Başörtü “Furuat”, Gazete “Esas” İmiş!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Samimi söylemek gerekirse..

Başörtü yasağı ile ilgili protesto gösterilerine destek vermemiş olsam..

İmam Hatiplerin orta kısımları kapatılmak istendiğinde, protestolara katılmamış olsam..

Gazetemiz Akit’e yönelik, zaman zaman solcuların.. 

Zaman zaman devletin zorbalık günlerindeki baskınlarında, direniş göstermeye de hiç yüzüm olmazdı.

Kendi vicdanımda sorgulamamı yapar, “Allah’ın emri başörtü için tek bir protesto gösterisine katılmamışım. Allah’ın emirlerinin öğretildiği okulun kapatılmak istenmesinde, bir direniş mitingine katılmamışım.. Çalıştığım gazeteye bir protesto yapılıyor diye.. Hemen ortalığı velveleye veriyorum.. Gazete mi önemli, yoksa Allah’ın emri başörtü mü? Çalıştığın yere bir zarar gelmesi mi önemli.. Yoksa Allah’ın kelamının öğretildiği okulların kapanma noktasına gelmesi mi?” derdim.

Tüm bunları niye anlatıyorum?

Zaman gazetesi önünde.. 

Gülen grubuna bağlı “abla”ların..

Yüzleri kanayacak kadar..

Gülen grubuna bağlı “abi”lerin.. 

TOMA’lardan sıkılan sularla, sırılsıklam ıslanacak kadar..

“Büyük bir aşk ve şevkle..Güvenlik güçlerine direniş göstermeleri”ni izlediğimde, üzüldüğüm için..

Nazire falan yapmıyorum..

“Oh olsun” hiç demiyorum..

Ama, hepimiz kendimizi sorgulamamız için..

İmanımızı tartmak için..

Bu kıyası yapmalıyız..

Bir zamanlar, gıpta ile baktığım..

“Ne güzel insanlar.. Teheccüdü bile, farz gibi yerine getiriyorlar” diye kendime örnek almaya çalıştığım bu “abi”ler, bu “abla”lar...

28 Şubat’ta bizlere, “Desteklediğiniz gösterilerin çoğunda, provokatörler cirit atıyor. Gösterilere katılarak, siz de ajanların oyununa geliyorsunuz.. Tuzağa düşmeyin..” diye nasihatte bulunurlarken.. 

Bizleri direnişten vazgeçiremeseler de.. 

Kafamızda bir “acaba” sorusuna sebebiyet veriyorlardı ya..

Şimdi de ben onlara..

Zaman’ın önündeki gösteriler için..

“Direnişi provokatörler organize ediyor, CIA ajanlarının oyununa gelmeyin.. Gösterilere katılmayın” demeli miyim?

Hayır..

Herkes, samimiyetle, inandığı değerler için direnişini de yapan, gösteriye de katılır..

Ama bu noktada..

Ben onlara, “Nefis muhasebesi” yapmaları tavsiyesinde bulunabilirim..

Dün..

“Allah’ın emri” için direnmez iken..

Devlet; tüm dayatmacı yüzü ile, “Okullarda başörtü yasak” derken..

Onlar, dersanelerde bile kızlara başörtülerini açtırır iken..

Akıllarına hiç, “Böyle yasak olur mu? Çocuklarımızın başlarını niye açtırıyorlar? Protesto gösterileri düzenleyelim.. Polislere direnelim.. Kapıları zincirleyelim.. Küçük çocuklarımızı da yataklarından kaldırıp, kucaklayıp, okulların kapısına getirip, direniş gösterelim” demek gelmemiş ise..

Kusura bakmasınlar ama..

Bugün..

Zaman gazetesine “kayyım” atandı diye..

“Allah’ın emri yasaklandığı”nda göstermedikleri direnişi, bir “gazete” için gösteriyorlar ise..

“İman”larını kendi vicdanlarında ölçmeliler..

Pensilvanya’dan yollanan talimatları sorgulamalılar..

“Allah’ın emirleri”nin mi..

“Fetullah Gülen’in talimatları”nın mı daha üstte ve daha önemli olduğunu bu somut örneklerde görmeliler..

Bizim imanımız şu:

“Allah’ın emirleri ve yasakları, hepimizden sorulacak!”

Bu kapsamda..

“Tesettür” de..

Hepimizden sorulacak..

Taviz vermemek gereken bir konu var ise..

Allah’ın emirleri.. Ve yasakları..

Taviz vereceklerimiz ise..

Alternatifi olan..

Biri kapatılırsa, diğerini açabileceğimiz.

Gazete olmazsa, televizyon. 

Televizyon olmazsa internet.. 

Ve benzeri kanallarla yapılacak hizmetlerdeki gibi..

Birbiri yerine ikame edilebilecek araçlar.. 

Bu anlamda, televizyonun da.. Gazetenin de.. Şu ticari kuruluşun da... Bu firmanın da.. Bu üniversitenin de.. Bu okulun da..

Mutlak bir değeri yoktur..

Hani Pensilvanya’daki zat diyordu ya.

“Furuat” diye..

Tam da o işte!

Şu ayrıntıyı da hatırlatmadan geçemeyeceğim.

Direndikleri gazete de, gerçekten dini hassasiyetleri gözeten bir gazete olsa, gam yemeyeceğim.

Son yıllardaki çizgisi ile..

Başörtü yasakçısı CHP’nin propagandaları..

Ateistlerin inançsızlık aşıladıkları yazılar..

Terörist PKK’lıların partisi HDP’ye oy verme çağrıları..

Sırf karşıt gördükleri siyasiyi devirmek için, yaptırılan camilere bile, “Yeşil katlediliyor” gibi ahlaksızca başlıklarla sergilenen karşı çıkış..

Ve daha nice rezaletlere imza atılan bir gazete..

Bu gazeteye kayyım atanması..

Gülen grubu için, büyük bir “hayır”dır..

Şirazeden çıkan o gazeteyi, “İslam çizgisi”ne döndürmeleri, nerede ise imkansız hale gelmişti..

Ellerinden alındı..

Onlar da bu sorumluluktan kurtulmuş oldular..

Yine yazılı medyada boy göstereceklerse..

ateistleri..

başörtü yasakçılarını..

Kur’an kursu düşmanlarını..

PKK’lıları..

Kapıdan içeri almasınlar..

YENİ AKİT