Baro önünde, tarihe geçecek protesto!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Dün İstanbul Barosu’nun önünde, bir protesto açıklaması vardı. Görevi “savunma”’ olan bir kurum için, herhalde tarihi boyunca unutulmayacak bir “protesto”dur bu..

Niçin “unutulmayacak bir protesto”dur?

Çünkü asli görevi “savunma” olan, gözeteceği ilkelerin en başında “eşitlik” ilkesinin yer alması gereken bir kurum, tutmuş “Eşitlik istemeyiz” diye dava açmış!

Bu dava sebebi ile de, kınanıyor!

10 yıl da geçse, 100 yıl da geçse, İstanbul Barosu’nun tarihine kara bir leke olarak geçecektir bu dava!

Reddedilmiş, reddedilmemiş hiç önemli değil.

Önemli olan, o dava dilekçesine imza atmaktı. O hata da yapıldı.

Şimdi de, o “hata” sebebi ile protesto ediliyor!

Hani askeri yönetim döneminde yaşarsınız. Baro’nun haksızlığa uğrayan vatandaşlar lehine açıklamaları, savunma görevi uğruna maruz kaldıkları haksızlıklar ile ilgili hukuk mücadeleleri, demokrasi karşıtı güçleri rahatsız eder. Sıkıyönetim komutanlarının maaşlı elemanları gelir, Baro’nun önünde bir açıklama yapar.. “Üzülecek ne var ki.. Demokrasi karşıtlarının, darbecilerin kınamaları, bizim için onur vesilesidir” dersiniz..

Ama tam aksine, sivil toplum derneklerinden birisi, geliyor sizi önünüzde, açtığınız bir davadaki tavrınıza tepki koyuyorsa.. İnsan haklarından, eğitim özgürlüğünden yana değil, karşısında durduğunuz için sizi “kınıyor”sa, işte orada durup, kara kara düşünmek gerekir: ‘Biz nerede duruyoruz,biz kimiz,biz kimden yanayız, kime karşı çıkıyoruz?”

Öyle ya, Baro kimden yanadır, kime karşıdır?

Bunu iyi düşünüp, doğru tesbit etmek gerekir.

Ama o skandal davayı açanların, dünkü protestoyu da anlayabileceklerini, doğru yorumlayabileceklerini hiç sanmıyorum.

Nasıl anlasınlar, nasıl doğru yorumlasınlar ki?

Bakın davayı açarken, Baro’nun internet sitesine koydukları gerekçelere...

Gerekçe 1: “Katsayı uygulamasının doğurduğu iddia edilen eşitsizlikleri bir satırlık değişiklik ile kaldırma düşüncesi gerçekçi değildir.”

Lafa bak, hizaya gel. Sanki 1999 yılında eşitsizlik getirilirken, sayfalar dolusu bir değişiklik yapılmış da, şimdi kaldırılırken tek satırlık değişiklik olmazmış!

Siz eşitsizliği getirirken, tek satırla yetiniyorsunuz da, eşitlik getirilirken niye tek satırla yetinilmesine karşı çıkıyorsunuz? Kaldı ki; eşitlik basittir. Eşitsizlik ise tilkilik ister. Kimi kimle eşit, kimi kimle farklı sayacaksınız, hayli karışık iştir bunlar. Dolayısı ile, esas eşitsizlik getirirken tek satırlık değişiklik olmaz. Eşitlik için ise, tek kelime bile yeter!

Ama bunlarda, bu inceliği kavrayacak mantık nerede?

İdeolojinin esiri olmuşlar.. Hiçbir şeyi görmüyorlar!

İkinci gerekçeleri de şu: “Eğitim kariyerinde bilinçli olarak düz liseleri seçen öğrenciler katsayı uygulamasının kaldırılması ile haksız bir rekabetle karşı karşıya kalacaklar ve idari işlem objektiflik ölçütünün dışına çıkarak bir grubu kayıran karar olacaktır.”

Şimdi gelin, bu gerekçeyi ileri süren kişilerin, gerçekten hukuki mantaliteye sahip olduklarına inanın.

Böyle bir şey olabilir mi?

Öğrencileri eşit bir şekilde imtihana sokuyorsunuz. “Şuna öncelik, buna fazla puan verme işlemi artık yok” diyorsunuz.. Adamlar “haksız rekabet oluştu” diyorlar.

Eşitlik sağlandığında, haksız rekabet nasıl olur, söyler misiniz, benim uyanık hukukçularım?

Cümlenin devamında “kayırma” iddiası da, onu ortaya koyanların hukuk diplomalarını çöpe attıracak kadar saçma.. “Gel kardeş, sen de eşit şekilde imtihana gir. Kaç doğru cevap verirsen, o kadar puan alırsın. Doğru cevabının dışında, sana fazladan puan yok” denilmesinin, bir grubu “kayırma” olduğunu söylemek için, insanın hokkabaz olması lazım!

Yapılan da, bence resmen bu!

Alın 3. gerekçe: “Katsayı uygulaması, uygulandığı yıllar itibari ile Klasik Lise eğitimini seçen öğrenciler için de kazanılmış bir hakkın ellerinden alınması ve eğer aynı kontenjanlarla sınava girilecekse, hak ve nefasetin bu kesim aleyhine bozulmasına neden olacaktır.”

El insaf... 1999 yılında farklı katsayı geldiğinde, “tık” demeyen hukukçular, şimdi neler söylüyor böyle.. O tarihde; “Meslek lisesine geçen yıl başlayanların kazanılmış hakları vardır.O hak elden alınamaz” demeyen, meslek liseliler için dava açmayan Baro, şimdi tam tersi yapıldığında, (Ki bugünkü değişiklik, yıllarca süren tartışmadan sonra yapıldı.Öncekindeki gibi, akşam eşit katsayı ile yatılıp, sabah farklı katsayı ile kalkılmadı), “kazanılmış hak” var diyor!

İşte böyle.. “Savunma görevi” üstlenen Baro’nun, eşitsizlik istemli davası, hukuk tarihine geçti.. Bakalım bizden sonraki nesilde gelecek hukukçular, bu rezaletin mimarlarını nasıl yâd edecekler!..

VAKİT