Başörtü yasağında hep aynı nakaratlar!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Bu ülkede, başörtü yasağı konusunda söylenmeyen bir şey kaldı mı?

 “Kızlarımız, kendi özgür iradeleri ile değil, baskı ile başlarını örtüyorlar.Para verilerek, kızların başları örttürülüyor” denildi.
Bu ahlâksız yorumu yapanlara meydan okuduk: “Buyurun, para ile başını örten kızların varlığını ispat edin. Böyle bir ispat halinde, para ile başörtü takanların başının açılmasına itiraz etmeyeceğiz. Ama, kendi özgür iradesi ile başını örtenlere de, siz karşı çıkmayacağınıza söz verir misiniz?”
Söz veremediler.
Ama ahlâksızca iftiralara devam ettiler.
“Başörtü destekçisi erkek öğrencilerden korktukları için, üniversiteli kızlar başlarını örtüyorlar.Hatta bazı üniversitelerde, başı açık kızların yüzüne kezzap atıldı” dediler..
Evet; bu denli ağır bir iftirayı, sıradan insanlar yapsalar, “Ciddiye almaya gerek yok” derdik.
Ama bu iftirayı atanlar, bazı üniversitelerin “prof” ünvanlı ahlâksız rektörleri idi.. Onlara meydan okuduk, “kezzap atma” iftiralarını ispat etmelerini istedik. “Bir tane somut örnek gösterin” dedik.
Gösteremediler..
Gece-gündüz çalışarak kazandıkları üniversitenin kapısından bile içeri alınmayan kızların umutları ile oynadılar..
Utanmadılar, “Bizim için sorun yok, kanun böyle” dediler!.. “Kanun değişsin, biz de yeni kanunu uygularız!” dediler.
Bu lâfları, koca koca tıp profesörlerine ettirdiler..
“Kanunlarda böyle bir yasak zaten yok ki! Hangi kanunun değişmesi gerekiyor ki?” dedik..
Hukuktan anlamazlar ya, önce şaşırdılar, “Olur mu canım, yasakla ilgili kanun nasıl olmaz!” deyip şöyle bir kafa çıkartır gibi oldular..
“Bugüne kadar yaptığınız zulümleri geçtik. Bundan sonrası için bari, açın kanunu, gösterin bize, yasakla ilgili bir madde.. Gösteremiyorsanız, bırakın şu despotluğu!” dedik..
Yasakla ilgili bir kanun maddesi bulamadılar.
Çünkü yoktu..
Sonra, sıfatı hukukçu olan, hukuk katillerinden bilgi aldılar: “Kanunda yasak ile ilgili madde yok ama, yargı kararı var” dediler.
“Yargı kararı”nı, kanun diye yutturmaya çalıştılar.
Yargı kararlarının, kanun yerine geçemeyeceğini gizlediler..
“Yasakların; kanunla konulup, kanunla kaldırılacağı” ilkesini görmezlikten geldiler.
Çok sıkışınca, “Biz başörtüye değil, türbana karşıyız” dediler.
Ama, kendilerine dayanak aldıkları Anayasa Mahkemesi kararı, türban ve başörtü kelimelerini aynı anlamda kullanıyordu. Karar konuldu önlerine. “Sizin dayanağınız yargı kararının literatüründe, ‘başörtü’ de, ‘türban’ da aynı” dedik.
Ciddi hiçbir cevap veremediler..
Yıllardır sürdürdükleri tekerlemeyi tekrarladılar: “Bizim annelerimiz, babaannelerimiz de başörtülü. Biz başörtüye karşı değiliz.”
Cevap verildi kendilerine: “Başörtülü anneniz gelse, üniversiteden içeri girebilir mi? Orduevinin kapısından içeri girebilir mi? Samimi iseniz, buyurun kendi annenizi başörtüsü ile üniversite kapısından içeri, misafir olarak da olsa aldırın bakalım.”
İstismar kokuyordu, “Annem de örtülü” savunmaları..
Onların düşmanlıkları, aslında “örtü”ye de değil, “örtü özgürlüğüne” idi.
Onun içindir ki; başındaki örtüsü görünmeyen, perukla gelen öğrencilere de karşı çıktılar.
Öğretmenlerin peruklarının altında, ‘başörtü var mı’ diye, kontrol yaptılar...
Anneleri örtülü olsa bile, annelerinin örtülerini kabullenemiyorlardı...
Ama “annelerinin örtüsü”nü, istismar ediyorlardı.
Annelerinin örtüsüne sahip çıksalardı; bir tane de, kendi eşlerinden, kendi kızlarından başörtülü birisini gösterirlerdi.
Ama gösteremiyorlardı..
Eski kuşak başörtülü idi ama.. Şimdi onların yerine gelen kuşak, başı açıklığı kendilerine yol olarak seçmişlerdi. Eski kuşağın başörtüsünü de, istismar aracı olarak kullanıyorlardı.
“Bu yasağı, konuşmayarak, tartışmayarak kaldıralım. Toplumsal uzlaşma ile kaldıralım” dediler.
Yıllar geçti.. Bu söz; 2002 seçimlerinden hemen önce,CHPGenel Başkanı Deniz Baykal tarafından dillendirilmiş iken, bunun üzerinden tam 8 sene geçtikten sonra bugün, yine aynı hikâyeyi okumaya başladılar: “Bu yasağı, toplumu rahatlatarak kaldırabiliriz!”
Ve yıllarca eğitimcilik yapmış CHPMilletvekili Muharrem İnce, iftira kokan söyleme tekrar döndü: “YÖK;bu gidişle, 5 yıl sonra türbansız girenlere, hocalara tutanak tutturursa şaşmayın!”
8 yıldır iktidarda olan bir hükümete, başörtü yasağını kaldırma imkânı vermemişler.. Utanmadan sıkılmadan, “Böyle giderse, 5 yıl sonra herkes zorunlu olarak başını örtecek” korkusu yaymaya kalkışıyorlar!
Başörtü yasağı kalksın, kimse kimseye, zorla başörtü taktıramaz Muharrem Efendi..
Ama siz bu kafa ile giderseniz, yaptığınız zulme tepki için, Çağdaş Yaşamcı kızlarınız bile başlarını örterse, işte ona hiç şaşırmayın,Muharrem Efendi!

VAKİT