DTP’nin kapatılmasına karşıyım.. Suçlu kimse o cezalandırılsın.. Partiyi ya kendileri tasfiye eder, ya da millet..
İçinden “çete” çıktı diye bir birliği, bir karakolu kapatıyor muyuz? Birileri Türkiye’yi siyasi partiler mezarlığına döndürdü. Zamanım ve fırsatım olsa, internette, sanal ortamda kaç yüz parti kapatılmışsa, o kadar sanal tabutu Ankara caddelerine yığardım, tabutların üzerine de o partinin amblemini bayrak gibi örterdim.. Tabuta tıkladınız mı, içinden o partinin tüzüğü, kurucuları, kapatma kararını okurdunuz.. Genç Siviller’den kimse yok mu bu rezaleti sanal ortama taşıyacak?.
Tekrar asıl konuya dönecek olursak, DTP, PKK ile aynı talepleri ileri sürebilir.. Benim açımdan bunda bir sorun yok. Asıl sorun, bu taleplerinin gerçekleşmesi için kullandığı yöntem.. Yani silah ve şiddeti bir yöntem olarak benimsiyor mu? Benimsemesinin de ötesinde bu yöntemi uyguluyor mu?
Yani terör örgütünün mevzi kazanmak için bir taktik üssü görüntüsü ile aslında kendi varlık ve meşruiyet zeminini tahrip ediyor.. AB çevrelerinden gelen eleştiri de bunu gösteriyor.. Terörü sadece resmi kolluk kuvvetleri değil, örgüt de uyguluyor.. Şiddet şiddeti çağırıyor.. Darbeciler ve onların içine sızmış çeteler de az terör yapmadı, onları bahane edenler de aslında. Her şey ortada değil mi? Sonunda bu ülkeyi savunanlar ve derin devletin gadrine uğramış Kürtleri savunan özgürlükçüler hedef gösterildi..
DTP’nin, PKK ile aynı paralelde taleplerde bulunması konusunda, önce bakmak gerek. Bu talepler, adalet, barış, insan hakları, uluslararası sözleşmeler, hukuk devleti çerçevesindeki şeyler mi? Öyle ise talebin kimden geldiği önemli değil.
Ben bir Müslümanım. Kur’an-ı Kerim ne diyor: “Onlar sözü dinler, doğrusuna tabi olur, yanlışına karşı çıkarlar.”
Talep hukuka uygun değilse, o zaman bu durumda hukuki bir süreç mi işletilecek, yoksa zor mu kullanılacak? Bir terör örgütü ile siyasi parti arasındaki ayırım burada başlar..
DTP bu çizgiyi koruyamadı.. PKK ile sınırlar karışıyor.. Dahası, sanki DTP, hapishanedeki bir örgüt liderinin yönetiminde bir parti havası verdi.. Onun adına hareket ediliyor. Talepler yerine getirilmediği takdirde PKK’nın devreye sokulacağı tehdidi yapılıyor.. DTP, PKK’nın parlamentodaki uzantısı, PKK da DTP’nin dağdaki uzantısı gibi.. Avrupa Birliği Komisyonu’nun, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP’nin “terör eylemlerini kınamayı ve PKK ile arasına açık mesafe koymayı ısrarla reddetmeyi sürdürmesinden üzüntü duyduğunu” bildirmesi de bu çerçevede değerlendirilmeli.. Yukarıdaki ifadeler, bir bakıma AB’nin tesbitinin yorumu gibi..
DTP’de herkesin aynı çizgide düşündüğünü sanmıyorum. Ama geride bir derin DTP, elinde silah taşıyan birileri varsa, kimsenin kendi düşüncesini özgürce dile getirmesini beklemek de doğru değil zaten..
Şahinlerin de niye şahin olduklarına bakmak gerek. Kişisel geçmişi, yaşadığı hayat, başına gelen felaketlerin insanların ruh dünyasında sebeb olduğu fırtınaları da görmek gerek. Her şeyi örgüt baskısı ile açıklamak da doğru değil. Mesela Emine Ayna’nın yaşadıklarını bir başkası yaşasaydı, nasıl tepki verirdi!.. Ama acılı bir insanın öfkesi üzerinden siyaset yapmak kime ne yarar sağlar ki?.
Kürt sorunu zaten bu acılardan besleniyor bana kalırsa, biraz da.. Bu kandan, gözyaşından besleniyor..
Bana kalırsa sine-i millet kararı ile DTP yanlışını sürdürüyor.. Sine-i milletin pratik sonucu ne olacak? Meclis’e gitmeyecekler.. Meclis, milletvekilliklerinin düşmesini onaylamayacak.. Onaylarsa, birileri daha ölür ya da istifa ederse ara seçim olacak.. Ara seçimde kızılca kıyameti koparacaklar. Aday göstermeyecek ya da sandığı boykot edecekler.. Seçim yapılsa bile AK Parti oyların yarıdan fazlasını alıp geri gelecek.. Ardından bir yıl sonra yine seçim.. Zaten milletvekillerinin milletvekillikleri düşerse, haklarında açılan davalar kaldıkları yerden devam edecek, muhtemelen tutuklanacaklar.. Milletvekilliklerini düşürmeseniz, haklarında sürekli yeni fezlekeler düzenlenecek..
Bu kimin işine yarar..? Hiç kimsenin. Sadece Ergenekon’un işine yarar. Birileri olağanüstü hal şartlarını oluşturmak için, birilerinin eline kuru sıkı tabanca verdirip tetiğe bastırdığı gibi, yarın başka işler de yaptırır..
Apo ne diyordu: “Terörü bitirirsem, beni bitirirler. Sizinkiler terörü bitirecek olurlarsa, bunu bitireni bitirirler.”
Bunun anlamı şu: Bir terör lobisi var. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyor. Bunlar Türklerin içinde de var, Kürtlerin içinde de... DTP de bu yapıdan bağımsız değil..
Aslında BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) kuruldu bile.. Dilerim BDP, DTP’nin başına gelenlerden ders alır..
DTP’nin son çıkışlarının barışa hizmet etmediği çok açık.. Provokasyonlar karşısındaki tutumları da DTP’ye destek veren demokratik çevreler için istenmeyen bir durum..
DTP’nin son zamanlardaki çıkışları, CHP ve MHP’nin ekmeğine yağ sürüyordu. CHP ve MHP de hep DTP’yi sokağa çağırıyordu.. Anayasa Mahkemesi’nin kararı da bu işe tüy dikti. Niye bugün beklendi, AK Parti için işletilen süre, neden DTP için işletilmedi, neden şahinler bırakılıp güvercinler tasfiye edilmek istendi, belli değil. Gerekçeli karar yazılsın, belki anlarız..
DTP kendini, Kürt halkının tek meşru temsilcisi gibi görme iddiasından vazgeçmeli.. Apo için, elbette herkes için olduğu gibi insan hakları şartı aranmalı. Ama daha fazlası, mevcut siyasi iradeyi alaya almaktan başka bir anlam da taşımıyor.. Birilerinin ne yaptığı kadar ötekilerin ondan ne anladığı, ya da birilerinin bu işi başkalarına nasıl aktardığı da önemli..
Anayasa Mahkemesi’nin kararının faturasını hükümete ve millete ödetmenin çok doğru bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum.. Parlamentoyu boykot anlamına gelen bir yaklaşım da çok mantıklı gelmiyor bana.. Kime kızıyorsunuz, tepkiyi kime veriyorsunuz? Sine-i Meclise dönmeniz gerekirdi, eğer gerçekten barış istiyorsanız..
DTP’liler ve BDP’liler Batasuna kararını iyi okumalı ve bundan sonrası için toplum vicdanında meşruiyet kazanma adına kendilerini iyi bir özeleştiriye tabi tutmalı.. Barış herkes için en iyi olanıdır.. Keskin sirke küpüne zarar verir. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder, fazla naz aşık usandırır.
Selam ve dua ile..
VAKİT