Dün başlamıştık; Yargıtay Başsavcısı’nın, “8 yıllık Yargıtay üyeliği şartı”nı doldurmadan başsavcı koltuğuna oturduğu, dolayısı ile seçilmemiş sayılması veya görevden alınması gerektiğine dair yazımıza...
Bugün de devam edelim..
Konuyu hiç dallandırıp, budaklandırmadan, direkt bir soru yöneltelim..
Kanun, başsavcılık için; “8 yıl Yargıtay üyeliği şartı” aradığına göre, “üyelik şartının yerine getirilip getirilmediği”ni nasıl tesbit etmemiz gerekir?
Tabiî ki, kanunda “üyeliğin anlamı” nasıl tarif edilmişse, ona göre..
Yargıtay Kanunu’nu incelediğimizde, üyeliğin tanımını; “üyenin görevleri” başlıklı maddede görebiliriz.
“Yargıtay Üyelerinin görevleri” başlıklı Yargıtay Kanunu’nun 25. maddesi şöyle:
“Yargıtay üyelerinin görevleri şunlardır:
1) Kendilerine verilecek dosyaları gerekli şekilde ve zamanında inceleyip kurula takrir etmek ve kararları yazmak,
2) Üyesi bulundukları kurullarda görüşmelere katılmak ve oylarını vermek,
3) Dairenin ahenkli, verimli ve düzenli çalışmalarının sağlanmasında ve işlerin çabuklukla incelenip karara bağlanmasında başkana yardım etmek.”
Evet, Yargıtay üyeliğinin anlamı bu. Yargıtay üyeliğinin anlamı, bu vazifeleri yapmaktan geçiyor.
Belirtilen görevleri yapacak; yapma konumunda olacak ki, Yargıtay üyesi olunsun..
Peki; Yargıtay Başsavcıvekili olan kişi, “Yargıtay üyeleri”nin belirttiğimiz görevlerini ifa ediyor mu?
Kendisine dosya teslim edilip, kurula takrir vermesi isteniyor mu? Hayır.
Kurullarda görüşmelere katılıp, oy kullanıyor mu? Hayır.
Dairenin ahenkli çalışmasında başkana yardımcı oluyor mu? Yine hayır.
Onun görevi, bambaşka işler..
O; “Yargıtay üyeliği”nin baskın yönü “hakimlik” alanında değil, “savcılık” alanında görev yapıyor..
Karar verme noktasında değil, iddia noktasında..
O halde, tekrar soralım, Yargıtay Kanunu 25. maddede belirtilen işleri, “8 yıl boyunca yapmayanlar”, acaba “8 yıl üyelik şartı”nı yerine getirmiş sayılırlar mı?
Bence sayılmazlar..
Çünkü kanun, Dairelerde görev yaparak, karar verme mekanizmasında bulunma anlamında 8 yıl görev yapmayı arıyor.
Yoksa, kuru kuruya, Yargıtay’a seçilmiş olunma tarihinden sonra 8 yıl geçmesini, otomatik olarak yeter şart olarak kabul etmiyor.
Eğer Yargıtay üyeliğine seçilme tarihinden itibaren, ne iş yaparsanız yapınız, “8 yıl geçmesini yeterli” sayılması düşünülüyor olsaydı, kanundaki ifade “8 yıl Yargıtay üyeliği yapma” şeklinde değil, “8 yıl öncesinde Yargıtay’a seçilmiş olma” şeklinde olması gerekirdi..
Kelimeler üzerinde, fazla mı duruyorum?
Eeee, birileri dururken iyi de, biz dururken mi kötü?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, 1992’de tam da buna benzer bir örnekle karşımıza çıkmamış mıydı?
Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Anayasa Mahkemesi Üyeliğine Prof. Süleyman Arslan’ı seçtiğinde, göreve başlatmayan kimdi?..
Göreve başlatmama gerekçesi ne idi?
Bilmeyenlere hatırlatalım.
Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçilen Süleyman Arslan’ı göreve başlatmayan, kapısını kilitleyip, anahtarını makamında saklayan Yekta Güngör Özden idi..
Gerekçesi ise, Prof. Dr.Süleyman Arslan’ın, “15 yıl boyunca öğretim üyeliği yapmadığı” iddiası idi..
Evet, tartışma; üyeliğe seçilen profesörün, “15 yıl öğretim üyeliği yaptı mı, yapmadı mı” noktasında düğümleniyordu..
Tabiî düğümün çözümü de, “Öğretim üyeliği ne demektir? Hangi işler, öğretim üyeliği anlamına gelir” noktasındaki cevapta yatıyordu..
O tarihte Yekta Güngör Özden’in görüşü yönünde uygulama yapıldı..
Şimdi de ana sorun, “Yargıtay üyeliği ne demektir.Hangi işler, Yargıtay üyeliği anlamına gelmektedir?” noktasında düğümleniyor.
Ve bence, Yargıtay Başsavcıvekilliği görevi; Yargıtay üyeliği anlamına gelmemektedir. Dolayısı ile, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, Başsavcıvekili olarak görev yaptığı dönemi çıkartırsak, 6 senelik “Yargıtay üyeliği” süresi ile, başsavcı seçilme yeterliliğine sahip değildir.
Konuyu delillendirmek için,Yargıtay Kanunu’ndan birçok maddeyi buraya alabilirim. O maddelerde, kanun “Yargıtay üyeleri” ifadesini kullandıktan sonra, “Yargıtay Başsavcısı ve Yargıtay Başsavcıvekili” ifadelerini de ayrıca eklemek zorunluluğu hissetmiştir. Eğer Başsavcıvekilliği, aynı zamanda “Yargıtay üyeliği” anlamına geliyorsa, kanundaki o eklemeler anlamsız olmaktadır..
Yargıtay Kanunu 8., 15. ve 46. maddeler, bu noktada örnek verebileceğim maddelerdir.
Bu maddelerde, kanun; “üye” ifadesinden sonra, ayrıca “Başsavcıvekili” ifadesini de kullanmıştır.Eğer Başsavcıvekilleri, aslında “üye” ise, kanun “üye” ifadesini kullandıktan sonra, ayrıca “Başsavcıvekili” ifadesini niye zikretmek zorunluluğu hissetmiştir?..
Sonuç?
Başsavcı Abdurraman Yalçınkaya’nın hukuki konumu, Cumhurbaşkanı tarafından acilen incelenmeli ve görevden alınması sağlanmalıdır.
Çünkü kanun, “8 yıl üyelik yapma” şartı aramıştır. “8 yıl önce üye seçilmiş olma” şartı değil!
VAKİT