Baykal’ı 3. iddianame keser mi!

Abdurrahman Dilipak

Baykal, Meclis Başkanlığı ve Kürt açılımı konusunda partisinin grubunda esti gürledi..

 “Hadi, bir darbe planı varsa ortaya çıkartın da görelim” diyordu. YAŞ kararlarına bakarak, yargıdaki suçlamaları küçümsüyor, bütün bu olanların iktidarın komplosu olduğu anlamına gelen sözler söylüyordu.. Başbuğ’un “kağıt parçası”, “boru” benzetmesine benzer sözler söylüyordu..

3. iddianame gündeme bomba gibi düştü.. 4. yolda. Eğer bu da kesmezse, o zaman biraz daha beklemesi gerekecek.. Çevik Bir, Dalan 4. iddianamede yer alacak..

Kimbilir, belki sıra bir gün kendisine de gelir..

Hilmi Özkök darbe planları hakkında bilgisi olduğunu söylüyor. “Vur” emri var, dinleme kayıtlarında.. İddianamede, Özkök’e “Sarıkız”, “Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldiven” isimli darbe planlarından bilgisinin olup olmadığı, oldu ise bu darbe planlarını kim ya da kimlerin hangi maksatla hazırladığını öğrenip öğrenmediğinin sorulduğu da belirtilerek, Özkök’ün sadece “Ayışığı” ve “Yakamoz” kod isimli darbe planlarından 2004 yılı bahar ayları içerisinde haberinin olduğunu ifade ettiği yer aldı. Ama bir kanıt bulamamış. Eruygur iddiaları doğrulamamış. Ama aslında Özden Örnek günlükleri her şeyi anlatıyor. O günlük herhalde bir film senaryosu ya da roman taslağı değildi.. Genelkurmay Başkanının bile yeteri kadar bilgi sahibi olmadığı bir yapılanmadan söz ediyoruz..

Bu kadar iddia, bilgi ve belge karşısında birileri hâlâ bazı gerçekleri görmemekte ısrar ediyorsa, o zaman söyleyecek fazla bir şey yok. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki?

Demek ki insanların gözleri olup görmeyebiliyor, kulakları olup duymayabiliyor, kalpleri olup hissetmeyebiliyor..

Sivas katliamının Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddialar arasında. Katliamla ilgili yeni görüntülerin de olduğu 3. iddianamede yer alan konular arasında.

Danıştay’dan sonra sıra Yargıtay’daymış. Üçüncü iddianamede, örgüt üyelerinin, Yargıtay’da bir üst düzey yetkiliye yapacağı suikast girişimiyle Danıştay saldırısında olduğu gibi laik-anti laik çatışması çıkarmayı hedefledikleri belirtiliyor. Yargıtay’da birileri onları koruyadursun, birileri Yargıtay’dan birilerini “dava uğruna” hedefe almış, almaya da devam ediyor. Sonuçta “Her şey vatan için!”. Kurşunu sıkan da, yiyen de aileden. Maksat vatan kurtulsun. Daha doğrusu çetenin, kan ve gözyaşı, çalınan alın terleri ile dönen çarkı dönsün. Birileri bu ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretme gayretinde..

Bir de Ermeni patriğine suikast planı var. Lav silahları kullanacaklarmış. Demek ki “boru” değilmiş.

Baykal, şüpheli bazı muvazzafların terfisi konusunda bir şey demedi mesela. Aynı durum, bir davada sanık durumunda olan bir kişi bakanlıklardan birinde terfi ettirilecek olsa Baykal’ın tepkisi ne olurdu mesela.. Bir davada beni beraat ettiren hakimi sürdüler, yetmedi, o hakim Adalet Bakanlığı’na daha sonra tetkik hakimi olarak atandı diye, Demirel Erbakan’a mektup yazdı ya hu! Konu MGK’ya getirildi..

Adamına göre adalet olmaz..

Mesela şu iddialar konusunda Baykal ne buyurur acaba: “Ergenekon soruşturmasının 10. dalgasında tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş’ın, kendisinin serbest bırakılmaması halinde Ergenekon savcılarına suikast yapılması emri verdiği” ileri sürüldü..

Alın size bir ayrıntı daha: Cezaevinde öldürülen Duyar, Ergenekon’un Karargâh Evleri’ni çözmüş.

Baykal, konu TSK’ya, yüksek yargıya gelince “dut yemiş bülbül”e dönüyor..

Baykal’a, “TSK’nın içinde çeteleşme var” dedirtemezsiniz. “Yargı siyasallaşmış” dedirtemezsiniz.. Tıpkı Demirel’e “Sağcılar cinayet işliyor” dedirtemeyeceğiniz gibi.. Mesela Baykal’a “Atatürkçü geçinenler cinayet şebekesi kurmuşlar” dedirtemezsiniz..

Merak ediyorum, Ergenekon’un avukatlığına soyunan Baykal’ın, Ergenekon sanığı Yalçın Küçük’ün, iddianameye yansıyan alıntılarda ifadesini bulan, Mustafa Kemal’i, Korkunç İvan’a benzetmesi konusundaki düşünceleri ne acaba?. Erdoğan’ın Kürt açılımı ile ilgili olarak kafasının arkasındaki düşünceyi çözme çabasından önce içine düştüğü bu garip çelişkiyi sonlandırması gerek..

Erdoğan “şehir gerillaları” ile “kır gerillaları” arasına sıkıştırılmaya çalışılıyor, sağlı-sollu salvolarla..

MHP ile CHP arasındaki ilişki, kapak-tencere ilişkisine dönüştü sanki..

Bu iddianame ve ekleri, daha Ağustos boyunca tartışılır.. Eylül’de yeni operasyonlar, yeni bilgiler, belgeler ortaya çıkar gibi sanki..

Her iddianame ile yeni bilgi ve belgelere ulaşılıyor.. Daha bir süre, bu şekilde her seferinde daha fazla bilgi ve belgenin ortaya çıkmasına, daha çok kişinin sanık sandalyesine oturtulmasına tanık olacağız.. Yapı yavaş yavaş çözülüyor..

Ergenekoncular için gelecek günler, geçen günleri aratacak gibi.. Hâlâ merkezi yapıda çözülme yok. Direniyorlar ve meydan okumayı sürdürüyorlar..

Ufukta Ramazan var.. Sonrasını birlikte göreceğiz..

Selam ve dua ile..

VAKİT