Baykalın başına taş mı düştü?

Oral Çalışlar

Diyarbakır’da ‘Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Modeli’ başlıklı paneldeyiz. Konuşmalarımızın sonunda bir izleyici sordu, “Ne oldu da Deniz Baykal böyle konuşuyor başına taş mı düştü?” Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Diyarbakır 9. Kültür Sanat Festivali’nin son gününde, DTP Eşbaşkanı Mardin milletvekili Emine Ayna, eski DEP milletvekili Hatip Dicle, İstanbul milletvekili Ufuk Uras’la birlikte, büyük bir kalabalığın izlediği panelde Kürt sorunun da gelinen son noktayı konuşuyoruz.

Ahmet Türk, Hasip Kaplan, Selahattin Demirtaş da izleyiciler arasında. Son günlerde yeni şeylerin söylendiği Kürt sorununda Diyarbakır’da hava nasıl? Kürtler, son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorlar? Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nun ağzına kadar dolu olması, alt salonlarda toplantıyı izleyenler için video sisteminin kurulması, bu kentteki duyarlılığı gösteriyor.

Emine Ayna son günlerde Cumhurbaşkanı’nın başını çektiği ‘İyi şeyler olacak’ söylemini değerlendirirken şu soruları soruyordu: Nasıl iyi şeyler olacak? DTP’lilere yönelik yaygın gözaltına alma ve tutuklama operasyonları mı bunun kanıtı, yoksa DTP milletvekillerinin sayısı bilinmeyen ‘dokunulmazlıkları kaldırılsın’ fezlekeleri mi? Son ay içinde ateşkes ilan eden PKK’ya karşı yürütülen operasyon ve bombalamaların da bu sözlere ters düştüğüne dikkat çeken Ayna, ‘tek dil, tek millet’ söylemi Kürtleri dışlamaktan başka bir anlama gelmiyor dedi.

Emine Ayna, Kürtlerin azınlık olmadığını, halk olduğunu söylerken Türkiye’deki azınlıklara ilişkin ilginç değerlendirmelerde bulundu: Azınlıkların çoğunun Ermenilerin, Rumların, Arapların, Yahudilerin bir devletleri olduğunu, Kürtlerin ise böyle bir olanağı bulunmadığını dile getirirken, Kürtlerin yaşadıkları topraklarda Türklerle eşit yurttaşlar olarak yaşamak istediklerini belirti.

Hatip Dicle, 1000 yıllık tarih boyunca Türklerle Kürtlerin üç kez temel uzlaşmalar yaptığını şimdi dördüncü uzlaşmaya hazırlanmak gerektiğini söylerken karamsar değerlendirmelerden kaçınmak gerektiğine dikkat çekiyordu.

Ufuk Uras, “Kosova’daki DTP’ye ilgi ve şefkat gösteren AKP’liler iş ülkemizdeki DTP’ye gelince farklı davranıyorlar” diyerek ilginç bir duruma dikkat çekti. Kosova’daki Türklerin partisinin adının Demokratik Türk Partisi (DTP) olması Uras’ın böyle bir benzetme yapabilmesini sağlamıştı.

***

Yemekte Ahmet Türk’le eski parti arkadaşı Deniz Baykal’ı değerlendirdik. Türk, Baykal’ın çıkışını ciddiye alıyordu. Bu konunun çözümüne CHP’nin katılmasının gerekli olduğuna dikkat çekiyordu. Baykal’ın böyle bir çıkış yapmasının boşuna olmadığını bir eğilimi, bir gelişmeyi gözler önüne serdiğini belirti.

Ahmet Türk, Kürt sorununun çözümünün kolay olmadığının altını çizdi. “Bir yerden başlamalıyız. Cumhurbaşkanı’nı da, Baykal’ı da, Genelkurmay Başkanı’nı da ciddiye alıyoruz ve söylediklerini dikkatle izliyoruz. Aceleci değiliz, hayalperest değiliz. Ancak Türkiye’de ve dünyada koşullar değişti. Geçmiş ateşkeslerde hiçbir gelişme olmuyordu. Bu kez değişik bir hava olduğunu görüyoruz. Gerçekçiyiz, silahların susmasının olanakları önümüzde duruyor. Üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.”

Diyarbakır’da sıcak bir hava var. Öfke ve beklenti iç içe. Son tutuklamalar tepkilere, yer yer umutsuzluklara yol açsa da artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı beklentisi de yaygın. Diyarbakırlılara güven gelmiş. Yerel seçimlerde elde edilen başarılı sonuçlar, onları çözüm konusunda cesaretlendirmiş.

Diyarbakır’dan Türkiye çok farklı görünüyor. Buradaki insanların tepkileriyle, dünyaya bakışlarıyla Batı’daki arasında çok fark var. Burada her askeri uçak sesi endişeye neden oluyor. ‘Yine bir yerleri bombalıyorlar’ diye düşünüyorlar.

Batı ile Doğu arasında oluşan yeni benzerlik ise, çözüm beklentisinin artmış olması. Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın ‘bu sorun silahla çözülemez’ anlamına gelecek değerlendirmeleri, Murat Karayılan’ın ‘silahları bırakabiliriz’ çağrıları belli bir umut yaratmış diyebiliriz.

Hatip Dicle’nin konuşmasından anladığım kadarıyla, artık üniter devlet içinde çözümün formülleri, Kürtlerle Türklerin bundan böyle demokratik bir sistem içinde nasıl yaşayabilecekleri üzerine analizler yapılmaya başlamış bile.

Zor ama umutlu bir süreçten söz ediyor Diyarbakırlılar. 

RADİKAL