Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Gazi Orduevi’nde şehit yakınlarına iftar yemeği vermiş!
Tabii ki; halkın manevi değerlerine sahip çıkma, onlara saygılı olma anlamında, bu iftar yemeğinin olumlu bir yönü var.
Takdirle karşılanması gereken bir uygulama..
Takdirle karşıladığımız bu uygulamanın yanısıra, aynı kuruma yönelik eleştirilerimizi de hatırlatmamız zorunlu.
Eleştirimiz ne?
Takdirle karşıladığımız önceki günkü uygulamada sergilenmeyen ayrımcılığın; Cumhurbaşkanı’nın eşinde, Başbakan’ın eşinde, milletvekillerinin eşinde, yükseköğretim kurumlarına giden kız öğrencilerimizde, kamuda çalışan memurelerde sergilenmeye devam edilmesine..
Evet, önceki akşam verilen iftar yemeğinden bazı görüntüler, Genelkurmay’ın internet sitesine dün konuldu. Birçok başörtülü bayan da fotoğraflarda yer aldı.
Sadece ‘şu şekilde’ başını örten değil... Sadece ‘bu şekilde’ değil... Birkaç değişik örtü şeklini tercih eden şehid yakınının fotoğrafı vardı o görüntülerde..
Benim dini bilgime göre, ‘başörtüsünün bağlanma şekli’ değil, örttüğü saçın görünmemesi önemli olduğundan, tavşan kulağı imiş, arkadan bağlama imiş hiç önemsemedim.
Önemli olan, Genelkurmay’ın, başörtülü vatandaşları da, “vatandaş” olarak “gördüğü”nün fotoğraflanması idi.
Üç gün önce, Cumhurbaşkanı’nın eşi, Başbakan’ın eşi, milletvekillerinin, hatta davet edilen her kesimden insanların eşleri, “başörtülü oldukları” için 30 Ağustos Zafer Bayramı davetine çağrılmamışlardı..
Ama aynı Genelkurmay, üç gün sonra verdiği iftar yemeğinde, aynı kıyafetteki hanımları, Orduevindeki yemekte ağırlıyordu..
Bu; ya farkında olmadan sergilenen bir tavırdır.. Ya da bilinçili bir uygulamadır.
Eğer farkında olmadan sergilenmiş ise, kuruma güveni de zedeleyecek, çok ciddi bir çelişki ile karşı karşıyayız demektir. Ana unsuru “disiplin” olan bir kurum, 3 gün içinde, iki farklı tavırı farkında olmadan sergiliyorsa, çok açık bir disiplinsizlik var demektir. Ve bu disiplinsizlik, kuruma duyulması gereken güvenin de tamamen yitirilmesi anlamına gelir.
Bir ihtimal daha var. Belki de Genelkurmay, üç günde birbirine tam zıt iki uygulamayı, bilerek sergiliyordur..
Yani apaçık şekilde, ikircikli bir tavıra imza atıyordur....
Bu da, kendi ülke insanlarını aldatmaya yönelik bir niyetin varlığını ispatladığından, yine kuruma duyulması gereken güvenin yitirilmesine sebeb olacaktır.
Her ikisi de bence Genelkurmay’a yakışmıyor.
Bu denli açık bir çelişkiyi gören insanlar da, Genelkurmay’a güvenemez! Kendisine bilerek haksızlık edildiğinin farkına varan insan da, Genelkurmay’a güvenemez!
Hiç kimse, Genelkurmay Başkanı’nın, “Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bu ülke, vatan, millet için canlarını veren aziz şehitlerimizi unutmamak, onların hatıralarını her zaman canlı tutmak; bizler için önde gelen mukaddes görevlerden bir tanesidir” sözlerine inanmamız gerektiğini söyleyemez.
Gerçekler ortada..
Şehid annesi, başörtülü olarak da iftar yemeğinde kabul görüyor ama, aynı başörtülü hanımlar, ZaferBayramı davetinde kabul görmüyorlar!
Şehid kardeşi başörtülü ise, üniversite kapısında kabul görmüyor!
Ve hiç kimse, bu farklı uygulamaların bir mantığı olduğunu söyleyemiyor.
Ve bir not daha..
İftar yemeğinde, başörtülü-başörtüsüz ayrımı yapmayacağım ama.. Yine de bir durum tesbiti yapmaya mecburum.
Genelkurmay özellikle konuyu es geçtiği, yanlış anlamalara sebebiyet verecek şekilde göstermeye çalıştığı için bunu önemle hatırlatmam gerektiğini düşünüyorum.
O iftar yemeğindeki başı açıkların, başörtülülere baskın görünen sayısının sebebi, Ankara Garnizonu’nda kalan şehit yakınlarına davet verilmesindendir. Yani o aileler, sadece subay yakınları..
Ama şehit erlerin ailelerini çağırdığınızda, başörtülü sayısının çok daha fazla olduğunu göreceksiniz..
Sadece subay ailelerine verilen bir yemeği, tüm şehit ailelerine verilen yemek gibi gösterilmesi, “başörtü konusu”ndaki ayrımcılığın sürdürülmesi için kurgulanmış bir oyun olduğunu tahmin ediyorum.
Umarım Genelkurmay, bu denli basit yönlendirmelere bir daha teşebbüs etmez.. Toplumun gerçeklerini kabul eder. Başörtü gerçeğine karşı direnişine artık son verir!
VAKİT