Baykal, Marstan bildiriyor!

Bülent Korucu

CHP, sürpriz yapmadı, Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Askerî yargının görev alanını sınırlayan ve darbe girişimlerinin adli yargı tarafından takip edilmesini sağlayan değişikliğin iptalini istedi.

CHP lideri Deniz Baykal, kamuoyuna yansıyan gerekçelerin absürtlüğü hakkında kalem oynatanları bile şaşırtan bir konuşmayla kendilerini savundu. Baykal'ın temel argümanı Türkiye'de askerî vesayet olmadığı yönünde. Israrla "Askerler neye müdahale etti?" sorusunu tekrarlayan Baykal'ın değil Türkiye'de, gezegenimizde yaşamadığını düşünerek başlığı yazdım. Zira gezegenimizin herhangi bir yerinde yaşayan insanlar, Ayışığı ve Sarıkız gibi isimlerin aşk romanı veya şarkı ismi olmadığını gayet iyi biliyor. 27 Nisan'ın takvimdeki diğer yapraklardan farklı anlamlar taşıdığını da bir tek Baykal bilmiyor galiba. "Kardeşi Abdullah'ı cumhurbaşkanı seçtirmedi mi? Buna mı müdahale etti askerler?" sorusu bu 'cehalet'in ürünü olsa gerek. Geçen hafta Milli Güvenlik Kurulu toplantısı öncesinde, yüzündeki müstehzi ifadeyle, "Yasa değişikliğinin yanlışlığını bir saat sonra Gül de anlar." diyen kişi ile bugün konuşan kişinin aynı olduğunu hatırlamakta fayda var.

CHP lideri, değişikliğe tepki göstermekte gecikmelerini izah etmek isterken 'yeniden keşfetmek' ifadesini kullanıyor. "Birdenbire sabahleyin herkes, neyin yapıldığını yeniden keşfetmek durumunda kaldı.'' cümlesi Baykal'a ait. Bu keşif için CHP'nin ihtiyaç duyduğu uyarıcı nereden geldi acaba? Aksiyon'a konuşan AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, CHP'nin tavır değişikliği ile ilgili şaşkınlığını 'CHP aşırı uyarılmış olabilir.' sözüyle anlatıyor. Yoksa 'siyasî iktidar karşısında vesayeti bulunmayan askeriye, muhalefet üzerinden mi işini hallediyor?' sualleri fazlasıyla gündeme gelebilir. Hatta Taraf'ta Ahmet Altan gibi ileri gidip CHP'ye 'askeriyenin siyasetteki köstebeği' diyenler bile çıkabilir.

Baykal'ın önemli sözlerinden biri de darbenin zaten suç olduğu yönünde. Baykal, şunları söylüyor: "Türk Ceza Kanunu'nda, darbe yapanların, sivil mahkemelerde yargılanmasına yönelik düzenlemeler vardır. Darbe girişimlerinin normal mahkemelerde yargılanması önünde bir engel yoktur, darbe bir suçtur, askerî bir suç değildir. Darbeyi, sivil mahkemeler önlüyor." O zaman neyi tartışıyoruz Allah aşkına! Değiştirilen maddeler, içinde cumhurbaşkanına suikast, hükümete ve Parlamento'ya karşı darbe girişimi, uyuşturucu ticareti ve mafyalaşma gibi suçların adlî yargının görev alanına girdiğini netleştiriyor. Asker kişi veya askerî bölge gibi flu zeminlere saklanarak icraat yapanların engellenmesini öngörüyor. Baykal ve CHP de bunları suç olarak görüyorsa Anayasa Mahkemesi'nden istediği nedir? Mahkemeye verdikleri dilekçe bu soruyu cevaplıyor ve Baykal'ı yalanlıyor. Dilekçede Baykal'ın basın toplantısında söylediklerinin tam aksi sıralanıyor.

Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, başvuru dilekçesini verdikten sonra basına konuşurken Talat Aydemir darbesi ve idam kararlarını gündeme getirdi. Konunun Haluk Özdalga'nın babasıyla ilgili kısımları bir yana, şunları konuşmak lazım: Aydemir olayı 'tam bağımsız askerî yargı' ile ilgili ipuçları içeriyor. Muvazzafken yaptığı darbeden yargılanmayan Aydemir, emekli edildikten sonra yani sivilken teşebbüs ettiği ikinci denemeden yargılandı. Neden? O günün başbakanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü birinci darbe teşebbüsünde Aydemir'le anlaşarak yargılanmama garantisiyle eylemi bitirdi. Hukuk devletinde başka hangi suçlar pazarlığa tabidir? Aynı kişiye aynı suçtan dolayı bu kadar farklı muamele yapılabilir mi? Bunun kıstasını kim belirleyecek? 12 Eylül'ü ve Kenan Evren'i yargılamak için anayasa değişikliği teklif eden CHP, yeni girişimleri engelleyecek kanunun iptalini istiyor. Baykal, kendini, İnönü'nün vârisi olarak cezalandırılacak darbeleri belirleme uzmanı olarak mı görüyor?

ZAMAN