Başsavcı ne yaptı, şimdi ne söylüyor?

Ali İhsan Karahasanoğlu

İki Yargıtay üyesinin, birbiri ile görüşürken, Yargıtay Başsavcısı hakkındaki eleştirileri basına yansıdı ya.. Abdurrahman Yalçınkaya da, hemen devlet gazetesine çıkıp, durumu düzeltmeye çalıştı. Bence Sayın Başsavcı ne açıklama yaparsa yapsın, durumu düzeltmesi mümkün değil.

Yargıtay üyesinin, basına yansıyan o konuşmadaki başsavcıya yönelttiği çekince (Erzincan Başsavcısı tutuklandığı için, ileride olacaklardan endişe ediyor) de, aslında tümüyle haksız değil...
Gerçekten de, kimsenin dokunulmazlığı yok bu ülkede. “Ben başsavcıyım, kimse beni tutuklayamaz” söylemi, artık mazide kaldı.
Generaller tutuklandı bu ülkede.. Emeklisi ile.. Muvazzafı ile.. Ordu komutanları, Kuvvet Komutanları tutuklandı bu ülkede.. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili’nin tutuklanması, sanık olması direkten döndü.. Bir başka soruşturmada, belki o da mümkün olacak.
Dolayısı ile kimse hukuka aykırı davranmayacak.. Hukuka aykırı işlem yapan da, oturduğu koltuğa güvenerek, kendisini yargının üstünde görmeyecek.
Kimbilir, belki de Sayın Başsavcı, “Biz kendimizi yargının üstünde mi görüyoruz? Nereden çıkarttınız bunları” diyecektir..
Her ne kadar, yazdığımız yazılardan alınganlık gösterip, sık sık dava açtırıyor ise de, biz yine davalardan çekinmeyip, kendisine bazı sorular soralım.
Varsın o alınganlık göstersin. Varsın dava açtırsın.
Sorularım, Sayın Yalçınkaya’nın, dün Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamalardaki beyanları ile ilgili..
Şöyle diyor Başsavcımız: “Çözümün Anayasa değişikliği ve hukuk reformuyla ilgisi yok. Çözümü sağlayacak olan idare, siyasi güçler. Ağrı’da sel olunca ne yapıyorlar? Hemen ‘Şu kadar para gönder’ deniliyor. Bu da acil durum. Dersin ki ‘Sınav açıyorum, 10 bin hakim alıyorum.’ Haydi bir günde olmaz ama altı ayda olsun.”
Bu sözlerinizde samimi misiniz Sayın Başsavcı?..
Samimi iseniz, sizin emriniz altında çalışan YARSAV eski Başkanı Faruk Eminağaoğlu'na bir sorun.. Açılan imtihanları nasıl iptal ettirmiş, yapılmış imtihanda başarı ile çıkan hakim adaylarının atamasını nasıl durdurtmuş!
Bir yandan “hakim alın, niye almıyorsunuz” diye siyasi iradeyi suçluyorsunuz. Bir yandan da, yanınızda çalışan savcı vasıtası ile, açılan imtihanları durdurtuyorsunuz..
Şimdi söyler misiniz, siyasi irade ne yapsın?!
Davayı açan sizin meslektaşınız. Hakim alımı imtihanını durduran, sizin meslektaşınız...
Siyasi irade ne yapsın?!
Diyecek ki Sayın Başsavcı: “İmtihanın kontrolünü HSYK’ya bıraksınlar!”
İyi de başsavcım, 90 senelik Kani, olur mu Yani? 90 senedir yürüyen bir sistemde, şimdi siz istiyorsunuz diye, anında sistem mi değiştirilecek? Hem suçlu olarak siyasi iradeyi gösteriyorsunuz, hem de siyasi iradenin yaptığı imtihanı engelliyorsunuz.Sonra da “Siyasi irade devreden çıksın” diyorsunuz.. Nasıl olacak bu iş, söyler misiniz?!
Böyle bir çelişkiyi, nasıl izah edeceksiniz?! Tabiî karşınızda devlet gazetesi olunca, çelişkiye imza atmak serbest. Karşı soru yok! İtiraz yok. Ama ertesi günü, böyle sorarlar işte..
Sorarlar ve cevap isterler sizden..
Bir sorum daha var Başsavcımıza. Danıştay cinayeti ile ilgili sorum..
Diyor ki kendisi: “Ergenekon davasıyla birleştirilmesine gelince... Eğer bir şüphe varsa, gidermek gerekir. Yargı organı, o şüpheyi görmezden gelemez. O nedenle iki dava birleşti.”
Sanki kendisinin sayesinde, dosya Ergenekon ile birleşmiş gibi görüntü veriyor başsavcı..
Hayır başsavcım, hayır.. Siz Başsavcılık olarak tebliğnamenizde Ergenekon ile bağlantının araştırılmasını istediniz ama.. Danıştay cinayeti dosyasının Ergenekon ile birleşmesini siz sağlamadınız. Tam aksine siz, Ergenekon davasının, Ankara’ya gelip, orada iki davanın yürümesini istediniz.
Ama olmadı. Olay kontrolünüzden çıktı. Siz İstanbul'u Ankara'ya getirmek isterken, ortaya çıkan deliller ağır bastırınca, Ankara dosyası, İstanbul'a gelmek zorunda kaldı..
Öyle değil mi Sayın Başsavcım?
Bir yanlışın daha var Başsavcım.. Diyorsun ki, “Danıştay’a saldırı, AKP’nin kapatılma davasında delil kabul edilmediği gibi, iddianamede de sadece Türkiye’nin geleceğine yönelik bir husus olarak gösterildi.”
Ne demek şimdi bu? Siz Türkiye'nin en büyük partisi hakkında suçlama yapıyorsunuz. Kapatılmasını istiyorsunuz. Bu arada Danıştay cinayetinden de bahsediyorsunuz...
Sonra da kendi iddianamenize değil de, karara sığınıyorsunuz. Kararda, o cinayetin delil olarak kabul edilmemesinin gerekçesi, siz değilsiniz ki! Ortaya çıkan yeni deliller... Baktılar ki, cinayetin hükümet ile ilgisi yok... “Bunu nasıl delil olarak göstereceğiz” deyip, sizin iddianamenizdeki delili, kabul etmediler.
Siz de bununla kendinize pay çıkarıyorsunuz!..
Oysa sizin yanlışınız, derdest bir yargılamayı, bir başka davada delil olarak göstermenizdi.. Dava bitmemiş, siz o davadan, yeni bir karar çıkarmaya kalkıştınız.
Olmaz başsavcım, olmaz.. Bu çelişkiler, başsavcılığa yakışmaz!..

VAKİT