Başörtüsü yasağı ve..

Abdurrahman Dilipak

Başörtüsü yasağı nasıl çözülecek? Bu sorunun cevabını bilen var mı?

Bu sorun en azından İmam-Hatipler ve üniversitelerde fiilen çözüldü..

İmam-Hatiplerin üniversiteye girmeleri de öyle..

Peki istenen ne?

Bu konunun nasıl güvenceye kavuşturulacağı konusu gündemde.

29 Ekim’de bu konuda protokol krizi yaşanacak mı göreceğiz. O zaman 2. Adım da çözülmüş olacak..

Bana göre, bu konuda anayasa ve yasa değişikliğine gerek yok.

Birileri, üniversitede başörtüsüne özgürlük getirirken, orta öğretim ve yürütmede bu işe yasa ile engel getirmeye çalışıyor.. CHP, hem bu konuda garanti istiyor, hem de başka şartlar öne sürüyor. Mesela YÖK ve dokunulmazlıkların kaldırılması şartına bağlıyor. Yani, onlar bir taşla birkaç kuş vurmak istiyorlar..

Muhalefetin tavrı özgürlükten yana değil, yeni yasakçı yasal barikatlar kurmak..

Bana göre olması gereken ise, hakları yasa ile tanımlamak yerine, bu hakların ortadan kaldırılması ya da engellenmesi durumunda bu çevrelerin ne kadar ve nasıl cezalandırılacakları ile ilgili bir düzenleme yapmak..

Sadece eğitimle sınırlı değil bu iş. Papazlar, Rahibeler de kıyafetleri ile sokağa çıkabilsinler. Yahudiler de Kipalarını takabilsinler.. Sihler sarıkları ile dolaşabilsinler.. Kime ne?

CHP özgürlük değil, yeni yasaklar, sınırlandırmalar peşinde..

Yasa ile verilen haklar, başka bir yasa ile alınabilir.

Ama yasaya gerek olmadan, doğuştan, devredilemez haklar vardır..

Bu ülkede herkes inandığı gibi yaşayacak ve düşündüğünü özgürce ifade edecektir..

Devleti, anayasa ve yasaları biz, devlet bize din ya da kimlik dayatsın diye yapmıyoruz.. Bu konudaki tartışmalar, devletin varlık ve meşruiyet temellerini tartışmaya açmaktan başka bir anlam taşımaz.

Bazı işler tek başına siyasilere emanet edilemeyecek kadar önemlidir.

Bu konu fiilen çözülmüştür.. Siyasiler gölge etmedikleri takdirde bu konu bütün alanlarda çözülür..

Sorun olan başörtüsü değil, yasakçı laikçi zihniyettir.

Bu konuda kalıcı çözüm, Türkiye insan haklarına saygılı, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir devlet olduğu zaman, yani hukuk devleti olduğumuz, çetelerin, kayıtdışı siyasetin, derin devlet ucubesinin gölgesi üzerimizden kalktığı zaman çözülecektir.

Onun için biraz daha beklememiz gerekiyor..

Sabırlı ama kararlı olacağız. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanındığına göre, sorunların çözümü için bazen siyasi iradeden yardım isteyeceğiz, bazen Parlamentodan, bazen de yargıdan..

Bekleyelim bakalım, parlamento seçimleri için hangi partiler başı örtülü  aday gösterecek. Daha önce Resepsiyonu bir göreceğiz. Bakalım askeriyede durum ne? Hani artık fişleme yapamazlar, bu konuyu YAŞ’a getirmezler ama kışlaya giriş ne olacak göreceğiz..

Bu konunun bugünden yarına çözümünü kimse beklemesin. Daha bir süre bu işin tartışılması gerek. Sağolsun CHP’liler bu konuda üzerlerine düşeni yapıyorlar.. Seçimlerden önce bu tartışma son derece önemli..

Abdüllatif Şener, “Birçok parti başörtüsü yasağının kalkması gerektiğini ifade ederken, sorunun çözülememesini anlayabiliyor musunuz, bunu bir yabancıya anlatsanız o da anlamaz” diyor. Haklı söze kim ne diyebilir ki! İşte bir el var, çözümü engelliyor.. Birileri bu ülkede İslam’ı irtica, Müslümanları mürteci görüyor. Bizi “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” durumuna düşürmek istiyor..

Dik başlı  değil ama başı dik. Kararlı, cesur ve fakat sabırlı.. Daha fazla geç kalmadan, ama aceleye de getirmeden.. İnce, uzun, mayınlarla dolu bir yolda ihtiyadlı, geçmişin tecrübelerinden yararlanarak, emin adımlarla..

Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT