Batı günahlarının karşılığı olarak Oscar mı dağıtıyor?

Oscar ödülleri olarak bilinen dünyanın en meşhur ödülü geçtiğimiz günlerde sahiplerini buldu. Bu sene siyahilerin hayatını anlatan, göçmen sorunları ile ilgilenen, kadın haklarına ve kadın oyunculara daha fazla rol verildiği görüldü. Bu bir kefaret mi?

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Oscar ödülleri olarak bilinen dünyanın en meşhur ödülü geçtiğimiz günlerde sahiplerini buldu. Son birkaç yılı değerlendirildiğinde “siyahilerin hayatını anlatan, göçmen sorunları ile ilgilenen, kadın haklarına ve kadın oyunculara daha fazla rol veren” filmlerin daha çok ödül almaya başladığı ve Oscar adayı yapıldığı görüldü. Bu durum elbette iyi bir sonuç olarak değerlendirildiği gibi bir “gerçeği” daha gün yüzüne çıkardı. Batının insanlık/hümanizm karşısındaki ikiyüzlülüğünü!

Tekrarlayalım, bu yıl her zamankinden daha çok kadın, mülteci konulu film ve beyaz olmayan sanatçı ödül aldı ya da almaya aday gösterildi. Bu sanat için bir ‘çeşitlilik’ ve yıllardır ‘geride bırakılmışların’ hak ettiği değeri almaya başladığı izlenimini güçlendiren bir sonuç mu?

Asıl soru ‘perdenin arkasındakiler’ nasıl düşünüyor? Siyasal arenada çözümler üret-e-meyen ülkeler ile insani yardım ve vicdan gibi insani duyguları maskelerinin ardına “saklayan” Batı ülkeleri sanat üzerinden, “gerçekleştir-e-medikleri” insanlık görevlerini ifa ediyor olabilirler mi?

Milyonlarca insanın göçmen olduğu yeni dünya düzeninde kendi düzenleri bozulmasın diye insanları denizlerin yutmasına izin verenler, ülkelerine yabancılar gelemesin diye dikenli tellerle döşeli kilometrelerce uzanan duvarlar yapanlar, savaşlar ile ülkelerinin sözde liderlerinin askerleri tarafından tecavüze uğrayan yüzbinlerce kadını görmezden gelenler, rejimlerin hapishanelerinde türlü işkenceler, tacizler ve tecavüzler ile onurları çiğnenen kadınların sesini, mektuplarını görmek istemeyenler, denizdeki göçmenlerin botlarını batırmaya çalışanlar ve sahile cesetleri vursun diye kasıtlı batırılan mülteci gemilerine saldıran sahil güvenlik botlarının sahibi ülkeler, gemilerin denizden balık gibi topladığı mültecileri ülkelerine kabul etmeyenler, ülkelerindeki mültecileri sınırdışı etmek için ikamet izinlerini iptal edenler, Avrupa’ya daha fazla mülteci gelmesin diye ülkelerle para karşılığı anlaşıp sınırları kapattıranlar ve diğer birçok insanlık dışı cürmü işleyenlerin sanatta mültecilere, göçmenlere, kadınlara yer vermesi sanatı mı ihya edecek yoksa toplumları mı?

“Sanat, sanat için midir?” yoksa “Sanat, toplum için midir?” bu konu çok uzun bir süre dünyada tartışıldı ve genel bir kanıya varılamadı. Sanatın ‘ne’liği de tartışıldı ve üzerine yüzlerce düşünür eserler kaleme alarak görüşlerini aktarmaya çalıştı. “Sanat, sanat için midir, Sanat toplum için midir?” tartışmalarına belki de artık “Sanat, para içindir ve siyasal aracın aktarım nesnesidir” tartışması yürütülmelidir.  

Kimileri kadınlara, siyahilere ve göçmen konulu yapımlara verilen ödüllerin doğru bir karar olduğunu söylese de batının kalemleri sanat adına siyasallaşmanın riskleri konusunda uyarılarda bulunuyor. Avrupa basını, sanatın bu şekilde harcandığı uyarısında bulunuyor.

Peki tabi ki, ‘bir batı klasiği’ düşünce olan bu durumu batı felsefesine hakim olanlar tarihsel süreç içerisinde değerlendireceklerdir. Pek ileri batı düşüncesinin bir yorumu olarak ortaya çıkan “sanatın siyasal araç olarak kullanıldığı uyarısı” Oscar sahiplerini ve alıcılarını uyarmayı amaçladığı gibi belki de batıyı uyarıyordur(!)

Avrupa basını alttan alta, “İnsanlık adına iyi şeyler yapıyorsunuz ancak bunlar siyasal bir araç olarak mı böyle yapılıyor? diye sorarken: Ödüller özellikle bu tarz filmlere günahlarınızın karşılığı olarak mı veriliyor mu demek istiyor?

Bir Avrupa gazetesi olan Krytyka Polıtyczna, “Bu yıl ortaya çıkan değişimleri durdurmak çok zor olacak. Amerika giderek daha az 'beyaz' oluyor; bu durumda sinema sektörünün bunu göstermenin, beyaz olmayan izleyiciye kendi yaşadıklarını anlatan hikayeleri beyaz perdede sunmanın bir yolunu bulması gerekiyor. Amerika'nın gerisinde kalmak istemiyorsa Oscar da değişiklikleri takip etmek zorunda.” diyerek aynı düşünmediğimizi söylüyor.

İstediği uyarıyı yapmakta özgür olan Avrupa basını, bağlı olduğu ülkelerin “hümanizm” adına yaptığı iyi şeyleri elbette öne çıkaracaktır. Ancak bütün dünya; “ölen, öldürülen, yurdundan kovulan, kendi yurdunda asimile edilmeye çalışılan insanları hatırlayacağı için” Oscar’ı kimin aldığına ve neden aldığına kapitalist düzen içerisinde “sadece bir göz atıp geçerek” cevap verecek ve geride Avrupa’nın insanlık adına utanç vesikalarını hatırlamakla yetinecektir.

Batı basını Oscar ödülleri sonrası “pozitif ayrımcılığın” realiteyi bozduğunu mu düşünüyor bilinmez ancak belli bazı değer kalıplarının aşınmasının yolunda yeni kalıplar oluşturulmuş olması -insanlık adına eylemlilikte bulunmak yerine ödüller dağıtarak insanlığını yerine getirmek gibi- Batının “hümanizm ve vicdan” karşısındaki klasik tarihsel ve felsefi eylemliliğini hatırlamak için bir bahane kılınabilir!

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?