Bayramda İslâm Âlemi

Ahmet Varol

 Mübarek Ramazan ayını geride bırakarak bayrama giriyoruz. Yüce Allah'ın tüm İslâm ümmetini güven ve huzur içinde geçireceği bayramlara kavuşturması dileğiyle bütün Müslümanların bayramını tebrik ediyorum.

Her bayramda olduğu gibi yine en çok konuştuğumuz husus Müslümanların çile ve sıkıntılarından dolayı bayramı buruk geçirmemiz, gerçek anlamda bayram sevinci ve mutluluğu idrak edemememizdir.

Bu bayramda İslâm âleminin en büyük yarası Suriye. En yakın yardımcıları ve en üst düzey görevlileri bile kaçan dolayısıyla gittikçe yalnızlaştığı için artık siyasi hâkimiyetini korumasının imkânsız hale geldiğini gören Beşşar'ın gerçekleştirdiği bunca katliam ve saldırının amacı intikamdan başka bir şey olamaz. Baas vahşeti tam bayramın iki gün öncesinde kuzeydeki A'zaz şehrinde korkunç bir katliam gerçekleştirerek Suriye Müslümanlarının bayramlarını da kana buladı. Hatırlanacağı üzere Irak'taki işgal güçleri 2004 Ramazan'ının son günlerinde attıkları roketlerin üzerine "bu bir bayram hediyesidir" veya "bayram hediyesi" anlamına gelen yazılar yazmışlardı. Katil Baas rejimi de global canavarları kendine örnek almış gibi Müslümanların bayramlarını iyice kana bulamak amacıyla saldırı ve katliamların dozunu artırdı.

İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT)'nın bayram öncesinde gerçekleştirdiği Mekke Zirvesi'nde Suriye'deki katliama son verilmesi için pratiğe dönük bir adım atılamadığı için Baas diktası özellikle direnişçilerin hava saldırılarına karşı savunmasız olmasından yararlanarak şiddetin dozajını artırdı.

Zulmün şiddetlendiği bölgelerden ve Müslümanların azınlıkta olduğu Arakan'da da ne yazık ki resmî terör ve baskının önüne geçilmiş değil. Dolayısıyla bu bölgedeki Müslümanlar da gerçek anlamda bir bayram sevinci yaşayamayacak, belki bayramın geldiğinin bile farkında olamayacaklar.

Mekke Zirvesi'nde Arakan meselesi de ele alındı ve kapanış bildirisinde bu meseleye temas edildi. Yapılan açıklamada zirvede, Arakan meselesinin takibi için bir komisyon oluşturulmasının ve olan bitenlerin araştırılması için bölgeye gönderilmesinin kararlaştırıldığı ifade edildi. Suudi Arabistan'ın dış işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Nizar Medeni de İİT'nin Arakan meselesini BM Genel Kurulu'na taşıyacağını söyledi. Bunların yapılması meselenin üzerine gidilmesi ve oradaki mazlum Müslümanların dertleriyle ilgilenilmesi açısından olumlu gelişmeler olacaktır. Fakat bunların sadece rapor çıkarılması, kınama, çağrı, sözlü tepki düzeyinde kalması halinde bir çözüm formülü olamayacağı biliniyor. Onun için Myanmar yönetimini zorlayacak siyasi ve iktisadi baskılara başvurulması gerekir.

Myanmar bu tür baskılara karşı durabilecek güçlü bir ülke değildir. Buna rağmen Müslümanlara yönelik terör ve şiddet politikasında kendini böylesine rahat hissedebilmesinin sebebi İslam dünyasının kendi içinde bir güç birliği oluşturamaması ve güçlü bir otoriteden yoksun olmasıdır. Fakat bunun başarılabilmesi için de önce Müslüman halkların başına musallat olmuş zulüm rejimlerinden kurtulmaya, İslâm adaletini hâkim kılabilecek güçlü otoriteler oluşturmaya ihtiyaç var. O açıdan Suriye'deki Baas diktasına karşı sürdürülen direnişin zaferi zulme karşı başkaldırının önünün açılması açısından büyük önem taşıyor.

İslam âleminde Ramazan bayramı öncesinde dikkat çeken önemli gelişmeler arasında Kudüs ve Mescidi Aksa'yı hedef alan tehlikeli atakları da özellikle zikretmek gerekir. İşgal devleti Müslümanların Mescidi Aksa üzerindeki otoritesini zayıflatmak amacıyla bu mabedin avlu ve bahçelerini umuma açık parklar ilan etme kararı aldığını açıkladı. Ardından da aşırı ırkçı görüşleriyle öne çıkan bazı siyonist politikacılar Mescidi Aksa'nın bazı zamanlarda sadece yahudilere tahsis edilmesi önerisinde bulundu ve bu önerilerini işgal devletinin parlamentosuna taşıdılar. Tam bayram öncesinde de el-Halil'deki Hz. İbrahim Camisi'ni Eylül'deki yahudi bayramına hazırlık gerekçesiyle ibadete kapattılar. Bütün bu gelişmeler İslâm'ın Kudüs ve Filistin'deki mirasına karşı ciddi bir tehlikedir. Filistinliler oradaki İslâmî mirasa sahip çıkmak için büyük çaba harcıyor. Fakat buralara sahip çıkma sorumluluğu sadece Filistinlilerin üzerinde değil, o miras tüm İslâm ümmetine bırakılmış emanettir.

YENİ AKİT