Bazen sorulan sorular nefret kokan düşüncelerin izharından ibarettir!

Ertuğrul Özkök'ün Kemalist refleksleri bitmek bilmiyor…

HAKSÖZ HABER

Ertuğrul Özkök, 28 Şubat sürecinde yaptığı işlerle kendisine bir konum sağladı. Dindarları hedef göstererek aşağılayarak darbecilerden “aferin” alan Özkök yaptıklarının hesabını ise hiçbir zaman vermedi.

Yıllardır ise 28 Şubat mağduru iktidarın sunduğu imkanları kullanmaya devam ediyor. Üstüne üstlük pişkin pişkin Müslümanların değerleriyle dalga geçerken…

Ertuğrul Özkök yayımladığı son yazısında “Türkiye’de kaç tane bayram var?” şeklinde bir soru sorduktan sonra Ramazan ve Kurban bayramları hakkında şunları dile getiriyor:

… Mesela benim ailemde küçüklüğümden beri “Şeker Bayramı” denir.
Çok severim bu bayram adını.
Buna karşılık muhafazakâr kesimler buna çok kızıyor ve sadece “Ramazan Bayramı” denmesini istiyor.

Hayvan kesilen günler, bayram gibi kutlanır mı?

Mesela Kurban Bayramı.
Elbette çocukluğumdan beri ailemde kutlanıyor. Kurban da kesiliyordu.
Ama bizim ailenin ikinci neslinde kurban kesme adeti azaldı, üçüncü nesilde ise tamamen bitti.
Hiç kuşkusuz kurban kesen Müslümanlara söyleyecek hiçbir sözüm olamaz, ama çocukluğumdan beri kafamda hep şu soru var:
Hayvan kesilen günler bayram olarak kutlanabilir mi?
Biliyorum, ülkenin çoğunluğu bu konuda benden farklı duyguya sahip, ama ölünceye kadar bu soruyu sormaya devam edeceğim.

Sohbet üslubuyla yazılmış bir yazıda sorulan bu soru masumiyet kisvesine bürünmüş olsa da nefret kokuyor… İbrahim (as)’dan bu yana gelen bir geleneği “hayvan kesmek” seviyesine indirgemek aslında yapılan ibadetin mahiyetini hedef almak demektir.

Özkök’ün kendisi de “anlayamadığını” söylüyor ancak yorum yapmaya devam ediyor. Anlayamadığınız şeyler hakkında cüretkâr ifadeler kullanmaktan kaçınmanız gerekir. Bu hem edebin hem de karakter olgunluğunun göstergesidir. Ancak Özkök’ü geçmişten bu yana tanıyan herkes bu iki özelliğin de onda bulunmadığını zaten bilecektir. Özkök yazısının sonlarında ise katıldığı bir mezuniyet töreninde başörtülü ebeveyn sayısına karşın başörtülü öğrenci sayısının o kadar çok olmadığını şu sözlerle aktarıyor:

Kep başörtüsünde de çok güzel duruyor

Törene girerken ebeveynler arasında çok sayıda başörtülü kadının bulunduğunu gözlemledim.
Kız öğrenciler arasında başörtülü sayısı az denilecek kadardı.
Acaba muhafazakâr ailelerinin kızları başörtüsü takmıyor mu?
Veya o velilerin çoğunun çocukları erkek mi…
Hiç önemli bir şey değil. Hoşuma giden şey, diploma alan başı açık kızlar ile başörtülü kızlar ve erkekler arasındaki arkadaşça yakınlık çok etkileyiciydi.
Bir kere daha anladım ki, genç nesiller geçmişin bu büyük kavgasını çok ama çok aşmışlar.
Onlar için artık başı açık veya örtülü ayırımı diye bir şey yok.
Ayrıca kep başı örtülü kızlara çok yakışıyor.

Başörtülülerin okullarından mezun olabilmeleri bu kadar güzel bir şeyse geçmişte ne diye bunca zorbalık yaptığınız? Bir yandan ise Özkök tıpkı Kurban meselesinde olduğu gibi sorduğu sorularla niyetini belli ediyor. “Acaba muhafazakâr ailelerinin kızları başörtüsü takmıyor mu?” sorusu sosyolojik bir tespitten ziyade geçmişin kininin hala diri olduğunu gösteriyor...

Ramazan’a şeker demek Kurban’ı hayvan öldürmekle eş tutmak sol-seküler kesimin İslam ile olan sorunlarının en bariz örnekleridir. Masummuş gibi görünse de bazen sorulan sorular nefret kokan düşüncelerin izharından ibarettir!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!