Başörtüsünün Derdi Birilerini Niye Gerdi

MUSTAFA SİEL

Okullarda Yasak Olan Başörtüsüne Kur’an Dersinde İzin Verilmesinin Çarpıklığı

Bilindiği gibi Özgür-Der yeni Hükümete ve Milli Eğitim Bakanına 2 Eylül 2014 tarihinde yaptığı bir çağrı ile, başörtüsünün sadece İmam Hatip Okullarında değil, tüm okullarda serbest bırakılması çağrısında bulunmuş, 22 Eylül tarihinde Hükümetçe yapılan bir açıklama ile başörtüsünün tüm okullarda serbest bırakıldığı duyurulmuştur.

Daha öncesinde, değil ilk ve ortaöğretim, üniversitelerde bile yasak olan başörtüsünün, Kasım 2012’de yayınlanan MEB yönetmeliği ile, İmam – Hatip Okullarında okuyanlara serbest bırakılırken, İmam-Hatip Okulları dışındaki normal okullarda okuyan kız öğrencilerden isteyenlere Kur’an dersinde başörtüsü serbestisi getirildiği malumdur.

Bu yönetmelik ile normal okullarda sadece Kur’an dersinde başını örtmek isteyenlere izin verilmesi, her ne kadar dönemin siyasi konjonktüründen kaynaklansa da, halkımızın önemli bir kısmının çarpık din ve örtünme anlayışının resmiyete yansıması idi aynı zamanda.

Bu çarpık yansıma sol yada sağ muhafazakar partiler için normal karşılanabilirdi ama, AKP gibi kadrolarının önemli bir kısmı İslami konularda bilgi sahibi bir partinin böyle çarpık bir uygulamaya gitmesi asla normal karşılanamazdı.

Başörtüsünün Tüm Okullarda Serbest Bırakılması Çok Önemli Bir Gelişmedir

Elbette başörtüsü yasağı hiçbir yerde ve kurumda meşru değildir ve savunulamaz. Lakin, yanlışta olsa normal okullarda başörtüsünü yasakladıktan sonra, sadece Kur’an dersi için izin vermek, yanlışın üstüne yanlış yapmaktı.

Böyle bir yanlışlığı dönemin MEB olan Ömer Dinçer gibi bu gerçeklere vakıf birisinin yapmış olması ayrı bir facia idi. Eğer dönemin şartları gereği bazı sigortaları attırmamak için bu yanlış uygulama yapılmışsa? bu gün artık o sigortaların direncinin iyice artmış ve atma riskinin neredeyse kalmadığı da açık idi.

Bu nedenle bu konulara en az bizler kadar vakıf ve başörtüsünün tüm okullarda serbest olmasını en az bizler kadar arzulayan Başbakan Davutoğlu ile MEB Bakanı Nabi Avcı’nın Özgür-Der’in yaptığı çağrıyı dikkate alarak bu yanlışlığı düzeltmesi ve tüm okullarda başörtüsünün önünü açmaları ıslah çabaları için çok önemli imkanlar sağlayan hayırlı bir gelişme, teşekkürü hak eden bir tutumdur.

İslami Tesettür Allah’ın Değil, Erkeklerin Bakışlarından Korunmak İçindir

Bilindiği gibi, Kur’an’da Müslüman kadınlara emredilen tesettürün (dış örtünün) bir parçası olan başörtüsü, Allah’ın değil, evlenmesi haram olmayan erkeklerin bakışlarından korunmak içindir. Yani Allah Müslüman kadınlara örtünmeyi, ziynet yerlerini kendisine göstermemeleri için değil, erkeklere göstermemeleri için emretmiştir. Nitekim 24.Nur Suresi 31. ayette bu husus net olarak ortaya konmuştur.

Bu nedenledir ki, Müslüman bir kadın, evlenmesi haram olmayan erkeklerin bulunmadığı bir yerde, başörtüsüz olarak Kur’an okuyabilir. Çünkü başörtüsü sembolik bir ibadet olarak, Allah’a gösterilen saygının bir işareti yada Kur’an’a saygı göstermek için değil, erkeklerin bakışlarından korunmak için örtülür.

Bu durumda kamusal alanda erkeklerin görebileceği yer ve zamanlarda başörtüsü yasaklanırken, aynı ortamlarda sadece Kur’an okurken başörtüsüne izin vermek hangi mantıkla izah edilebilirdi ki?

Kızlar Açılabilir, Yeter ki Nineler Kapanabilsin

Bu çarpık bakış açısının bir yansımasına dair bir hatıram mevcut. İmam-Hatiplerde Milli Güvenlik Dersinde başörtüsü yasağının uygulandığı yıllarda, kızımı bu durumdan kurtarabilmek için Açık Liseye kaydettirmeyi düşünmüş ve Milli Eğitim Müdürlüğünün ilgili birimindeki yetkiliye bu konuyu danışmıştım.

Adam beni dinleyince hışımla öyle sözler söyledi ki, şaşırmıştım. Demişti ki, senin gibi kızının başörtüsünü çıkartmamak için Açık Liseye kaydettirenler yüzünden, Açık Lise imtihanlarında da başörtüsü yasağı geldi de, yaşını başını almış bayan açık lise öğrencileri de başlarını açmak zorunda kaldı.

Güler misin, ağlar mısın? Mantıktaki çarpıklığa bakın, 24.Nur Suresi 31. ayeti gereğince başörtüsü ile emredilen genç kızların başını örtmek istemesi, aynı surenin 60. ayetine göre, cinsel cazibesini kaybettiğinden ötürü dış elbiselerini çıkarmalarına ruhsat verilen ihtiyar kadınların okuma hakkını engelliyormuş!

AK Parti Görevini Yaptı Ama Ya Bizler?

Bazı arkadaşlarımız her alanda olduğu gibi açıklık saçıklık ve yoz tesettür konusunda da ısrarla AK Parti ve Erdoğan’ı sorumlu tutuyorlar. Oysa Erdoğan’dan önce Üniversite de bile yasak olan başörtüsünün bu gün ortaokullarda bile serbest hale gelmiş. Üstelik, Erdoğan’ın Habertürk gazetesindeki frikik fotoğraflara nasıl müdahale ettiği laiklerce ihbar mahiyetinde basına yansıtılmakta. Erdoğan’ın İmam Hatip Okulları için nasıl çırpındığı yine ihbar mahiyetindeki tapelerle yansıyor medyaya.

Sormak gerekir bu arkadaşlara, AK Parti ve Erdoğan kızların başını zorla mı örtecek. Hiç örtünmeyenlerden geçtik, altta kıvrak kot üstte sıkmabaşörtüsü gezmekle kalmayıp, -kuytularda değil- ana caddelerde flörtüyle sarmaş dolaş gezen ve tescilli İslam düşmanlarının süpürge bıyıklarının altından istihza ile gülmelerine imkan veren başörtülü! kızlara ne yapacak Erdoğan?

Biz ne yaptık ve yapıyoruz bu alanda. Gündemimizi ne derece meşgul ediyor bu sorun? Erdoğan ve AKP bence ellerinden geleni yapıyorlar ama, onları her konuda ve bu konuda eleştiren arkadaşlarımız pek bir şey yapmıyorlar maalesef.

Gezi efradıyla AK Parti taşlaması yapanların bu meyanda zaten bir şey söylemesi ve yapması işin tabiatına aykırı amma, en azından diğer arkadaşlarımızın bu konuda gayret göstermeleri gerekmez mi?

Ayşe Hür mü?

Başörtüsünün tüm okullarda serbest bırakılması bizimkileri epeyce üzmüş, üzüntü hazımsızlığa, hazımsızlık gurultu ve gürültülere sebep olmuş görünüyor.

Mesele Ayşe Hür’e attığı bir tivitle “Allah istese kızların başını örtülü yaratırdı. halbuki çırılçıplak yaratmış. Örtünme ile ilgili her şey insanların seçimleri." Buyurmuş Ayşe Hanım.

Ayşe Hür’ün hangi Allah’a inandığını bilmiyoruz ama (Kur’andaki tesettürle ilgili emirleri dikkate almadığına göre, Kur’anın Allah vahyi olduğuna ve bizim Allah’ımıza inanmadığını söylemek mümkün zira) en azından insan bir söz söylerken, arkasını - önünü, sözün nereye gittiğini hesaplar da söz söyler. Düşünmeden söylediği sözle iki falso birden yapmış Ayşe Hanım.

Madem ki örtünme ilgili her şey insanların seçimi, başını örtmeyi seçen kızlara niçin karşı çıkıyorsunuz, bu bir. Bu sözlerinizde samimi iseniz, soyadınıza uygun davranın ve bundan sonra sokaklarda çıplak dolaşın da anlayalım samimiyetinizi, bu da iki.

Ulan Öküz Anadolulular, Başörtüsü Serbestisi Gerekiyorsa Onu da Biz Getiririz

"Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek."

Dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın, milliyetçilik – mukaddesçatçılık davası ve eylemleri nedeniyle huzuruna getirilen Osman Yüksel Serdengeçti’ye söylediği iddia edilen söz böyle.

Başörtüsü serbestliği getirilmesi nedeniyle elitlerimizin yine jakoben - Tandoğan  damarları kabarmış durumda.  Kendilerinin yaşam tarzına karışılmaması gerektiğini her ortamda bas bas bağırarak haykıran bu kesim, bizim hayat tarzımızı tayin etmede hizmette sınır tanımadığını bu vesile ile bir kez daha ortaya koymuş oldu.

Evrensel Hukukçu Dediğin Böyle Olur Zaten

Eski AHİM hakimlerinden olup şu anda yakışan yeri olarak CHP’de siyaset ve milletvekilliği yapan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP adına Demirtaş tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak önerilen Rıza Türmen’de başörtüsü serbestliğine kayıtsız kalamamış. (Bu  arada biz ulusolcu Türkçülerle Ulusolcu Kürtçülerin nasıl zıt kardeşler olup, söz konusu İslam olunca gerisinin teferruat olduğunu bir kez daha görmüş olduk bu vesileyle).

Buyurmuş ki evrensel hukukçumuz, o yaşlarda ana baba tercihi ile başörtüsü takılması, başörtüsü tercih imkanı bırakmıyor. Anlayamadım ben, 100 yıldır değil ana baba devlet zoruyla baş açtırılırken tercih imkanı bırakılıyordu da, şimdi aile ve çocuklara tercih imkanı bırakınca mı tercih imkanı kalmıyor oluyor. Doğrusu hokkabazlıkta Firavunun sihirbazlarını bile geçti bizim hukukçu ve aydınlarımız.

Sanki 100 yıldır kızlarımızın başlarını zorla açtıran sizler değilsiniz de, başörtüsü serbestliği ile bizler sizin kızlarınızın başını kapattıracağız zorla.

Yine bir başka böyyük hukukçumuz Eminağaoğlu’nun oğlu başörtüsünden etkileniyormuş, Danıştay’a yaptığı başörtüsü serbestliğinin iptali başvurusunda bunu gerekçe göstermiş. Şimdi bizde desek ki, başı ve sair mahrem yerleri açık kız ve kadınlar bizleri etkiliyor, bu nedenle herkesin başı ve sair mahrem yerleri kapatılsın, ne buyururlar acaba? Zırva tevil götürmez demişler ya, söyledikleri zırvanın da ötesinde, yoruma bile değmez.

Öküz Kim?

Aslında jakobenlerden biri olmadığını sanmakla büyük hata yaptığımızı son çıkışıyla anladığımız Sezen Aksu’da, başörtüsü serbestliğini eleştirmek için “ Bizi örteceğinize kendi nefsinizi terbiye edin öküzler”  buyurarak safını net olarak ortaya koymuş.

Normalde insanlar yaşını başını aldıkça akıllanır diye biliyoruz ama, bizimkilerde bu gidişat aksi yönde cereyan ediyor anlaşılan. Malum öküzler yaratılış icabı mecburen cinsel serbestiyet yanlıları olup, bunların iki ayaklı cinsinden benzerleri bizim mahallede bulunmamakta ise de, Sezen Aksu’nun mahallesinde bol miktarda mevcuttur. Sezen Aksu önce onları terbiye etsin, sonra fırsat bulabilirse bizim mahalleye buyurup, mahallemizde öküz bulunup bulunmadığını araştırabilir.