zamanda uslanmaz AK Parti karşıtı olan bu tiplerin yazıları, yabancı medya tarafından alınıp servis edilmekte. Bunların yazdıklarını okuduğunuzda iki ihtimal olduğunu düşünürsünüz. Ya siz bu ülkede yaşamıyorsunuz ya da onlar. Çünkü çizdikleri tablo ile gerçekler hiçbir şekilde uyuşmamakta.

Ece Temelkuran bu tiplerin en başında geliyor. BBC için Gezi Parkı olayları hakkında yazı kaleme almış.  BBC’nin olaylara bakışını biliyoruz. Tam bir provokatör ustalığı ile olayların üzerine benzinle giden yayınlar yapmakta.

Peki, Ece Temelkuran, yazdıklarını bizlere yutturmakta o kadar maharetli mi? BBC, ısmarlama bu yazı için oldukça minnettar olmalı kendisine. Kendini kaptırdığı hayal dünyasında kurguladığı sanallıkla harika bir 1984 romanına alternatif olabilir. Temelkuran’ın bu tür yazıları ilk değil. Ak Partı’nın ilk yıllarından itibaren kendi ülkesinin gerçeklerine Fransız kalmayı aydın ve solculuk olarak yutturmayı marifet bilen nadir yazarlarımızdandır kendileri. Yazısının neresini düzeltmek gerektiği üzerinde fazla kafa yormadan en saçmaladığı yerlerden birkaç örnek vermek istiyorum.

Ece hanıma göre Başbakan’ın “%50’yi evlerinde zor tutuyoruz” açıklamasından sonra sosyal medyada sistematik provokasyon ve manipülasyonlar başlamış. Sanki olayları bu hale getiren “Taksim’de şu kadar insan öldü”, “Panzer genci ezdi”, “Polis köpeklere bile gaz sıktı”, “300 polis göstericilerin safına geçti” gibi ilk akla gelen yüzlerce yalan haberi, provokasyonu, manipülasyonu başkası yapmış gibi aymazlık ve pişkinlik ile konuşuyor.

O kadar ileri gidiyor ki sanki tüm Twitter kullanıcıları gözaltına alınıyormuş gibi hava estiriyor. Sosyal medya uzmanlarına göre Türkiye’de on milyon Twitter hesabı var. Yani polisin on binlerce Twitter’ciyi tutuklaması gerekir. Gözaltına alınanların ağır tahrik suçlaması ile gözaltına alındıklarını bildiği halde özellikle kendisi provokasyonlarına devam etmekte.

Eylemlerin bitmesini istemeyen bu nostaljik devrimci hanım, eylemler biterse kitlesel gözaltılar olacak diye eylemcilere gaz vermeye devam ediyor. Sanki Balyoz ya da Ayışığı başarılı olmuş da göstericileri stadyumlarda toplamaya başlamışlar. Ece Hanım Ergenekon’un imha planlarına o kadar vâkıf ki hemen nasıl uygulanabilir diye düşünmeye başlıyor. Baskıcı rejimden bahsederken gittikçe yüzsüzleşiyor. Yüzü kızarmadan, utanmadan son on yılda halkın oyu ile, hatta %50 oyu ile iktidara 3 kez seçilmiş bir partiyi baskıcı rejim olarak lanse ediyor Batılı dostlarına.

Bu ülkede baskıcı rejim deyince acaba akla ne geliyor? Bunu bu ülkede on yıllardır ezilmiş, adam yerine konulmamış, inançları, dilleri, kimlikleri, varlıkları inkar edilmiş, asılmış, sürgün edilmiş, MGK bildirileri ile birinci derecede tehdit ilan edilmiş, gerekirse tankla topla imha edilmesi düşünülmüş, bin yıl sürecek darbe planları yapılmış, köyleri yakılmış, dilleri ve varlıkları inkar edilmiş, dışkı yedirilmiş, her arama çabaları, isyanları dış güçlerle bağlantılı kılınmış, terörist ilan edilmiş bir halk yokmuş gibi, bu ülke kurulduğundan beri sanki dünya demokrasisinin beşiğiymiş de bu ülkenin Müslümanları, Kürtleri gelip bu yeryüzü cennetini mahvetmiş gibi bir hava estirmeye çalışmış.

Bu olaylar bir baskının birikimiymiş. Acaba nedir baskı? Bugüne kadar yapmak isteyip de neyi yapamamışlar acaba?

Mesela okula başı acık gidememişler mi? Zorla başları mı örtülmüş? Okullarını bitirip çalışmak istediklerinde sorunla mı karşılaşmışlar? Öğretmen olunca kendilerine muhalif sendikalar tarafından tehdit ve ihbar mı edilmişler? Darbe planları mı hazırlanmış haklarında? Bu listeyi çok fazla uzatabiliriz. Zaten o da biliyor yaptığı cambazlığı. Tam bir 1984 havası estiriyor. Başbakan’a şaka yapanların hapse tıkıldığından, her yerde kameralarla gözetlenildiğinden dem vuruyor.

Eylem yapan güçlerin ilk kez bu ülkenin gerçek sahipleri olduklarının farkına vardıklarını söylerken bundan önceki 80 yılda kimin sahiplik ettiğine değinmenin gereğini bile duymuyor. Taşınan “Sade” ve “Atatürklü” bayraklar, resimler, giyim ve kuşamları ile hangi rejimi devirip neyi ikame edeceklerinin ironisine batıp kalıyor.

Utanmadan kendi ülkesi için Batılı ajanslara yalan yanlış bilgiler aktarıp, kendi ideolojik akrabalarını kayırmak için bin bir takla atan, gazeteci maskeli provokatörleri bir kenara not etmek gerektiğini hatırdan çıkarmamalıyız.

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu