Hayatı yaşamak yerine ıskalamak, bir de “sevimsiz” ve de “başarısız” olmak istiyorsanız, aşağıdaki önerileri uygulamalısınız... ¥ İnanmanız gerekenden, kuşkulanın!.. ¥ Güvenmeniz gerekirken, sorgulayın!..
¥ Emin olmanız gerektiğinde ise daima tereddüt gösterin!..
¥ Sevginizi açığa vuracağınıza, etrafınıza kin saçın!..
¥ Cesaret göstermeniz gerektiği an kaçın!..
¥ Risk üstlenmeniz gerekirse, bekleyin: Gün doğmadan neler doğar!..
¥ Kendinizi garantiye almadan adım atmayın...
¥ Duygularınıza boş verip mantığınızla övünmeyi sürdürün!.. (Bu arada duyguların da bir mantığı var).
¥ Erkekseniz, “Erkekler ağlamaz” sözünü olur olmaz tekrarlayın; kadınsanız, “Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın var” sözünde teselli aramaya devam edin!..
¥ Umutlarınızı, beklentilerinizi ve kararlarınızı sürekli erteleyin: “Sabah ola hayrola” deyin, akşam yapmanız gerekeni, “sabah ola hayrola” deyip yarına bırakın! Her ortamda “şimdi”yi, “sonra”ya erteleyin!..
¥ Konuşun, ancak harekete geçmeyin. Kaplumbağa gibi kabuğunuzun içinden çıkmayın!..
¥ Beklenmedik her olay karşısında paniğe kapılın. Sık sık yakın çevrenize ne kadar şanssız ve talihsiz olduğunuzu anlatıp sızlanın!..
¥ Çözümü değil, sorunları konuşun. Çözüme kilitlenmeniz gerektiğinde, soruna kilitlenin!..
¥ Her küçük sorunu “büyük sorun” olarak görün ve uykularınızı kaçırın!..
¥ Geçmişte yaşadığınız mutsuzlukları düşünüp mutsuz olun ve bunları çevrenizle de paylaşın!..
¥ Kendi eşinizden, çocuklarınızdan ve en yakınlarınızdan başlayarak tanıdığınız tanımadığınız tüm insanlara kaba davranın!..
¥ Sürekli olarak kapalı alanlarda yaşayın, ilkbahar, hatta yaz da gelse fark etmez görünün!..
¥ Hiçbir sorununuzu paylaşmayın, kimseyle konuşmayın!..
¥ Eve daima geç gelin, evden hep erken çıkmaya çalışın!..
¥ Kitap filan okuyup çocuklarınızla oynayarak zaman kaybedeceğinize (!) zamanınızı televizyon seyrederek değerlendirin!..
¥ Eve her gelişinizde bağırıp çağırın ki, geldiğinizi herkes fark etsin!..
¥ Otoriter olun, yeri geldiğinde yumruğunuzu masaya vurmayı bilin!.. (Bir başka yumruk gözünüzde patlayana kadar bu yöntem işe yarar)
¥ Birlikte çalıştığınız, ya da birlikte yaşadığınız insanlara sert davranın ki, sizi “şef-müdür-âmir-patron-ana-baba-koca-karı” olarak görüp çekinsinler. Bunlar yüz vermeye gelmez; yüz verirseniz alimallah tepenize çıkarlar!..
¥ Sürekli övünün. Çevrenize sık sık hayatta yakaladığınız fırsat ve imkanları anlatın. Servetinizden söz edin!..
¥ İnsanlar anlaşılmazdır! Bu yüzden onları anlamaya değil, düzeltmeye ve kullanmaya bakın!..
¥ Çocuklarınıza, “Ben sizin yaşınızda iken...” diye başlayan nutuklar atın!..
¥ Sizden beklentileri olan insanların beklentilerini boşa çıkarın!..
¥ Yakınlarınız hakkında dedikodu yapın, herkesi çekiştirin!..
¥ Hayatta kolaycı olun: Hiçbir konuda kafa patlatmayın, hadiseleri analiz etmeyin; ya kabul edin, ya da reddedin!..
¥ Evinizi ve işyerinizi kullanmadığınız eşyalarla tıka basa doldurun: Belki bir gün lazım olur!..
¥ Muhtaçlara sırt çevirin, mal varlığınızı bencilce salt kendinize harcayın!..
¥ Özür dilemeniz gerekse bile, başta eşiniz olmak üzere, kimseden özür dilemeyin!
¥ Her konuda haklı olduğunuza, haksız olsanız bile size hak verilmesi gerektiğine inanın!..
¥ Asla hayal kurmayın. “Ben gerçekçiyim, realistim” sözünü sık sık kullanın!..
¥ Sevmeyi, hele de bunu göstermeyi aklınızdan bile geçirmeyin! Bunlar zayıf insanlara göredir! Hatta sevmekten ve sevilmekten, ölümden korkar gibi korkun.
¥ Sorunları aşmada sık sık kaba kuvvete başvurun!..
¥ Tesadüfen yaptığınız birkaç iyiliği sürekli olarak anlatın!..
¥ Hayattan ders almayın, değişmeyin, hep aynı kalın!..
¥ Her söze “ben.. ben” diye başlayın, herkesin sözünü kesin, gururlanın!”
Bu kafada devam ettiğiniz taktirde, bin yıl yaşasanız bile ne yaşamayı öğrenebilirsiniz, ne de mutlu olmayı başarabilirsiniz.
Ama tabii hayat sizin: Siz bilirsiniz!
VAKİT