Batman'da ‘’Düşünsel İstikbalimiz’’ konuşuldu

Özgür-Der Batman Şubesi’nin düzenlediği aylık seminerler kapsamında bu ay, Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Murat Koç’un sunumuyla ‘’Düşünsel İstikbalimiz’’ konulu seminer gerçekleştirildi.

Murat Koç sözlerine ‘’yaşadığımız postmodern çağda, düşünsel savrulmaların ayyuka çıkması/hakikatin parçalanması kendimize şu soruları sormamızı gerekli kılmaktadır: İslam düşünce geleneğinde kendimizi yasladığımız, sahiplendiğimiz bir düşünce geleneğimiz var mı, yok mu? Nevzuhur muyuz, modern miyiz yoksa gelenek içinde ıslah çabalarıyla modern çağda her yönden saldırıya uğrayan ümmetin ayağa kalkmak ve insanlık için kurtuluş umudu olmak isteyen fertleri miyiz?’’ sorularını sorarak başladı.

Düşünsel savrulmaların arka planında yatan nedenlere değinen Koç; değişimin her zaman ‘’çift yönlü’’ gerçekleşen bir olgu olduğunu, bunun ya ıslaha yönelik ya da ifsatla sonuçlanan bir değişimle neticelendiğini, geçmişte bizle aynı saflarda yer alan kimselerin ifsadının bizim için sarsıcı olduğunu fakat bunun her dönemde gerçekleşen bir olgu olduğunu unutmamak gerektiğini ifade etti. Bu tür kopmaların Allah Rasul’ü döneminde de gerçekleştiğini, peygamberimizin vefatından sora da siyasi-politik/ontolojik-epistemik anlamda geçekleşmeye devam ederek tarihi bir gerçeklik kazandığını, bu kopmaların/savrulmaların ve epistemik/ontolojik algılayışların birçok düşünce ekolünün/mezhebin/akımın/yapının ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtti.

‘’Son yüzyıllık serüvenimize bakıldığında ise, geleneğin uyuşuk bir dindarlığı beslemesi, İslam havzasındaki fikirsel donukluk, siyasi olarak sömürüye müsait olmamız, dindin modern akılcı yorumunu tarih sahnesine yeniden çıkarmıştır. Afgani ile başlayan ‘’Menar’’ ekolünün yeni kelami yorumu karşılık bulmuş, İslam dünyasında düşünsel/ siyasi ihya ve ıslah hareketleri İslam coğrafyasına özgüven getirmiş, fikirsel hareketlilik sağlamıştır. Bir batılı gibi düşünmeye yola açan modern eğitim, Müslüman zihni de dönüştürmüş, dinsel sınırların aşılmasına ileri söylemelerin geliştirilmesine ve tarihsel güncel versiyonların doğmasına neden olmuştur.’’ dedi.

Murat Koç, geleneğin hegemonyasının, farklı düşüncelere katı tekfirci yaklaşımının, bir çok iyi niyetli Müslüman alimi dışa ittiğini, yalnızlaştırdığını ve savrulmalarını kolaylaştırdığının altını çizdi. Bu durumun rövanşizme, itibarsızlaştırmaya, karalama cedeline dönüştüğünü, meselelerin ilmi zeminden kopmalarına neden olduğunu ifade etti. Ayrıca bu durumun düşünsel tıkanıklığımızı aşmamıza yönelik çabalarıda etkilediğini, meselelerimize kafa yorması gerekirken düşünürlerimizi ürkekliğe sürüklediğini belirtti.

Bu savrulmaların nedenlerine de değinen Koç, ‘’ bu savrulmalarda etkili olan bir çok faktör olduğunu, fakat modern hayat tarzının aklı belirleyici konuma oturtulması ve iletişim teknolojilerinin gelişimi önde gelen nedenlerden olduğunu, bunun küresel bir olgu olmasının bizi de fazlasıyla etkilediğinin altını çizdi.  Bu savrulmaların farklı şekillerde ortaya çıktığını, kiminin popülist, kiminin duygusal, kimisinin ise teorik-metodolojik gerekçelerle savrulduğunu ifade etti. ‘’Kimilerinin ileri sürdüğü tezlere karşı içinden çıktıkları mahallenin eleştirilerine cevap verecek düşünsel derinliklerinin olmayışı, kedilerini karşı tarafta konumlandırmalarına yol açmıştır. Ayrıca geleneksel dindarlık eleştirisinin ayarı bozulunca bazılarında gelenekle irtibatlı herkese tavır gelişti. Gelenekselcilik eleştirisi ‘gelenekselci avı’na dönüştü. Üstenci, aşağılayıcı dil duygusal bir tepkiselliğe neden oldu.’’ dedi.

Murat Koç, modern dönem tarihselci ekolün; İslam’ı çağa taşımanın, günümüz insanının algı dünyasında somutlaştırmanın üzerine kafa yorarken Kur’an’ı sıradan bir metne indirgediğini, tarihselcilerin böylece epistemik bir savrulma yaşadığını ve böylece savrulduklarını söyledi. Ayrıca tarihselcilerin/semantikçilerin/hermenötikçilerin bir müsteşrik mantığı ile nassa ve İslam’ın önemli kaynaklarına ‘’akademik metin’’ muamelesi yaptığını, yorumlamaktan öte modern dönemin süzgecinden geçirerek yargılama içerisine girdiğini belirtti.

“Nasıl davranmalı, neler yapmalıyız?” sorularına da cevap veren Koç şu sözlerle konuşmasını tamamladı:

1-Ümmet aidiyetimizi hem coğrafik, hem de tarihsel boyutta geliştirmeliyiz.

2-Zaaflarımızdan arınmanın yollarını aramalıyız, bu arınma geçekleşmezse gelecek tasavvuru inşa edemeyiz.

3-Bilginin bu kadar çoğullaştırıldığı bir zeminde kendi kardeşlerimizi islami bilgi bağlamında doyurmalı hakikatin tekliğinde bir arada tutmalıyız.

4- Mirasyedi bir halimiz var, zihinsel konforu aşmalıyız.

5-Kollektif ifsada karşı, kollektif mücadele içerisine girmeliyiz.

6-Dilimiz merhamet dili olmalı, kuşatıcı ve yapıcı olmalıyız.

7-Okumalı çok okumalı ve okudukça daha çok amel etmeliyiz. Bilgi gurusu, yürüyen ansiklopedi değil bilginin mütevzileştirdiği abid insanlar olmalıyız.

8-Davet ve tebliğe daha çok kafa yormalı/vakit ayırmalıyız.

9-Tüketim ve bireysellik girdabından kurtulmak, nefsimize yenilmemek için bir birimizi sürekli uyarmalıyız.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi