Basını susturmak isteyene özgürlük ödülü!

Ali İhsan Karahasanoğlu

İnsanın kahkahalarla gülesi geliyor! Vakit gazetesine, yüzlerce milyarlık tazminat davası açarak, onlarca ceza davası şikâyetinde bulunarak susturmak isteyen Doğan Medya Grubu’nun hanım kızı, Uluslararası Basın Enstitüsü’nün “Ömürboyu Yönetim Kurulu Üyeliği” ödülünü almış!

Hangi sebeble?

“Basın özgürlüğü alanındaki çalışmaları nedeniyle”!

Bir kişinin kahkahası az gelir, binlerce insanı stada doldurup, topluca kahkaha attırsan, yine bu ödülün hakkını veremezsiniz!

Hanımefendinin babası, önünden geçen herkese dava açıyor. En küçük eleştiriye bile 30 milyar, 40 milyarlık tazminat davası ile karşılık veriyor. Gazetecileri susturmak istiyor.. Kızı da, “basın özgürlüğü alanındaki çalışmaları” sebebi ile ödül alıyor!

Ne çalışması varsa!

O çalışmaları bir açıklasalar da, biz de öğrensek..

Ama ben basın ile ilgili çalışmalarını bilmeyenlere hatırlatayım..

Vakit’e açılmış 3 trilyonun üzerinde tazminat talep edilen basın davaları.. Vakit sorumlu müdürü ve yazarlarına, 10’un üzerinde ceza davası!

Sizin anlayacağınız, sadece para istemiyor, “Yazarlar cezaevine atılsın. Gazeteciler hapis yatsınlar” diye de, şikâyette bulunuyor!

Sonra Uluslararası Basın Enstitüsü’nden, “basın özgürlüğü ödülü” alıyor!

Bu işe sadece kahkaha ile gülmek bile, başlıbaşına “kahkahalık bir olay”!

Şu işe bakın ki; “basın özgürlüğü ödülü” aldıkları günlerde, bir tevafuk daha var!

Aydın Doğan, bugünlerde Vakit’ten küçük bir tazminat kazandı.. 10 yazı için dava açtı, (mahkeme hakimi ile şifahi tartışmam sonucunda olay kişiselleştirildi ve), iki yazıdan dolayı beni mahkûm ettirdi.. Şimdi o kararı icra yoluyla tahsil için, Aydın Doğan, avukatlarını haftada bir ziyaretime gönderiyor!

İşe bakın siz.. Basın özgürlüğü ödülü ile, bir gazeteciye haftada bir icra göndermek yanyana duruyor!

Diyeceksiniz ki, “Sen de uslu dursaydın. Adama hakaret etmeseydin!”

Benim öyle hakaretle falan pek işim olmadığını bilirsiniz.

En kabadayısı, bir hakaret varsa, onu kendilerine iade ederiz, o kadar.

Mahkûm olduğum yazılarda da, benzer bir durum vardı..

Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir dizi yazıda, “Tarikat cinayetleri” başlığı kullanılıyordu.

Bu başlığın, hem Türkçe anlamı itibariyle, hem de etik olarak yanlış olduğunu yazdım..

Çünkü dizi yazıda anlatılanlar, tarikatlerin işlediği cinayetler değil, tarikat mensuplarına yönelik işlenen cinayetlerdi..

Kelime oyunu ile, “tarikat cinayetleri” diye başlık atıp, içinde İsmailağa cemaatinden iki saygın hocamızın öldürülmesinin de içinde bulunduğu bazı olayları anlatıyorlardı..

“Böyle saçmalık olur mu, siz bu başlıkla, tarikat mensuplarına yönelik cinayetleri nasıl anlatırsınız.Okuyucuyu aldatıyorsunuz. Tarikat mensuplarına yönelik cinayetleri anlattığınıza göre, ‘tarikatlere karşı işlenen cinayetler’ demelisiniz” diye yazdığım için, tazminata mahkûm oldum!.

Her ne kadar Yargıtay’a ikinci itirazım henüz sonuçlanmadı ise de, Aydın Doğan’ın acelesi var!

Basın özgürlüğü ödülü alırken, bir yandan da gazeteciden icra yoluyla para tahsil etmenin zevkini yaşayacak!

Onun için; Doğan’ın avukatları, kapımızı aşındırıp duruyorlar!

Uluslararası Basın Enstitüsü de, Türkiye’de olup-bitenleri bilmediğinden midir, yoksa bilip de, “zaten biz de böyle bir tablo özlüyorduk” dediklerinden midir, aynı günlerde patronun kızına, “basın özgürlüğü alanındaki çalışmaları” sebebiyle ödül veriyorlar!

Her neyse; bu vesile ile, Uluslararası Basın Enstitüsü’nün de, diğer gazeteci kuruluşlarının da gerçek yüzleri bir defa daha ortaya çıkmış olacaktır..

Yıllardır Vakit gazetesi yazarlarının aleyhine açılan davaları görmezden gelen, tek bir duruşmasına bile gözlemci göndermeyen Uluslararası Basın Enstitüsü, gazetecileri susturmak için davalar açan bir işkadınına basın özgürlüğü ödülü vererek, tavrının “basın özgürlüğü”nden değil, “basını susturmak isteyenler”den yana olduğunu göstermiştir..

Bundan sonrasında, o ödülü geri almadıkça, kuruluşlarının ismi ile birlikte, “gazetecileri dava ile susturmak isteyenlere, basın özgürlüğü ödülü verme” sıfatları da, hep yanyana anılacaktır! “Basın Enstitüsü” ve “gazetecileri susturmak isteyenlere, basın özgürlüğü ödülü verme” birlikteliği, kendilerine de, ödülü alanlara da hayırlı olsun!

VAKİT