Başika'ya Asker Sevki ve Irak Denklemi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığının İbadi'nin 2014'teki IŞİD tehlikesine karşı yaptığı davet üzerine eğit-donat için orada olduğunu vurguladı.

Burhanettin Duran / Sabah

Başika'ya yeni asker sevki nedeniyle Türkiye ve Irak arasındaki karşılıklı açıklamalar devam ediyor. Irak Başbakanı İbadi, Türkiye'nin Başika'daki askerlerini çekmesi ve sadece eğitim veren uzmanların kalması yönündeki isteğinde ısrarcı olurken Ankara konuya daha farklı bakıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığının İbadi'nin 2014'teki DAİŞ tehlikesine karşı yaptığı davet üzerine eğit-donat için orada olduğunu vurguladı.
Başbakan Davutoğlu da Türkiye'nin DAİŞ ile "komşu" olmamak için hem Irak Kürdistan bölgesine hem de Irak'a her türlü desteği vereceğini belirtti.
DAİŞ ile mücadelede gittikçe inisiyatif alan Ankara ne yapmaya çalışıyor? Sert gücünü sergileyerek maceracı, müdahaleci bir politika arayışında mı?
Bu soruların cevabını aramadan önce büyük fotoğrafı görmekte fayda var. Obama yönetiminin Arap isyanlarının getirdiği kaosu yönetememesi sebebiyle bölge iç savaşlara, insani kayıplara, mezhep çatışmasına ve vekalet savaşlarına boğuldu.
Bunun sonucunda ise bölgedeki birçok ulusdevlet iflas etti; birçoğu da iflasın eşiğinde.
Libya, Suriye, Yemen ve Irak bunlardan birkaçı. Bu ülkelerde devlet-altı aktörler öne çıktı. Değişen ittifakları ve vekalet savaşlarını daha da körükleyen bu yapılar DAİŞ'ten PYD'ye, Şii milislere ve Husi'lere kadar uzanıyor.
Önemli bir kısmı terörist gruplar olan bu devlet-altı aktörlerin yükselişi bölgesel güçleri iç savaşlarda taraf olmaya itiyor. İran, Suudi Arabistan ve Türkiye de dahil bölgedeki ulus -devletler kendi içlerine kapanarak bölgesel kaostan çıkamayacaklarını düşünüyorlar. Bu da kaçınılmaz olarak sert güce yönelmelerini beraberinde getiriyor. ABD'nin Ortadoğu'da bıraktığı jeo-politik boşluk, geldiğimiz noktada, kara bir delik gibi küresel güçleri de içine çekiyor.
Rusya'nın 30 Eylül'de başlayan bombardımanları, 24 Kasım'da düşürülen Rus jeti ve büyük güçlerin Doğu Akdeniz'e yaptığı askeri yığınak bu durumun bir göstergesi.
Bütün bu gelişmelerle sadece Suriye iç savaşında yeni bir aşamaya geçilmedi. DAİŞ ile mücadele etrafında Irak'taki denklemin sıkışması da kaçınılmazdı. Tahran'dan sonra Moskova'nın da Irak'a daha fazla müdahil olma isteğini biliyoruz.
Sorumun cevabına geri dönersem; işte Ankara, Başika adımıyla daha da sıkışacak Irak denkleminde yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.
Halen üçte biri DAİŞ kontrolünde olan Irak'tan gelecek güvenlik tehditlerine karşı önlem alıyor. Başta kendi askeri danışmanlarını korumak olmak üzere. Dahası, Rusya- İran hattının Türkiye'yi bölgede izole etme politikasına karşı ön alıcı bir tedbir alma eğiliminde.
Bu amaçla, kendisine yakın olan Barzani'yi ve Sünni grupları desteklemek ve PKK'nın oluşturduğu tehdidi de sınırlandırmak istiyor.
Türkiye'nin bu adımdan sonra dikkat etmesi gereken birçok husus var. 
İlki, Rusyaİran hattından, PKK'ya daha güçlü destek verilmesi dahil, yeni adımlar beklenmeli.
İkincisi, Irak denkleminin sıkışması Washington'u da memnun etmeyecektir.
Rusya'nın Irak'a doğrudan müdahil olması durumunda ABD'nin Bağdat'ı da PKK-PYD'yi de kontrol etmesi zorlaşacaktır. Amerikan petrol şirketlerinin bölgedeki menfaatlerinin bir kaygı konusu olması muhtemeldir. Ayrıca, Suriye sınırını kapatma ve DAİŞ ile etkin mücadele noktasında ABD'den daha güçlü telkinler gelecektir. 
Üçüncüsü, Barzani'ye verilen desteğin "Irak Kürdistanı'nın bağımsızlığını ilan etmesi" ve "Arap-Kürt çatışması" ile sonuçlanması ihtimallerine karşı dikkatli olunmalı. Daha önemlisi, bölgesel güç olarak Türkiye'nin çevresindeki krizde milli menfaatlerini korumak için sert güç unsurlarına yönelmesi anlaşılabilir. Suriye ve Irak'ta yapılan eğit- donat faaliyetleri, hava sahasını ihlal eden Rus jetinin düşürülmesi, Katar ve Kuzey Irak'ta askeri üslere sahip olma örneklerinde olduğu gibi. Ancak bunların caydırıcı olmaktan öteye gitmemesi gerekir. Zira İran'ın Suriye'de ve Suudi Arabistan'ın Yemen'de uyguladığı müdahaleci sert güç kullanımı tehlikesine düşülmemeli. 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!