Batı Şeria'da direniş hiç olmadığı kadar güçlü!

Ahmet Varol, basının yeteri kadar gündeminde olmasa da Filistin halkının Gazze ile birlikte Batı Şeria'da da direnmeyi sürdürdüğünü ifade ediyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Batı Yaka’daki saldırılar

Filistin’de aslında işgale karşı direniş işgal altındaki Filistin topraklarının her tarafında sürüyor. Ancak şartlar bölgelere göre değiştiğinden direniş şekli ve izlenen strateji fark ediyor.

Türkiye’de Batı Şeria olarak bilinen Batı Yaka bölgesinde de işgale karşı mücadele kesintisiz bir şekilde sürüyor. Biz bu konuda daha önce muhtelif yazılarımızda bilgi vermiştik. Aynı şeyleri tekrara gerek görmüyor ve özellikle son günlerde yaşanan hadiselere odaklanmak istiyorum. Ancak en başta son günlerde yaşanan olayların Filistin’in Batı Yaka bölgesinde de işgale karşı hak ve özgürlük mücadelesinin sürdüğünü gösterdiğine dikkat çekmek istiyorum.

İşgalciler son günlerde Batı Yaka’nın özellikle kuzey kesiminde yer alan Cenin, Tulkerem, Tubas ve bu şehirlerin çevresindeki mülteci kamplarına yönelik geniş çaplı operasyonlar gerçekleştirdi. Gazze’de olduğu gibi bu bölgedeki saldırılarında da vahşette hiçbir sınır tanımadıklarını, savaş ahlakı ve hukukunun kendilerini asla ilgilendirmediğini ortaya koydular.

İşgalci katiller saldırılarında büyük ölçüde sivilleri hedef alarak halkı yıldırma politikasını etkili hale getirmeye çalıştılar. Bu politikalarında aynı zamanda halkın büyük çapta mağduriyet yaşamasına sebep olmak amacıyla altyapı tesislerine çok büyük zarar verdiler. Bu amaçla saldırılarında sadece askeri araçları değil yolları ve kanalizasyonları tahrip eden çok sayıda buldozer ve kepçe kullandılar.

Evlerin çatılarına keskin nişancılar yerleştirerek insanları katletti, sonra da öldürülen kişilerin cesetlerinin aileleri tarafından alınmasını engelleyerek birçoğuna el koydular. İşgalcilerin bu cesetleri daha sonra ailelerine baskı yapmak amacıyla rehine olarak kullandığı, teslim etmek için ailelerini birtakım şartları kabule zorladıkları bunların başında da cenaze töreni düzenlememe şartının yer aldığı biliniyor. Son üç gün içinde bölgede gerçekleştirilen operasyonlarda bizim bu yazıyı yazdığımız vakte kadar şehit edilenlerin sayısının 20’yi geçtiği ve birçoğunun cenazesine el konduğu bölgeden gelen haberlerde belirtiliyordu.

İşgalci katiller ayrıca onlarca kişiyi tutukladı. Siyonist canavarların Batı Yaka bölgesinde de esir almalarda aynen Gazze’deki gibi son derece insanlık dışı uygulamalara başvurdukları gözlendi. Bu amaçla bazı yerlerde toplama merkezleri oluşturdular. Tutuklananları önce buralara götürüyor ve işkence ediyorlar. Sonra bazılarını serbest bırakıyor bazılarını da asıl işkence merkezlerine gönderiyorlar. Söz konusu işkence merkezlerine götürülenlere neler yapıldığı şimdilik bilinmiyor. Ama bilindiği üzere Gazze’de esir alınıp işgal rejiminin esir kamplarına ve cezaevlerine götürülenlere karşı, cinsel tecavüz dahil çok korkunç işkence uygulamalarına başvurulduğu gerek bazı esirlerin özgürlüğüne kavuşması, gerekse bazı insan hakları kuruluşlarının devreye girmesi sonucunda ortaya çıkmıştı. Şimdi siyonist işgal rejimi o işkence uygulamalarına başvuran askerlerini yargılamıyor bilakis ödüllendiriyor. Dolayısıyla Batı Yaka bölgesinde esir edilip bilinmeyen yerlere götürülenlere neler yapılacağı hakkında da ciddi endişeler var.

İşgal güçleri Gazze’de olduğu gibi Batı Yaka bölgesinde de hem karadan hem de havadan saldırılar düzenliyor. Ayrıca işgalci askerler baskın düzenledikleri mülteci kamplarında birçok evi ateşe vererek tamamen imha ettiler. Örneğin Nuruşems Mülteci Kampı’nda çok sayıda ev işgalci askerler tarafından ateşe verilerek yakıldı. O yüzden saldırıların sebep olduğu maddi hasar da çok büyük çapta oluyor.

Bizzat siyonistlerin kendi medya organları işgal ordusunun şimdilik Batı Yaka bölgesinin kuzey kesiminde yoğunlaştırdığı bu tür operasyonları orta ve güney bölgeye doğru da genişletmeyi planladığına dair haberler yayınlandı. İşgal güçleri bütün bu saldırıları düzenlerken işgal hükümetinin Dışişleri Bakanı Katz’ın, Batı Yaka’da da Gazze’deki gibi kalabalıkları bir yerlere sıkıştırarak operasyonlar düzenlenmesi gerektiğine dair açıklama yaptığını hatırlayalım.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango