Başörtüsü ve örtünme bilinci

Abdullah Yıldız, tesettürün inşa ettiği insan tipinin özelliklerini irdeliyor.

Abdullah Yıldız / Yeni Akit

Başörtüsü ve örtünme bilinci

Yıllardır sürdürdüğümüz “Aşır Aşır Kur’ân” derslerimiz, AKİT TV’de her Cumartesi ve Pazar günü saat 07.00 - 07.50 arasında yayınlanmaya devam ediyor. Akit TV stüdyolarında yapılan yeni çekimlerimizde Ahzab suresine gelmişken başörtüsü ülke ve dünya gündemine taşındı. Bu vesile ile Ahzab suresinin 59. Ayeti ve Nur suresinin 31. Ayetinde kadınların örtünmelerini emreden talimatları birlikte görelim:

“Ey Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: cilbâblarını (dış giysilerini) üzerlerine sıkı örtsünler, bu onların tanınıp da eza edilmemelerine en uygun olandır. Allah çok bağışlamakta ve çok esirgemektedir.” (Ahzab, 33/59)

Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin (s.a.) hanımları ve kızları değil, Nur suresindeki “Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler.” (Nur, 24/31) ayeti gibi mümin kadınlar da bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir… Araplarda tesettür (örtünme) âdet değildi. Cahiliyet devrinde kadına saygı yoktu. Cahiliye kadınları arasında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açılıp saçılan, kötü yollara düşen kadınlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslâm ise kadının şerefini iffet ve ismetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur suresinin “Mümin erkeklere söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar” (Nur, 24/30) ve “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar.” (Nur, 24/31) ayetleri mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyipbakışlarını indirerekedeplerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, Ahzab/59. Ayette de imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: “Cilbablarını üzerlerine sıkıca örtsünler.”

“Cilbâb”; “kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir”, “tepeden tırnağa örten giysidir”, “kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir”, “çarşaf ve peçedir”. Ayette geçen “idnâ” kelimesi, ‘kapsamak suretiyle sarkıtmak’ manasına da geldiğinden, “üzerinden sıkı örtmek” demek olur… 

Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: “Cilbablarını üzerlerine sıkı örtsünler” âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi.” Aişe’den (r.a) rivayet edilmiştir ki; “Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu “Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle…” âyeti indiği zaman mırtlarını yırttılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah’ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi…” demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine, dolayısıyla incitilmemelerine en uygundu.

Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek içi bozukları örtü tutacak değildir. Ama imanlı temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim budur. O zaman onlara eziyet edenler önceki ve sonraki ayetlerin hükümlerine dahil olurlar: “Mümin erkek ve kadınları incitenler apaçık bir bühtan ve günah yüklenirler.” (Ahzab/58) “Allah’ın lanetine uğrarlar…” (Ahzab/61)

“Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir” cümlesi oldukça anlamlı olup bu bize şu manaları ilham eder: 1- Allah’ın bağışlaması çoktur; bugüne kadar geçmiş açıklıkları bağışlar… 2- Allah merhametli olduğu içindir ki, kadınlara eziyet edilmesine razı olmaz ve onun için örtülmelerini emreder…

Burada Kur’an’ın bu emriyle İslam’ın nasıl bir sosyal hayat ruhuna sahip olduğu anlaşılır: Daha önce Nur, 31’de kadınların zinetlerini göstermeleri yasaklanmıştı. Bu emir Ahzab, 59. ayetle birlikte okunursa, kadınların burada emredildiği şekilde örtülerine bürünmelerinin amacının zinetlerini başkalarından gizlemek olduğu anlaşılır. Bu amaç da ancak dış elbisenin sade olmasıyla yerine getirilebilir… 

“Bu, Müslüman kadınların tanınması ve incitilmemesi için en uygun yoldur.” Böylece onlar basit ve sade elbiseleriyle, günahkâr insanların kötü emeller besleyeceği hafif kadınlar olarak değil, saygıdeğer kadınlar olarak tanınacaklardır. Böylece kimse onlara sataşamayacak, onları rahat bırakacaklardır.

Ağırlıklı olarak Elmalılı’nın Hak Dini Kur’ân Dili tefsirinden özetlediğimiz bu bilgiler gösteriyor ki, başörtüsü ve tesettür; mümin  kadının tanınmasını ve incitilmemesini sağlayan kimliği ve korunağıdır.

İslam Düşüncesi Haberleri

Felah; fıtrat ve vahiyle yeniden buluşmamızda!...
Diyanetten hatırlatma: Tüm kumarlar haramdır!
Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı