Bartın’da “28 Şubatlara Direnmek ve Sorumluluklarımız” Konuşuldu

Bartın Özgür-Der’de bu hafta gençlere dönük ‘’28 Şubatlara Direnmek ve Sorumluluklarımız’’ konulu etkinlik düzenlendi.

Sinevizyon gösterimi ve o dönem mağdur olan bazı şahısların yaşadıkları zulüm karelerinin anlatıldığı programda ne tür bir gelecek tasavvuru içinde olmamız gerektiğiyle ilgili sunumlar yapıldı. Söylenenler arasında şunlar öne çıktı;

-Yaşadığımız zulme karşı çıkmak İslami kimliğimiz gereğidir.

-Zulüm; zalimlere direnilmezse şeytani bir dönüştürme ve sindirme gücüne sahiptir ve mazlumları ezikleştirme sürecine yol açar.

-O dönem zulmün önde gelenleri bu devletin yöneticileri ve kolluk görevlileriydi. Onlar İslam’ı tıpkı yüzyılın başında bu cumhuriyetin kurucuları laikliği ve batıcılığı benimsemiş yöneticileri gibi devre dışı bırakmak istemişlerdi.

-Müslümanlar o gün örgütlü bir direniş ortaya koyamadılar. İçlerinden çok az bir topluluk, ancak bazı dergi ve yayınevi çevrelerinde etkin olan bazı küçük topluluklar İstanbul merkezli bir direniş ve karşı koyma eylemlerini yaygınlaştırabildiler. Bu konuda İstanbul’da ki üniversitelerde öğrencilerin düzenledikleri eylemler Türkiye çapında belirleyici olmuştu.

-On binlerce genç kızımız okullarını başlarını açmadıkları için bırakmak zorunda kaldılar. O yıllar bazı gelenekçi ve uzlaşmacı cemaatler kadınların okumasının gereksizliği ya da başörtüsünün füruat olarak görülmesi gibi İslami kimliği dışlayan pasifist tutumlar sergileyerek Müslümanların moralini bozarak malum sürece imza attılar.

-28 Şubat Türkiyeli Müslümanlarda direniş fıkhını ve dayanışma kültürünü geliştirdi, olgunlaştırdı. Direniş süreci içerisinde yer alanlar, bugün Müslümanların, siyasal yöntemlerini olgunlaştırıp kararlılık gösterdiğimizde inancımıza dayalı hak ve özgürlüklerin alınabileceğini ispatlamışlardır.

-Bugün Müslümanların sergilediği İslami Uyanış Süreci iktidarın elini güçlendirmiş, aldığı birtakım politik kararları Müslümanların lehine imkânlı hale getirerek karşılıklı birbirini besleyen ilişkiye dönüştürmüştür.

-Müslümanlar yaşadıkları güncel yaşam ve gelecek tasavvurlarıyla ilgili tüm konulara bütüncül bakabilmeliler, ümmet olabilme noktasında karşılarına çıkan bütün sorunları birliktelik bilinci içeresinde aşma hedefi içinde olmalıdırlar.

-28 Şubatlarda ceza alan tutsakların salıverilmeleri veya yeniden yargılanmaları bizim ortak eylemliliğimiz ve sesimizi yükseltmekle mümkün olabilecektir.

-Allah günleri aramızda dolaştırıyor ve bizlere Kitab-ı Mübin’de Rasullerin yaşadığı mücadeleleri hikmetleriyle anlatıyor. Akabelerin geçilmesi, hayatımızın tamamını kapsayan bir tefekkürat içeresinde kavranmalı ve yaşanmalıdır. Nefsimizden başlayan ve toplumsallaşma hedefi taşıyan hayırlı ümmet olma kararlılığımızla yeni nesilleri dün yaşanan zulüm karelerini aktararak bilinçli hale getirmek bizlerin çabaları ve özverili davranışlarıyla mümkün olacaktır.

-Sadece teori veya teorisyenlik değil, hedefimiz Allah’ın bildirdikleri, Rasul’ün önderliği, salihlerin örnekliği ve müminlerin oluşturacakları istişari birliktelikle geleceğimizi inşa etmemiz Allah’ın izniyle mümkün olabilecektir.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi