Özgür-Der Batman şubesinin davetlisi olarak cumartesi günü saat 19:30'da eski kültür merkezi konferans salonunda "Coğrafyamızdaki Gelişmeleri Doğru Okumak" başlıklı konferansa Özgür-Der Genel başkan yardımcısı - yazar Kenan Alpay konuşmacı olarak katıldı.
Programın sunuculuğunu yapan M.Şirin Oruç misafirleri selamladıktan sonra kısaca konferans konusuna değinip programın akışı hakkında bilgi verdi. Ardından ilk olarak Kur'an-ı Kerim tilaveti için mikrofonu Abdullah Duruk kardeşimize verdi. Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından okunan ayet-i kerimelerin mealini M.Şirin Oruç okudu.
Mealden sonra M.Şirin Oruç konuşmacı Kenan Alpay'a sözü bırakmak üzere kendisini sahneye davet etti. Söze Allah'ın selamıyla başlayan Alpay, konunun bölgemizdeki yoğun gelişmelerin de etkisiyle önemine değinerek sözlerine devam etti. Kenan Alpay özellikle bu ay 4. yılını dolduran yalnızlaştırılmış ve terkedilmiş olan Suriye direnişi temelinde konuşmasını sürdürdü. Bu anlamda Suriye'deki savaştan kaçan ve Türkiye'ye sığınan mülteci kardeşlerimizin durumunu reel ekonomik veriler ile değerlendirenler için "külfet"gibi görüleceğinin ama bizler için ise kardeşlerimizin omuzlarımıza sorumluluk yükleyen mülteciler değil, kendilerinden mes'ul olduğumuz muhacirler bizlerin de onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek durumunda olan ensarlar olduğumuzu ifade etti. Bu anlamıyla içerdeki sorumluluklarımız bağlamında muhacir kardeşlerimize misafirperverlikte ve ensar olmada üzerimize düşen mes'uliyette hassasiyetimize devam etmek durumunda olduğumuzu hatırlattı.
Sözlerine Ortadoğu intifadalarının başından günümüze gelen süreci ele alarak devam eden Alpay, Suriye'de müslümanların direnişin 6.ayına kadar sivil gösterilerde onlarca can kaybına rağmen silaha bulaşmadıklarının altını çizdi. Bu yönüyle silaha sarılmalarının hata olduğu yönündeki eleştirilerin haksız olduğunu belirtti. Ardından direnişe en büyük darbeyi resmi devlet isminde "İslam Cumhuriyeti" ifadesini taşıyan İran'ın vurduğunu hatta direnişin başından beri savaşan müslümanların içerde İranlılarla savaştıklarını söylediklerini ta ki İran ve Hizbullah'ın alenen Suriye'de savaştıklarını beyan ettiklerini böylece müslümanların tarihine kirli Pers ulusalcılığı ve mezhebi emellerle müslüman kanı döken bir devlet olarak geçtiğini söyledi.
Öte yandan Suriye'deki ölümlerin tüm dünyada değersiz ölümlermiş gibi karşılandığını ama başka tekil olaylara gayet yüksek perdeden tepkilerin gösterilebildiğini belirterek, Suriye'de her gün 40-70 arası kardeşimizin öldürüldüğü halde tüm toplumlar, devletler, medya organlarının olabildiğince sessiz kaldığını üzülerek müşahade ettiğini söyledi. Örneğin Özgecan Arslan adlı masum bir kardeşimizin cani bir vahşetle öldürülmesine gösterilen-ve gösterilmesi gereken- tepkinin nedense Özgecan kardeşimizin başına gelenlerin binlercesini dünyanın gözleri önünde yaşayan Suriyeli bacılarımızın çığlıklarının duyulmadığını ve medyada görünür kılınmadığını ifade etti. Bu tekil vahşetin elbette tepkiyi ve öfkeyi hakkettiğini ama aynı şekilde Suriye'de en az benzerini yaşayan kardeşlerimizin başına gelen vahşiliklerin de en az bu olay kadar tepkiyi hakkettiğini görmemiz gerektiğini belirtti.
Yine son dönemde IŞİD olarak anılan örgütün uygulamalarıyla, adeta "şiddetin pornografisini" gerçekleştiren zalim bir zümre olduğunu ve bunların yaptıklarıyla müslümanlara ciddi şekilde zarar verdiğini söyledi. Hatta yaptıkları zalimliklere karşı sesimizin daha yüksek çıkması gerektiğini ifade eden Alpay örneğin öldürdükleri Japon gazetecinin annesinin örgüte yazmış olduğu mektubu okuduğunda çok etkilendiğini,bu infazdan sonra müslümanlar olarak tepkimizin daha güçlü olması gerektiği şeklinde tespitte bulundu.
Konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçilen konferansta sorular cevaplandıktan sonra program sona erdi.