28 Şubat zulmünün 18. Yıl dönümünde Özgür-Der şubeleri ve temsilciliklerinin bir çok il ve ilçede gerçekleştirdiği 28 Şubat mağduru tutsakların haklarının geri verilmesi için düzenlenen basın açıklaması eylemine Bartın Özgür-Der de katıldı. Bartın Arap Camii yanında saat 13: 00 de gerçekleştirilen eylemde “Uyan Diren Özgürleş”, “Zulüm ile Abad Olunmaz”, “Darbe Mağdurlarına Özgürlük”, “Direniş Adalet Özgürlük”, “Müslüman Tutsaklara Özgürlük”, “Darbeciler Yenilecek Mazlum Müminler Kazanacak” sloganları atıldı. Bartın Özgür-Der Temsilcisi Şuayb Mekeç ‘’1000 yıl süreceği söylenen 28 Şubat zulmü, Müslüman halkımızın desteği ve dirayetiyle geriletilmiş, mağduriyetler büyük oranla giderilmiştir. İktidarın darbecilere karşı kararlı ve mağduriyetleri giderici çözüm odaklı adımlarıyla Müslüman halk daha imkanlı ve özgür hale gelmiştir. Fakat hala 28 Şubat dönemlerinde verilmiş haksız birtakım hukuk ihlalleri, örgüt suçlamaları isnat edilmiş ve bu süreçte birçok kardeşimiz mağdur edilmiştir. Bizler bu kardeşlerimizin mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz. Buradan bir kez daha darbecileri, brifingçileri, başörtüsü avcılarını, ikna odalarını, darbecileri ve yandaşlarını, inançlı kesimlere hakaret eden kibirli müstağnileri, dine hakareti ve Müslümanları aşağılamayı görev edinen o dönemin görev suistimalcilerini lanetliyoruz. Özetle darbeleri, darbecileri lanetliyor, acilen mahkum kardeşlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyoruz.” açıklamalarında bulundu. Daha sonra eylemci grup basın açıklamasını okudu. Eylem yapan grup adına Aydın Kuloğlu’nun okuduğu basın açıklamasında şunlar ifade edildi:
Basın Açıklamasının Tam Metni:
28 Şubat Hukuksuzluk Sürecinde Mağdur ve Mahkum Edilmiş
MÜSLÜMAN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
28 Şubat 2015
Bugün, bundan tam 18 yıl önce icraya konulan bir hukuksuzluk, zorbalık ve zulüm sürecinin ilan edilişinin, 28 Şubat darbesi adı verilen militarist kalkışmanın yıldönümü.
Azgınlık ve tekebbürün zirvesindeki sahipleri ve siyaset, medya, akademi, sivil toplum alanındaki destekçilerince “1000 yıl sürecek” kibriyle savunulan, bu zorbalığın çok kısa bir sürede akamete uğramasını en temelde despot zihniyetinin, halka düşmanlığının ve yabancılığının bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz.
İslami kimlik ve taleplere duydukları öfkeyi açık, sistematik bir militarist dayatma şeklinde dışa vuran bu kadroların halkı korkutarak, sindirerek istedikleri doğrultuda yönlendirme hesaplarının bir kere daha iflas etmiş olduğunun ayan beyan ortaya çıkmasını hayırlı bir gelişme olarak görmekteyiz. Gecikmeyle de olsa cuntacı kadrodan hesap sorulma aşamasına geçilmesini de zorbalıkla yüzleşme ve adaletin tesisi adına doğru ve anlamlı bulmaktayız.
Elbette darbecilerden hesap sorulmasına sevinmekle birlikte, 28 Şubat zorbalığının yargı düzleminde yaşanan iki temel çelişkinin görmezden gelinmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Öncelikle 28 Şubat yargılamalarının sadece darbenin askeri ayağı ile ve Batı Çalışma Gurubu adlı yapılanma içinde yer almış isimlerle sınırlandırılmış olmasının oldukça vahim bir yanlış olduğunun bir kere daha altını çiziyoruz. 28 Şubat adlı zorbalık şüphesiz askerlerce planlanmış olmakla birlikte, siyasetçilerden sermayeye, akademi dünyasından medyaya kadar geniş bir yelpazede görev almış kadrolarca icra edilmiştir. Ve daha fazla vakit geçirilmeden darbenin tüm bu resmi-sivil aktörlerinden hesap sorulmalıdır. Ayrıca, Ergenekon-Balyoz davaları sürecinde yaşandığı üzere, 28 Şubat davası sanıklarının tümüyle tahliye edilmelerinin ve yargılanmalarının tutuksuz sürdürülmesi ve bu kişilere isnat edilen suçların beraber düşünüldüğünde çok ciddi bir hukuki garabet oluşturduğuna dikkat çekiyoruz.
Öte yandan 28 Şubat hukuksuzluğuna dair hukuk cephesine yansıyan çok daha vahim ve can yakıcı bir zulüm uygulamasının yıllardır unutulmaya terk edilmiş oluşunu, görmezden gelinmesini ibretle izliyoruz. Öyle ki, bir yandan darbeciler yargılanırken, diğer yandan darbe sürecinde kotarılan hukuksuz yargılamalar neticesinde mahkum ve mağdur edilenlere ilişkin hala hiçbir düzenlemenin yapılmamış olması büyük bir çelişki, tam bir tutarsızlıktır!
Kuşkusuz ki bu süreçte pek çok kişinin haksız biçimde cezalandırılmış olması, 28 Şubat darbecilerinin toplumda yol açtıkları çok boyutlu ve derin sorunlar arasında öne çıkan, hala kanayan bir yara konumundadır. Karanlık sürecin düşmanlaştırdığı İslami kimlikli kişilere yönelik takibat ve yargılamalar neticesinde verilmiş ağır cezalar nedeniyle hala pek çok kardeşimiz cezaevlerinde tutulmakta ya da ülke dışında yaşamak durumundadırlar. Hukuksuzluğun zirve noktasını teşkil eden “brifinglendirilmiş yargı” marifetiyle bu süreçte verilen akıl almaz kararlarla sayısız insanın, aileleri ve yakınlarıyla birlikte mağduriyetleri yıllardır sürmektedir.
İslami örgüt suçlamasıyla açılmış pek çok davada verilmiş kararlar nedeniyle yıllardır cezaevinde tutulan ve aynı şekilde bu davalarda isimleri geçtiği için ülke dışında yaşamaya mecbur tutulan pek çok kişinin darbecilerin hukuksuzluğunun mağdurları oldukları bugün her açıdan anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur. Ne var ki, uzun bir zamandır bu konuyla ilgili tartışmalar sürmesine rağmen, hala bu mağduriyetleri sonlandırma adına yargı bazında somut bir adım atılmamıştır.
Özetle, 28 Şubat sürecinde hukuk dışı yöntem ve dayatmalarla haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde mağduriyetleri sürmekte olan kardeşlerimizle ilgili acilen yeniden yargılama yolunun açılmasını talep ediyoruz.
Bu sürecin daha fazla haksızlık ve zulme sebep olmaması için 28 Şubat darbe süreci mağdurlarının acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğunun altını çiziyoruz.
ÖZGÜR-DER BARTIN TEMSİLCİLİĞİ