Basiret Tutulması veya Nusra Cephesini Türkiye’de Yargı Masasına Oturtmak

Son olarak Adana’daki 11 gözaltıyla gündeme gelen “Nusra operasyonları” hakkaniyete ve basirete ne kadar uygun?

HAŞİM AY / HAKSÖZ-HABER

Suriye cihadında gerek diğer direniş gruplarıyla dayanışması gerekse de Esed-İran-Rusya işgal ve katliam koalisyonuna karşı gerçekleştirdiği başarılı ve fedakâr eylemleriyle gündeme gelen Nusra Cephesi’yle bağlantılı olduğu iddia edilen 11 Müslüman Adana’da gözaltına alınmış. Gözaltına alınanların Nusra’yla ilişkili olduğu iddiası doğru olsun olmasın Suriye’de zulüm ve katliamlara karşı onurlu bir mücadeleyle bilinen bir kesimi, Nusra Cephesi’ni Türkiye’de “terör”le “terörizm”le etiketleyerek yargı masasına oturtmak ne derece hakkaniyeti ve dahi Türkiye hükümetinin Suriye’deki pozisyonu gözetildiğinde basireti yansıtıyor?

Bu uygulamayı anlamak mümkün değil. Bir yandan Suriye’deki katliamların yol açtığı insani dramın en ağır yükünü üstünüze almanın haklı iftiharını duyacaksınız, diğer yandan da bu katliamlara karşı mücadelenin en ön saflarında yer alan bir yapıyı “terör-terörist” kapsamına alıp yargılayacaksınız… Bu politika açık bir çelişkidir, paradokstur. Sadece bu kadarıyla da sınırlı değil; düpedüz kendi ayağına sıkmak, bastığı dalı kesmektir!

Öte yandan şunu da sormak lazım: Bugün hedef tahtasına oturttuğunuz, kendisine karşı sürek avına giriştiğiniz Nusra Cephesi’nin Türkiye’de toplum ve hükümetin aleyhine gerçekleştirdiği tek bir eylem dahi var mı? Hayır! Aksine bu yapı Türkiye’nin Suriye politikasını olumlu görmekte. Nitekim Türkiye içlerinde toplum ve hükümet aleyhine herhangi bir eylemliliği bir tarafa 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin yeniden iktidar seçilmesi üzerine duyduğu sevinci izhar etmesi de bunun bir göstergesiydi. Bu durumda Suriye’de Esed despotunun ve sırtını yasladığı İran ile Rusya’nın katliamlarına karşı halkı savunma amaçlı cihat eden bir yapıyı ve onunla ilişkili insanları “terör-terörist” kapsamına alıp yargılamak açık bir haksızlık ve hukuksuzluk değil midir?

Sorun ne? Nusra Cephesi size bir saldırı mı yaptı? Hendek kazarak, barikat kurarak, el yapımı patlayıcı döşeyerek, sokakların altını üstüne getirerek canınıza ve malınıza mı kastetti? Yoksa “uluslararası toplum” isimli emperyalist güruhun baskısına ve sözde antiemperyalist sol-faşist çetelerin algı operasyonlarına mı boyun eğdiniz!?

Türkiye’nin Suriye savaşında üstlendiği rol şüphesiz yer yer eksikleri olmakla birlikte önemli olup takdire şayandır. Ama bununla birlikte gerek “uluslararası toplum”un baskısı altında kalarak gerekse de bir kısım dahiliye bürokratının bilgisizlik ve ihmalinden dolayı bazen basiret ve hakkaniyet ölçüleriyle izah edilemeyecek zaafları oldu, olmaktadır. Dün kendisine hiçbir zararı olmayan Nusra Cephesi’nin “uluslararası toplum”un baskı ve yönlendirmesiyle “terör” konsepti kapsamına alınması da bugün bu yapı ve müntesibi olduğu iddia edilen insanlara karşı girişilen bu gözaltı furyasının da ne hukukla, ne mantık ölçüleriyle, ne hakkaniyet ve ne de siyasi basiretle izahı mümkün değil.

Mesele “yabancı savaşçılar” ve bunların “Türkiye sınırından Suriye’ye geçişi” diyenler öncelikle İran’a, Rusya’ya, dünyanın dört bir yanından Suriye’ye doluşan Şii lejyonerlere baksın! Üstelik de bunlar öyle Suriye halkının ve cihadının yardımına değil, düpedüz halkına karşı en alçakça katliamlara girişen Esed despotunu ayakta tutmak için “yabancı savaşçı” olarak ülkeye giriyorlar. Türkiye hükümetinden ve o “uluslararası toplum” denilen emperyalist şebekeden bu “yabancı savaşçı” unsurlara karşı herhangi bir engelleme duydunuz mu? Kaldı ki Nusra Cephesi bununla kıyas edilemeyecek çapta onurlu bir örnekliğin sahibidir. Suriye’de kendi kökleri üzerinde yeşeren bir hareket olup Suriye halkının düşmanlarından gayrı herhangi bir grup veya ülkeye de zararı dokunmamıştır. Türkiye halkı ve hükümetine ise düşmanlık beslemesi şöyle dursun minnettarlığını her fırsatta ifade etmiştir.

Dolayısıyla Suriye cihadının en önemli bileşenlerinden biri olan ve bugüne kadar çizdiği profille gerek dayanışma gerekse de despotlara karşı direnişin güzel bir örnekliğini ortaya koyan Nusra Cephesi ve onunla ilişkilendirilen Müslümanlara karşı sergilenen bu ayıptan bir an önce vazgeçilmeli, ne hukuk ne de basiretle izahı mümkün olmayan bu haksız gözaltı furyasından derhal vazgeçilmelidir!

***

Birçok gazete ve internet sitesi AA kaynaklı haberi böyle girdi:

Adana'da Nusra Cephesi'ne Yönelik Operasyon: 11 Gözaltı

Adana'da, terör örgütü El Kaide'nin Suriye yapılanması Nusra Cephesi'ne yönelik operasyonda 11 kişi gözaltına alındı.

Adana Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü El Kaide'nin Suriye yapılanması Nusra Cephesi'ne yönelik operasyon gerçekleştirdi.

Bir vakıf ile bazı kişilerin kentte, bazı illerde ve yurt dışı kamplarındaki örgüt mensuplarıyla irtibat ve ilişki içerisinde oldukları, Suriye'ye elaman gönderdikleri, örgüt adına yardım topladıkları, örgütsel ders, sohbet, toplantı, etkinlik düzenledikleri, faaliyetlerin deşifresini engellemek amacıyla kod isim kullandıkları, terör örgütü suçundan cezaevinde kalan kişilere adli aşamada destek oldukları ihbarı üzerine düzenlenen operasyonda 11 kişi gözaltına alındı.

Şüphelilerin evlerinde ve vakıfta yapılan aramada çok sayıda dijital malzeme ile örgütsel doküman, pompalı av tüfeği ve çok sayıda mermi ele geçirildi.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!