Başbakan Erdoğan, Ak Parti grup toplantısında İsrail'in saldırısı ile ilgili ulusa ve uluslararası camiaya yönelik önemli açıklamalar yaptı.
''İSRAİL'İN YAPTIĞI HER TÜRLÜ LANETİ HAK ETMİŞ BİR KATLİAMDIR''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in saldırısını ''her türlü laneti hak etmiş bir katliam'' olarak nitelendirerek, ''Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası hukukun ve diplomasinin bütün imkanlarını kullanmaktadır ve bundan sonra da kullanacaktır'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya, bugünkü toplantının ''anlamlı'' olduğunu belirterek, ''Bugün sadece aziz milletime değil bütün insanlığa seslenmek istiyorum. Bütün insanlığın vicdanına ve aklına seslenmek, duygularımı açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum'' diye başladı.
Başbakan Erdoğan, dün, gecenin en karanlık anında, iki kanlı saldırı gerçekleştiğini ifade ederek, bunlardan birincisinin İskenderun'daki Deniz Üs Komutanlığındaki askeri birliğe yönelik terörist saldırı olduğunu, hain saldırıda 6 askerinin şehit olduğunu, 7 askerin de yaralandığını kaydetti. İkincisinin, fecir vaktinde Akdeniz sularında gerçekleştiğini belirten Erdoğan, insanlık vicdanının tarihin en ağır yaralarından birini aldığını söyledi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''İnsanlığın vicdanından süzülen yardım gemileri silahla, zorbalıkla engellendi; yükü merhamet ve şefkat olan gemiler menzillerine varamadı, kana bulandı. Dün sabaha doğru İsrail ordusuna ait silahlı unsurlar, Gazze halkına insani yardım götüren 32 ülkeden 600 insanın içinde bulunduğu Gazze'ye Özgürlük Filosu'na uluslararası sularda, tamamen hukuksuz bir şekilde saldırıda bulundu, masum insanların kanını döktü.
Ölü ve yaralıların olduğu bu kanlı saldırıda, insani yardım gemilerine de el konuldu. Kadınların, çocukların, din adamlarının ve tamamen sivillerin bulunduğu gemilere yapılan bu insanlık dışı saldırıyı bir kez daha şiddetle lanetliyoruz.
Şili'de açıkladım, burada bir kez daha vurguluyorum: İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere yaptığı kanlı katliam her türlü laneti hak etmiş bir katliamdır. Yapılan bu saldırı açıkça uluslararası hukuka yapılmıştır, insanlığın vicdanına yapılmış, dünya barışına yapılmıştır. 'İnsanlığın vicdanına' diyorum, zira o gemilerde her milletten, her dinden insanlar sadece ama sadece abluka altındaki, ambargo altındaki Gazze'ye insani yardım götürüyorlardı.''
''SALDIRI ULUSLARARASI HUKUKA, İNSANLIĞIN VİCDANINA, DÜNYA BARIŞINA YAPILMIŞTIR. SALDIRININ BM'NİN TEMEL FELSEFESİNE YAPILMIŞ BİR SALDIRI OLDUĞU AÇIKTIR''
Gemilerin hareket etmeden önce, bütün dünyaya yüklerini, niyetlerini açıkça deklare ettiklerini ifade eden Erdoğan, bu açık insani yardımın şahidi olarak dünyadan ve Türkiye'den 60 gazetecinin Gazze'ye hareket eden yardım filosuyla birlikte gemilere bindiğini anımsattı. Erdoğan, ''Uluslararası sularda, açık denizde mazlum insanlara, yoksul insanlara, aç bırakılmış, evleri yıkılmış Filistinlilere yardım götüren 600 insana ve 6 gemiye karşı yapılan bu silahlı saldırının Birleşmiş Milletlerin temel felsefesine yapılmış bir saldırı olduğu açıktır'' dedi.
Gerek Türkiye'den gerek diğer ülkelerden hareket eden gemilerin, tamamen insani amaçlı yardım malzemeleriyle yüklü olduklarını ve uluslararası seyrü sefer kuralları çerçevesinden sıkı bir şekilde kontrol edildiklerini anlatan Erdoğan, gemilerde, sivillerden, yardım gönüllülerinden başka yolcu bulunmadığını ve gemilere beyaz bayrak çekildiğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, tüm bu şartlara rağmen gemilerin silahlı saldırıya maruz kaldığını söyledi.
Hatay'da meydana gelen menfur terörist saldırısı ve İsrail'in yardım gemilerine yönelik hukuksuz saldırısı nedeniyle Şili'deki temaslarını yarıda keserek Türkiye'ye döndüğünü, olayın ilk anından itibaren hükümet olarak gelişmeleri yakından izlediklerini, gereken adımları atmaya başladıklarını kaydeden Erdoğan, dün sabah 6.30'da Başbakan Vekili olarak Bülent Arınç, ilgili bakanlar ve kurum temsilcileriyle değerlendirme toplantısı gerçekleştirerek, meseleyi tüm boyutlarıyla ele aldıklarını anlattı.
Dışişleri Bakanlığının, istihbarat birimlerinin, ilgili kurumların ve Silahlı Kuvvetlerin gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, ''Dışişleri Bakanımız ve Savunma Bakanımız, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile telefon görüşmesi yaparak tepkimizi ve hassasiyetlerimizi ortaya koydu'' dedi.
Erdoğan, kendisinin de birlikte olduğu bakanlarla yaşananları gece boyunca değerlendirerek, Türkiye ile sürekli temas halinde bulunduğunu kaydetti.
-''TÜRKİYE, ULUSLARARASI HUKUKUN VE DİPLOMASİNİN BÜTÜN İMKANLARINI KULLANMAKTADIR VE BUNDAN SONRA DA KULLANACAKTIR''
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu çerçevede yapılması gerekenleri tüm boyutlarıyla masaya yatırdık, ivedilikle gereken adımları atmaya başladık.
Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası hukukun ve diplomasinin bütün imkanlarını kullanmaktadır ve bundan sonra da kullanacaktır.
Bu çerçevede, Türkiye'nin Telaviv Büyükelçisi geri çağrılmıştır. İsrail ile gündemde olan üç tane müşterek askeri tatbikat iptal edilmiştir. Dışişleri Bakanımız New York'a gitmiş ve BM Güvenlik Konseyi acilen toplantıya çağrılarak, olağanüstü görüşme yapılması sağlanmıştır. BM Güvenlik Konseyi İsrail'i kınayan bir açıklama yapmıştır. Açıklamalarda soruşturma açılması ve sivillerin ve yaralıların derhal serbest bırakılması belirtilmiştir. İsrail'de bulanan Futbol Genç Milli Takımımızın yapacağı maçlar da iptal edilmiştir. NATO Konseyi bugün olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. İKÖ Pazartesi günü toplanacaktır.''
-''İSRAİL AMBARGOYU DERHAL KALDIRMALI''
Erdoğan, öncelikle insani yardım konvoyunun ve konvoydaki Türk vatandaşlarının güvenliği, selametinin sağlanması; yaralıların süratle tedavi edilmesi için gerekenlerin yapıldığını söyledi.
İsrail yönetiminin ''yaralıları biz gönderelim'' dediğini ifade eden Erdoğan, ''Biz, kendi yaralılarımızı alacak iradeye ve güce sahibiz' diyerek onların bu teklifini reddettik. İki askeri ambulans yaralıları almak için hareket etmiştir ve şu anda oradan yaralılarımız almış, bu yöne dönmüşlerdir. Sivil uçaklar da sağlık bakanlığımızın şu anda oraya ulaşmak üzeridir'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, olayın yaşandığı ilk andan itibaren uluslar arası toplumun bilgi almasını engelleyen İsrail'in dünya kamuoyunu doğru bilgilendirmesi ve uluslararası işbirliğinden kaçınmaması gerektiğini kaydederek, ''İsrail bir an önce durumun vahametini anlamalı ve yanlış yapmaya devam etmemelidir. İsrail'in bu aşamada sergileyeceği tavır da bütün dünya kamuoyunca ibretle izlenmektedir'' dedi.
İlgililerin, Konvoyda vatandaşları bulunan ilgili ülkelerle temas ve eşgüdüm içinde olduğunu, bu ülkelerin de gereken tepkiyi ve duyarlılığı sergilemesini beklediklerini kaydeden Erdoğan, ''Bu vesileyle bir kez daha ifade ediyoruz: İsrail, Gazze'ye yönelik insanlık dışı ambargoyu derhal kaldırmalıdır. Filistin halkına gönderilen insani yardımların yerine ulaştırılmasına engel olmamalıdır'' diye konuştu.
''İNSANİ YARDIM GEMİLERİNE SİLAHLARLA SALDIRIDA BULUNMAK, MASUM İNSANLARI KATLETMEK, SİVİL İNSANLARA TERÖRİST MUAMELESİ YAPMAK, İNSANLIK AÇISINDAN BÜYÜK BİR SUKUTTUR, ALÇAKÇA BİR PERVASIZLIKTIR''
Erdoğan, insani yardım gemilerine silahlarla saldırıda bulunmanın, masum insanları katletmenin, sivil insanlara terörist muamelesi yapmanın ''insanlık açısından büyük bir sukut, alçakça bir pervasızlık'' olduğunu ifade ederek, ''İsrail hükümetinin bu cüretkar, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak-hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır'' dedi.
Erdoğan, İspanya ile Medeniyetler İttifakı çalışması yürüttüklerini hatırlatarak, bundaki amacı farklı dinlerin, medeniyetlerin, kültürlerin bir arada barış ve hoşgörü içinde yaşayabilecekleri düşüncesini güçlendirmek, kin ve nefret yerine sevginin hakim olması için çaba göstermek şeklinde tanımladı.
''İSRAİL HÜKÜMETİNİN BU CÜRETKAR, BU SORUMSUZ, BU PERVASIZ, BU HAK HUKUK TANIMAYAN, HER TÜRLÜ İNSANİ ERDEMİ AYAKLAR ALTINA ALAN SALDIRISI MUTLAKA AMA MUTLAKA CEZALANDIRILMALIDIR''
''Üzülerek söylemeliyim ki dün yaşanan olaylar, insanlığın ortak medeniyeti ve kültürü açısından kara bir leke olmuştur, insanlık tarihi açısından büyük bir ayıp olarak kayda geçmiştir'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:
''İnsani yardım gemilerine silahlarla saldırıda bulunmak, masum insanları katletmek, sivil insanlara terörist muamelesi yapmak, insanlık açısından büyük bir sukuttur, alçakça bir pervasızlıktır. Biz biliyoruz ki savaşın da barışın da bir hukuku vardır. Savaşta çocuklara saldırılmaz. Savaşta kadınlara, yaşlılara saldırılmaz. Savaşta sivillere, din adamlarına saldırılmaz. Savaşta beyaz bayrak çekenlere, sağlık görevlilerine, yardım görevlilerine saldırılmaz. Savaşta değil, barışta bunlara saldıranlar ise sadece hukuku çiğnemekle kalmazlar, aynı zamanda insanlığı da ayaklar altına almış, insanlıktan çıkmış olurlar. Zorbaların, haydutların, korsanların bile belli hassasiyetleri olur, belli ahlak kurallarına uyarlar. Hiçbir ahlak kuralına, hiçbir hassasiyete uymayana bu sıfatları yakıştırmak bile iltifat olur.
''YALAN SÖYLEMEYİ DEVLET POLİTİKASI HALİNE GETİREN VE İŞLEDİĞİ SUÇTAN YÜZÜ KIZARMAYAN BİR YÖNETİMDEN SORUŞTURMA BEKLEMEK YERİNE, ULUSLARARASI CAMİA BU OLAYI TÜM BOYUTLARIYLA SORUŞTURMALI VE HUKUKİ KARŞILIĞINI VERMELİDİR. TÜRKİYE OLARAK BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ''
İsrail, 32 milletten gönüllünün bulunduğu bir gemiye saldırarak, adeta dünyaya meydan okumuştur. Dünya barışı çok büyük bir yara almıştır. İsrail hükümetinin bu cüretkar, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak-hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır.
Yalan söylemeyi devlet politikası haline getiren ve işlediği suçtan yüzü kızarmayan bir yönetimden soruşturma beklemek yerine, uluslararası camia bu olayı tüm boyutlarıyla soruşturmalı ve hukuki karşılığını vermelidir. Türkiye olarak bu işin peşini bırakmayacağız.''
''TÜRKİYE YENİ YETME, KÖKSÜZ BİR DEVLET DEĞİLDİR, BİR KABİLE DEVLETİ HİÇ DEĞİLDİR. KİMSE TÜRKİYE İLE AŞIK ATMAYA, TÜRKİYE'NİN SABRINI TEST ETMEYE KALKMAMALIDIR''
''Türkiye yeni yetme, köksüz bir devlet değildir, bir kabile devleti hiç değildir. Kimse Türkiye ile aşık atmaya, Türkiye'nin sabrını test etmeye kalkmamalıdır'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''TÜRKİYE'NİN DOSTLUĞU NE KADAR KIYMETLİYSE, DÜŞMANLIĞI DA O KADAR ŞİDDETLİDİR. TÜRKİYE'NİN DOSTLUĞUNU KAYBETMEK BİLE BAŞLI BAŞINA BÜYÜK BİR BEDELDİR''
''Türkiye'nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir. Türkiye'nin dostluğunu kaybetmek bile başlı başına büyük bir bedeldir.
Biz, İsrail halkıyla, Musevilerle her zaman tarihi bir dostluk ve işbirliği içinde olduk. İnanıyorum ki bu kanlı saldırıyı gözyaşlarıyla izleyen, şiddetle eleştiren İsrailli insanlar, bu olayın insanlık onuruna yakışmayan ne kadar büyük bir yanlış olduğunu, iki ülkenin dostluğuna vurulmuş ne kadar ağır bir darbe olduğunu çok iyi anlamaktadır.
Mesele, Türkiye ile İsrail arasında yaşanan bir mesele değildir. Mesele, İsrail'in hak-hukuk tanımayan mevcut yönetiminin, insanlık dışı uygulamalarla şiddet uygulaması, kan dökmesi, barışı tehdit eden yaklaşımlar sergilemesidir. Türkiye, her zaman Orta Doğu'da barıştan yana olmuş, bölgesel istikrar ve güvenliğe katkıda bulunmuştur.
Yakın geçmişte İsrail'in Filistin'le, Suriye ile Lübnan ile ilişkilerinin normalleşmesi için çaba gösteren tek ülke yine Türkiye olmuştur. İsrail şimdi bölgedeki en önemli barış savunucularından birini karşısına alacak tutumlar takınmaktadır. İsrail artık yaptığı haksızlıkları güvenlik gerekçesiyle, antisemitizm eleştirileriyle izah etme aymazlığından vazgeçmelidir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.
Ortada şiddeti politika haline getiren, zulüm yapmayı kendisi için mubah gören, kan akıtmaktan çekinmeyen bir yönetim anlayışı bulunuyor. İsrail yönetiminin hukuksuzluklarının örtülecek, tevil edilecek, görmezden gelinecek hali kalmamıştır. Uluslararası toplumun 'yeter artık' deme zamanı gelmiştir.''
Erdoğan'ın diğer açıklamaları şöyleydi;
Bugün sadece aziz milletime değil bütün insanlığa bütün insanlığın vicdanına sesleniyorum. Dün gece yaşanan iki korkunç ve kanlı saldırı ile sarsıldık.
Yükü merhamet ve şevkat olan gemiler kana bulandı. İnsani yardımdan başka bir şey taşımayan gemilere uluslarası karasularında İsrail devleti tarafından kanlı katliam düzenlendi.
Bu kanlı katliam her türlü laneti hakediyor. Bu kanlı katliam insanlığın vicadanına ve dünya barışına yapılmıştır. Uluslararası hukuka karşı yapılmıştır. Beyaz bayrak çekilen gemilere karşı yapılmıştır. İnsanlığın diyorum çünkü o gemiden pek çok milletten ve dinden insanlar vardı.
O gemiler sadece Gazze'ye insani yardım götürüyordu. Saldırı BM'nin rtemel felsefesine karşı yapılmış açık bir saldırıdır.
Haberi aldığım andan itibaren gelipşmeleri tüm kurumlarımızla çok yakından takip ediyoruz. İsrail'le telefon görüşmesi yaparak tepkimizi açıkça ortaya koyduk. Uluslararası camia ile irtibat kurduk. İvedilikle gerekli adımları attık. Türkiye Cumhuriyeti uluslararası hukukun tüm unsurlarını kullanacaktır.
Tel Avivi büyükelçisini geri çağırdık. Askeri tatbikatları ve organizasyonları iptal ettik.
İsrail yaralıları biz gönderelim demiştir. Biz "Türkiye kendi yaralılarını alacak güce sahiptir" diyerek bu teklifi reddettik.
Oradaki sivillerin ve gemilerin derhal serbest bırakılmasını istedik. Yaralıların buraya getirilip tedavisini burada yapılması talebimizi ilettik. 2 ambulans uçak ile yaralıları getiriyoruz.
İsrail'in bu aşamadaki tavrı da uluslararası camia tarafından yakından izlemektedir.
İsrail Gazze'ye olan ambargoyu derhal kaldırmalıdır.
Yardımların ulaşmasına engel olunmamalıdır.
İnsani yardım gemilerine silahlarla saldırıda bulunmak, masum insanları katletmek, sivil insanlara terörist muamelesi yapmak, insanlık açısından büyük bir suçtur, alçakça bir pervasızlıktır. Yaşanan olaylar insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.
Savaşın da bir hukuku vardır. Savaşta çocuklara saldırılmaz, savaşta kadınlara, yaşlılara, insani yardım görevlilerine saldırılmaz. Savaşta değil barışta bunu yapanlar sadece hukuku çiğnemekle kalmaz insanlığı çiğnemiş ayaklar altına almış olur.
İsrail dünyaya meydan okumuştur. İsrail hükümetinin bu cüretkar, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır
Türkiye yeni yetme bir devlet değildir. Türkiye bu işin peşini bırakmayacaktır. Türkiye ile kimse aşık atmaya sabrını test etmeye kalmasın. Türkiye'nin dostluğu ne kadar önemliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir.
Mesele Türkiye ile İsrail arasında değildir. Türkiye'nin dostluğunu kaybetmek başlı başına bir bedeldir.
Mesele Türkiye ile İsrail arasında değil hak hukuk tanımayan İsrail yönetimiyledir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Zulüm yapmayı kan akıtmayı kendine mübah gören bir yönetim anlayışı vardır.
Uluslararası camianın yeter artık demelidir. BM bu akşam aldığı kınama kararıyla yetinmemelidir. Bu kararının arkasında durmalıdır.
İsrail'in saldırgan tutumu bir yerlerden aldığı güçten kaynaklanıyor. Bu akşam saaat 20.00'de Obama ile görüşeceğim. Bunları onada aynen anlatacağım. Yaptıkları İsrail'in yanına kar kalmamalı. Bu yönetim bunların hesabını vermeli... İsrail bu yaptıklarını başbaşa bırakmamlıyız.
İsrail etrafındaki savunma kalkanını bir bir yok etmekte, ittifak noktalarını bir bir kaydetmekte, kendi kendini yalnızlaştırmalıdır. Uluslararası toplum bu gidişe bir an önce dur demelidir.
İsrail halkına da buradan seslenmek istiyorum. İsrail halkının Ortadoğu'da barış içinde yaşaması görüşünü savunduk. Şimdi sıra İsrail halkındadır. Bu zulme dur deme sırası sizdedir. İsrail hükümeti korsanlık ve haydutluk yapma düşüren hükümetten bunun hesabını sormalıdır. Yöneticiler önce kendi halkına hesap vermelidir.
Musevi vatandaşlarımıza da buradan teşekkür ediyorum. Onların canları ve malları bizim güvencemiz altındadır. Vatandaşlarımız bu noktada sağ duyulu davranmalıdır.
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Alenen cinayet işleyen alenen sivillere karlşı katliam yapan İsrail'in uluslararası camianın yüzüne bakacak hali yoktur. Bugün bir milattır.
Bir sivil gemide kan dökmek açıkça devlet terörüdür. Gemidekilerin askerlere saldırdığı yalanını atıyorlar. Artık sizin bu yaklanlarınızdan bıktık. Dürüst olun. O gemileri derhal serbest bırakın.
"Öldürmeyi iyi bildiklerini" yüzlerine vurduklarımız bunu bir kez daha dünyaya gösterdiler. Sedyedeki yaralıyı bile kelepçeleyenlerin insanlıktan nasibini ne kadar aldığı ortadadır.
Kuru kuru lanetlemek yetmez. Zülme karşı adaletin yerine geldiğini görmemiz lazım.
İsrail'in hiç bir gerekçesi elindeki kanı temizleyemez. Bu aşamadan sonra İsrail'in kanlı saldırılara kim göz yumarsa onlar da suç ortağıdır. Mesele terörle mücadele değil katliam girişimidir.
Herkes bunu görmezden gelebilir. Sinsice destekleyebilir. İsrail kimseyi başkalarına benzetmek gibi bir hatanın içine düşmesin. Böyle bir hataya kalmasın. Bedeli ağır olur.
Merhamete kurşun atan İsrail yalnızlığı seçmiştir. Biz Filistin'e Filistin halkına ve Gazze'ye sırtını dönmeyecek. Herkes sussa bile biz Gazze için haykırmaya devam edeceğiz.
Milletimiz vakur olmalıdır. Milletimiz dik durmalıdır. Şehitlerimizi bağrımıza basacağız. Milletimin demokratik hakkını kullandığını memnuniyetle görüyorum.
Sevgi ve merhamet gemileri bir gün limanına ulaşacaktır.
Siz ne kadar hukuk dışılığın arkasındaysanız, siz ne kadar terörün saldırların arkasındaysanız biz o kadar sevginin hukukun barışın arkasındayız.
Tarihin vereceği misyonla hareket etmeye devam edeceğiz.
İsrail yardım gönüllülerini ve yaralıları ve cenazeleri derhal teslim etmelidir. Bunun aksi bir takınılacak tutum meseleyi daha da çıkmaz hale sokacaktır.
İSKENDERUN'DAKİ TERÖR SALDIRISI
İskenderun'daki hain saldırıyı şiddetle lanetliyorum. Terör alçak ve kanlı yüzünü bir kez daha gösterdi.
Terör örgütü kirli oyunlarını kesinlikle hayata geçiremeyecek. Terör örgütü ve yandaşları asla hain emellerine ulaşamayacak.
Türkiye ne zaman yükselişe geçse atağa kalsa bir kirli el harekete geçiyor. Biz demokrasi hak hukuk dedikçe birileri kan dökmeye başlıyor.
Millet bu karanlık senaryoları çok iyi görmelidir. Ak Parti olarak demokrasiden asla vazgeçmeyeceğiz.
Türkiye doğru bildiği yolda emin adımlarla yolumuza devam edeceğiz.
Biz, AK Parti hükümeti olarak, terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceğiz ama demokratikleşmeyi de aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Güvenliği de demokratikleşmeyi de eşzamanlı olarak hayata geçirmenin çabası içinde olacağız"
GRUBA SÜRPRİZ ERTELEME YAPILDI
Başbakan Erdoğan, Şili'den yurda döndü. Havaalanından direk Meclis'e geçen Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin TBMM Grubu toplantısında konuşacaktı.
Başbakanlıkta yoğun hareketlilik yaşanması üzerine Erdoğan, Başbakanlık'a gitti. Ak Parti grup toplantısının saat 13.00'e ertelendiği duyuruldu.
Erdoğan, saat 13.00'te İsrail'in sivillere yönelik dünyayı ayağa kaldıran saldırısı ile ilgili ulusa ve uluslararası camiaya yönelik önemli açıklamalar yapacak.
Erdoğan'ın konuşmasını İran'ın Ankara büyükleçisi de salonda izleyenler arasında olacak.
AYNI ANDA ÇEVRİLECEK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısındaki konuşması anında İngilizce ve Arapça'ya çevrilecek. Erdoğan'ın grup konuşmasının İngilizce ve Arapça'ya çevrilmesi için grup toplantısı salonuna iki adet kabin kuruldu. Erdoğan'ın konuşmasını çok sayıda yabancı basın mensubunun da takip etmesi bekleniyor.
BAŞBAKANLIK'TA ZİRVE
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık'a geldi. Brezilya ve Şili'de temaslarda bulunan ve bu sabah Ankara'ya gelen Erdoğan, sürpriz bir şekilde Ak Parti Grup toplantısını erteleyerek Başbakanlık Merkez Bina'ya geldi.
Başbakanlık Merkez Bina'daki toplantıya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan katıldı.
Başbakan Erdoğan'ın başkanlık ettiği olağanüstü güvenlik zirvesi saat 12.50'de sona erdi.
Haber 7-AA