Batman Özgür-Der'in haftalık seminerlerinde bu hafta kitap değerlendirmesi yapıldı. Ali DEĞİRMENCİ’nin kaleme aldığı “Dönüştürme Bilinci ve İslami Hareket” kitabının değerlendirmesini Mehmet Şirin Oruç yaptı.
ORUÇ'un gündüz bayanlara, akşam baylara yaptığı sunumun özeti:
Gelenek ve Modernizm Arasında Kalmak
İslam’ın bugün kitlelere sağlıklı bir şekilde ulaşması ve Kuranın ebedi bir hidayet ve felah kaynağı olarak insanlarla buluşması yolunda en önemli engellerden biri kuşkusuz “bir hayat ve yöneliş tarzı olarak din” in, sürekli ve olumsuz anlamda “gelenek” mekanizması içinde algılanmasıdır.
Tarihin birçok döneminde, peygamberler başta olmak üzere, toplumu ıslah etmek, insanları vahyi ilkeler doğrultusunda dönüştürmek isteyen insanların karşısına, “ataların izinden gitme” şeklinde ifade edilebilecek bir yaklaşım ve davranış kalıbıyla çıkılmıştır.
İnsanlar sahip olduğu geleneksel dini anlayış; toplumun sahih değerler üzerinden ıslah edilme ve kimlikli bir toplum inşa etme çabalarının önünde bir engel teşkil etmiştir. Yüce Rabbimiz bu tip karşı duruşların önceki ümmetlerden de mesajı taşıyanların karşısına çıktığını bize Kur’an’ı Kerimden haber vermektedir.
Senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."
(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?" Onlar da demişlerdi ki: "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız." (Zuhruf 23-24)
Geleneksel kapalılık ve tutuculuk, önyargı ve taassup; insanı, geri ve kullanışsız, taklitçi ve donuk bir zihniyet yapısına götürmekte; kişisel arınış ve yönelişi de etkileyen olumsuz çevre faktörlerinin ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Çünkü; geleneksel anlayış, baş edemediği unsur ve inanışlar karşısında, zamanla globalleşerek, onları da belirli ve daha yumuşatılmış normlar çerçevesinde içermeye yahut ta onlarla yan yana durmaya çalışmaktadır.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi modernizm de ilk bakışta cazip ve fakat çarpık ve çirkin bir gelişim seyriyle, toplumun zaaf noktalarından yararlanarak bünyesine sızmakta; dengesiz, kişiliksiz ve zorba hüviyetle yavaş yavaş sıvazlanıp açımlanmaktadır.
Müslümanların, modernizmin insanlara dayattığı seküler hayat biçimi ile vahyin öğretileriyle fazlaca uyuşmayan geleneksel dini anlayışa karşı bir direnç gösteremeyişlerinin ve de bunlara teslim oluşlarının yegane sebebi Kurandan uzaklaşmaları ve öğretilerine yabancılaşmalarındandır.
Gelenekler ve modernizm ilahi mesajın anlaşılmasının önüne geçmek için türlü gürültüler çıkarmıştır. Bu yolla muhatapların mesajı net anlamalarının önüne geçilmiştir. İnsanlarda bir kimlik kirliliği baş göstermiş ve amelli kitapsızlar ile kitaplı amelsizlerin çoğalmasına sebebiyet vermiştir.
Adanmışlık Tercihi ve Allah İçin Olmak
De ki; «benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm tüm varlıkların Rabbi olan Allah içindir.» (En’am 162)
Ayetiyle anlaşılan adanmışlık; her zaman ve durumda Allah’a ait olmak ve O’na dönüp hesap vereceğinin şuur ve sıcaklığıyla hareket etmektir.
İslam’ın insanoğluna önerdiği yaşayış tarzı, bilinçli bir yöneliş ve sorumluluk esasına dayanmaktadır. Edinilen ve mücadele içerisinde geliştirilen hidayet ve kurtuluş bilgisinin, yaşayış içerisinde görünür kılınması, yaşanarak dillendirilmesi gerekmektedir.
İmtihan ve mücadele ile ilgili temel tercihlerde bahanelerin ve basit mazeretlerin yeri olmamalıdır. Tevhid anlayışı hayatın merkezine alınması esastır.
“Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilah'a tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Tövbe eder, iman edip, salih amellerde bulunurlar; böylece Allah onların günahlarını iyiliklere çevirir. Onlar yalan şahitlikte bulunmazlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçerler. Onlar kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, diğer insanlar gibi onların üstünde sağır ve kör olarak kapanıp kalmazlar. Ve onlar şöyle dua ederler.
“ Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine ÖNDERLER kıl.” (Furkan 68-74)
Öncüler; Kur’an’a bağlanan, onun ilkeleriyle şekillenen ve insanların ilahi hedeflere doğru ilerlemesine katkıda bulunan insanlardır. Ve Öncüleri yetiştiren, insanlar arasında onlara ehemmiyetli bir sorumluluk yükleyen Allah’ın Kitabıdır. Öncüler; bir plan dahilinde süreç içerisinde yetişirler; ilahi mesaj ekseninde dönüşür ve hayatı kuşatırlar.
Bizimde yapmamız gereken mesajı kuşanmış öncüler olmak ve takvaca üstün olan öncüler yetiştirmektir.
Kendi Zincirlerimiz
Sorunu Doğru Teşhis Etmek: Geleceğe yönelik sağlıklı ve tevhid eksenli dönüşüme katkıda bulunacak ehemmiyetli adımlar atabilmek için, gelinen noktanın iyi değerlendirilmesi ve çeşitli alanlarda karşılaşılan sorunların çözülmesi amacıyla doğru teşhiste bulunulması gerekir. Zira yanlış veya eksik tespitler, insanları yanlış anlayış ve arayışlara, dolayısıyla olumsuz ve üzüntü verici sonuçlara götürebilmektedir.
Eğitim Ve Perspektif: Aksiyon ve eylemliliğin teşekkülü için, önce aydınlanma ve aklı işletmenin eşliğinde zihinlerin uyanması, algılama ve yorumlamadaki darlığın aşılması zorunludur. Eski ve muharref kültürü değiştirmek, yeni ve vahye dayalı bir kültürü her yönüyle hayata yerleştirmek gerekir.
Harekette Kadın: Kadınsız bir yapılanma kötürümdür ve kadınsız bir ümmet, yarım bir ümmettir. Erkekle kadını birbirine hasım ve rakip gibi yarıştıran söylemler bir sapma ve bölünmüşlüğe hatta yabancılaşmaya tekabül eden yaklaşımlardır.
“Kendiliğndencilik” Zaafı: Açılım yapamayan, çeperleri tıkanan birey ve cemaatler, belli bir zaman sonra bıkkınlık ve kabuğuna çekilme gibi handigaplarla karşı karşıya kalmaktadır. Halbuki daha işin başında, bulunulan merhaleye bağlı olarak yakın vadeli, orta ve uzun vadeli hedefler belirlenmeye çalışılmalı ve tedrici olarak bunlara ulaşılmaya gayret edilmelidir.
Dini Algılamada Aynılaşmak Ve Kur’an: Tarihi süreç içerisinde ve günümüzde, Müslümanların birçok alanda derin ihtilaflar, açmazlar, başkalaşım ve bölünmüşlükler içinde olmalarının temelinde, dini farklı algılamanın ve kaynakta aynileşememenin çok büyük etkisi vardır. Toplumsal hayatın fıkhını belirlerken, sorunlara çözüm üretirken, metod ve yöntem belirlenirken beslenilen kaynak Kuran olmadığı sürece farklılaşmalar, kutuplaşmalar var olacaktır. Vahdetin de sağlanması için Kuran da aynileşmek gerekmektedir.
Dönüştürme Bilinci ve Kollektif Salih Amel
İslam, diğer değişim modellerinden farklı olarak, “Tevhid eksenli bir dönüşüm” tarzını esas almaktadır. Sahih bir dönüşümü istemek, bu bağlamda, nefse zulmetmekten uzaklaşıp “ nefislerde olanı değiştirmek”le mümkün olmaktadır.
İslami Hareketin Gelişim Seyri ve “Ekin Meselesi”
İslami Hareketin varolma ve gelişme süreci Fetih Suresinde bahsedilen Ekin meseline benzemektedir. Ayette “Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl ve hoşnutluk isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'd etmiştir. (FETİH-29)
Bu ayette şu üç hususun vurgulandığı görülmektedir.
1- Hz Muhammed’in Allah’ın Resulü olması ve Onunla birlikte olanların kimi İslami özellikleri.
2- Ekin Meseli .
3- Allah’u Teala’nın müslümanlara vaddettikleri
Ekin Meseli’nin gelişim seyri İslami Hareketin gelişim seyrini özetler niteliktedir.
…..Sanki bir ekin; filizini çıkarmış..
Hazırlık Aşaması: Gerek bireysel, gerekse organize bir hareket tarzında küçük bir topluluk olarak İslami oluşum, başlangıçta; bereketli topraklarda kökleşmiş bir ekin gibidir.
.. derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış..
Birikim ve Direniş Aşaması: Kökünü, zeminini, dayanağını önemseyen ve sağlamlaştıran; sahih inancın üzerine salih ameller bina eden oluşum; güç kazanmış, pekişmiş ve belli bir yetişkinliği yakalamıştır.
… sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış…
Büyüme ve Olgunlaşma Aşaması: Artık zorlu şartları, safhaları aşmış, zehirli otların kendisini kuşatmasına aldırmamış, serpilmiş ve verimliliğe ulaşmıştır.
….. (ki bu) ekicilerin hoşuna gider…
Elbette bu Rahman’ın, O’nun elçisinin ve dolayısıyla müminlerin hoşuna gidecek; şeytanı ve şeytan dostlarını, kafirleri de öfkelendirecektir.