Başörtülü gelin ister miydiniz

Yıldıray Oğur

Bu fotoğraf laik Türklerin demokratlık testidir.

Hani sürekli AKP’yi ve dindarları demokratlık testine tâbi tutuyorlar ya.

Muhafazakâr-milliyetçi bir tabanı olan bir parti ne yapsa demokrat bulunmuyor ya.

“Milli davamız” Kıbrıs’ta devletin kırmızı çizgilerini ihlal ediyor, askeri karşısına alıp derin devletin üzerine gidiyor, Ermenilere, Kürtlere, Alevilere, Romanlara açılıyor, “onun ürünü” denen 12 Eylül Anayasası’nı değiştirmeye, “Türk-İslam sentezcisi” 12 Eylül darbecilerini mahkeme karşısına getirmeye çalışıyor ve yine de AKP demokrasi yolunda yürüyen bir karıncaya bile benzetilmekten imtina ediliyor ya.

Hem de bunları yapmadan da her iki kişiden birinin oyunu alabilecek bir parti bu. Bu kadar açılmanın oy kaybettireceği bir parti.

İyi niyetini göstermek için, kendisi için yapıyor denmesin diye Türkiye’nin en somut ve AKP’lileri de en çok yakan ayrımcılığı olan başörtüsü yasağı ile ilgili adım bile atmıyor.

Tökezliyor, yanlışlar yapıyor ama eğer tüm bunlar “okyanus ötesinde tezgâhlandı” demiyorsanız en azından ortada bir gayret, iyi niyet olduğunu kabul etmek zorundasınız.

Benim gibi insaflı olanlar “daha ne yapsın ki bu AKP” diyorlar zaten.

Peki, bir türlü AKP’nin omuzlarına bu demokratlık payesini takamayanlar ne kadar demokratlar?

Onlar kendine benzemeyenlere ne kadar açılıyor?

Laik kesimin en vicdanlı ve ayrımcılıklara karşı en duyarlı kalemlerinden biri olan Yıldırım Türker’e bile “Taraf’ın türbanlı aydın kontenjanından Hilâl Kaplan” cümlesini kurdurtan ayrımcı dil ile aralarına ne kadar mesafe koyabildiler?

Türkiye’nin en somut ve yasal ayrımcılığı olan başörtüsü yasağı onları dün Taraf’ın sürmanşetinden “Başörtüsü yasağına çok öfkeliyim” diyen Günter Grass kadar öfkelendiriyor mu?

Yoksa iki yıl önce başörtülü kadınların üniversiteye girmesine bile ‘ama’larla engel oldukları yerde mi duruyorlar? “Hizmet alan hizmet veren” ayrımı diyerek ayrımcılık şampiyonluğu kupasının bir kulpundan tutmaya devam mı ediyorlar?

İşte tüm bu soruların cevabı bu fotoğrafta.

Bu fotoğraf “büyük demokratlık seçici jürisinin” demokratlık testidir.

Bülent Arınç herhalde Türkiye’de laiklerin nefret figürlerinden biridir.

Üç yıl önce Arınç’ın “Dindar Cumhurbaşkanı” sözü yüzünden az kalsın darbe olacaktı.

Arınç sadece dindar bir siyasetçi olarak, değil Kürt sorununda, askerî vesayet krizlerinde açık sözlü çıkışlarıyla bir demokrat olarak da rahatsızlık yaratıyor.

Eğer AKP Anayasa Mahkemesi’nin kararında söylendiği gibi laiklik karşıtı eylemlerin odağındaysa o odağın merkezinde de herhalde Bülent Arınç oturuyor.

Geçen hafta oğlunu evlendirdi Bülent Arınç.

Fotoğraftan anlaşıldığı kadarıyla Türk laiklerinin memlekete demokrasi kisvesi altında şeriat getirecek bir takiyyeci zannettiği Bülent Arınç şeriatı daha kendi evine bile getirememiş.

Bu fotoğraf Bülent Arınç’ın söz konusu olan oğlu ve gelini bile olsa insanların bireysel tercihlerine saygı duyan bir demokrat olduğunu ortaya koyuyor.

Peki, siz Türkiye’nin laik demokratları, oğlunuzun bir başörtülü kadınla evlenmesini Bülent Arınç kadar olağan karşılayabilir miydiniz?

O halde kim daha demokrat?

Kim bu demokratlık testinden başarıyla geçti?


yildirayogur@gmail.com

TARAF