Yazının başlığındaki ’Barışı yok eden barış’ deyimi, Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ve Paris’deki Versailles Sarayı’nda imzalandığı için o sarayın adıyla anılan andlaşma için kullanılan meşhur bir deyimdir, diplomasi literatüründe..
Hatırlayalım, 100 yıl öncesinin o korkunç ilk Dünya Savaşı, Avrupa devletlerinin ve halklarının boğuşması olarak çıktığı ve milyonları erittiği ve geride baştan başa yıkılmış harab bir kıt’a bıraktığı ve arkasından da 20 sene sonralarda, ilkinden daha da tahribkâr ikinci bir Dünya Savaşı’nı kaçınılmaz olarak ortaya çıkardığı ve en başta da Avrupa kıt’asını eskisinden de daha harab bir şekilde yakıp yıktığı, kavurduğu ve onmilyonları öldürdüğü halde..
Sonunda, tampon bölge mahiyetinde bir takım yeni devletçikler icad edilse ya da, sınırlar şu veya bu şekilde değişse de ülkelerin ana yapısı korunmuştu. Nitekim, Birinci Dünya Savaşı, yenilgiye uğrayan taraftan Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparotorlukları’nı, Rusya Çarlığı’nı ve 300 yıllık Romanoflar Hanedanı’nı vs.’yi söndürdüyse de, onların yerinde, Almanya, Avusturya, Macaristan ve Rusya ülkelerinin ana gövdeleri yine de kalmıştı ve o ana gövdelerini bugün de yine korumaktalar. Çünkü, akarsular, kendi tabiî yataklarını bir takım zorlamalara rağmen, sonunda yine bulmaktalar.
Ama, Osmanlı Devleti’nin binası ise, temelden darmadağın edilmiş ve yığınla devlekçikler icad edilip, onların başına birer kukla yöneticiler kondurulmuş, o parçacıkların yüzlerce yıllık birlikteliklerinin ortak hatırasının silinmesi ve ortaya, geçmişe aid bütün bilgilerin ve değerlerin silindiği yeni ve boş bir sosyal hafıza, bir ‘tabula rasa’ tablosu çıkarılması için elektro-şok mesabesindeki kanlı devrimler yapılmış, dârağaçları çalıştırılmış, 500 yıldan fazla birlikte yaşayan hele de müslüman halklar yapmacık şekilde oluşturulan bir takım ulusal kaygu ve menfaatler adına birbirlerine yan bakar ve hattâ düşman hale getirilmişlerdi. Düşünelim ki, sadece Arab Birliği denilen ve uluslararası diplomaside de, arab ülkelerinin iç mes’ele ve siyasetlerinden de ciddî hiçbir bir etkisi olmayan, ismi büyük kuruluşa üye ülke sayısı 25’i bulmakta ve onların hemen herbirisi de birbirine düşman halde tutulmaktadır.