Mahmut Batuk’un sunuculuğunu yaptığı program, Tarık Sevim’in Kur’an tilaveti ile başladı. Kur’an tilavetinin akabinde sözü alan Celalettin Vatandaş konuşmasında şunlara değindi.
“Herkesin malumu olduğu üzere yer kürede insan ve insanla beraber birçok varlık yaşıyor. İnsan haricindeki bütün varlıkları Rabbimiz kendine has özellikleri ile donatıp öyle dünyaya gönderiyor. Fakat ‘’insan’’ kendisini insan yapan nitelikleri sonradan öğreniyor. Bu niteliklerin en önemlisi ise insanın sorma ve soruşturma yeteneğidir. Bu noktada insanlar üç tip soru ve sorgulama türünde düşündüğü söylenebilir. Bunlardan ilki ontolojik soruları barındıran var olmak ile ilgili sorular, ikincisi epistemolojik sorular, üçüncüsü ise aksiyolojik sorular diyoruz, yani ölüm yalnızlık adalet vs… İşte insanlık hep bu sorular ile muhatap olmuştur ancak biz Müslümanlar olarak, Allah’ın Hz. Adem’den beri bu tarz soruların cevabının bizlere verildiğini bilmekteyiz.”
“Hidayet dediğimiz şey kapsayıcı bir kavramdır ekonomide, sosyal, siyasi, ahlaki, her alanda kapsayıcı bir kavramı teşkil etmekte. İlk inen ayetlere baktığımız zaman iman, ahlak, sosyal, ilişkilerin en temelini birliktelik ile bizlere sunar bu kapsayıcılık ile Allah bizlere ‘’Asr-ı Saadet’’ dediğimiz örnek bir dönemi sunmuş oldu.”
“Günümüze geldiğimiz zaman elimizde ki kitap ve örneklik toplumu, sosyal hayatı her yönüyle kuşatıcı ve düzenleyici bir hakikat olarak durması gerekirken gerçekliğe baktığımızda ise böyle bir örneklik görememekteyiz. Bu hal düzeltmemiz gereken bir durum olarak karşımızda durmakta.”
Konuşmasının devamında Vatandaş, mevcut sosyal düzenin kurucuları tarafından kurulan dünya düzenindeki sosyal siyasal ve ahlaki yozlaşma hususları ile ilgili detaylı örnekler vererek uluslararası vakıfların paylaşmış olduğu verileri paylaştı ve bu sistemin, sistemin kurucuları tarafından “günahın olmadığı bir dünya” olarak tanımlandığını ifade etti.
Vatandaş şu sözler ile devam etti ; “Bu ümmet ilk olarak siyaset üzerinden vuruldu. ‘’Asrı Saadet’’ siyaset üzerinden darmadağın oldu. Toplu Müslüman oluşlarda İslam toplumuna girenler kültürlerini de dinin içerisine koydu. Haçlı seferleri ve Moğol istilası bu ümmetin üzerinden silindir gibi geçti. Hasılı ümmet bu kadar sıkıntıdan kurtulmamayı başarabilmişse bugün bizler de kurtulabiliriz.
Konuşmanın sonunda Vatandaş bizlerin bu dünyada hakikat gelince zelil olmamak için yapmamız gereken şu kuralları hatırlattı;
- İnsanın en temel kurumu ailedir. Aile giderse her şey çöker. Aileyi ayakta tutacak temel ilkeleri Kur’an ile kurmalıyız.
- Aile bireylerinin bir birleri ile ilgilenmesinin farz olduğu hatırlatılmalı.
- Nikâhsız birlikteliğin haram olduğunu hatırlamalıyız.
- Evlilik farzdır. Buna evlilik kurumunu zorlaştıran her şey haramdır da diyebiliriz.
- Allah’a imanın sadece onun gücü ve kuvvetini kabul etmek olmadığının onun toplumu inşa ettiğinin ve yönlendirdiğini kabul etmek olduğunu bilmek.
- Hayatımızın rehberi olan tüketim kültürünü hatırlayıp, ‘’ihtiyacımız olmayan şey haramdır’’ ilkesini benimsemeliyiz.
- İnfak farzdır.
- Bedene müdahale etmenin haram olduğunun Müslümana hatırlatılması.
- Liyakat farzdır. İşinin ehli olan ile istişare etmek fazdır.
- Mahremiyette esas olan iffettir.
- Adalet mümin olmanın farzıdır.
Son olarak; ‘’Kur’an ile buluşmadığımız sürece, hayatımızı Kur’an ile buluşturmadığımız sürece asla kurtuluşa ermeyeceğimizin altını çizerek sözlerini tamamladı. Program soru/cevap bölümünden sonra sona erdi.