21 Mart 2013 Newroz’uyla birlikte Türkiye’de yeni bir devir başladı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni Türkiye’nin yeni gerçeklerine yakından bakalım:
» Recep Tayyip Erdoğan: Muhtar bile olamaz denen bir adam çıktı ve Birinci Cumhuriyet’i bitiriverdi. Check atılmış To do listesi epey uzun: Askerî vesayeti bitirmek, darbecileri, derin devleti yargılamak, Kürt sorununu çözmek, yeni anayasa yapmak, katı laikliği yumuşatmak, milli geliri üçe katlamak, milliyetçiliği ayaklarının altına alıp Dersim için özür dilemek.. bu yazı yazılırken koltuğunu salladığı Esed düşmediyse parmak salladığı İsrail’e özür diletti en son...
Bugün daha fazlasını ondan bekleyen liberal-sol aydınlar 90’ların başında YDH’nin ilçe teşkilatlarına yazılırken Cem Boyner’den bunların yarısını bile yapmasını beklemiyorlardı herhalde. Bundan sonra 20 Hasan Cemal vakası daha yaşansa bile adını tarihe askerî vesayeti çökerten, Kürt sorununu çözen, muhtemelen ilk sivil anayasayı yapan kişi olarak yazdıracak. Bir siyaset adamı için açık bir zihnin ilkeli duruştan, pragmatizmin ideolojik yükten daha hayırlı sonuçlar doğuracağının ispatı gibi. Muhtemelen tarihin ona verdiği görev yoldaki engelleri kaldırmak, mayınları temizlemek, putları yıkmak ve inşaata başlamak olacak. Demokrasi inşaatını bitirmek, cilasını yapmak, ince işçilikleri halletmek, göze batan çarpıklıkları gidermek bir sonraki kuşağa kalacak. Yani bütün bunları beş yıllık başkanlık için yaptığını zannedenleri daha çok üzülecekleri yıllar bekliyor. Bu yaptıklarıyla siyasi mirası en az 50 yıl daha sürecek bir lider artık o.
» Abdullah Öcalan: Diyarbakır’ın Fis köyünde küçük bir evde gizlice başlattığı isyanı, Diyarbakır’ın ortasında milyonlarca insanın şahitliğinde ve alkışlarıyla bitirdi. Kürdistan’dan Zorun Rolü ile başlattığı silahlı mücadeleden, Demokratik Siyaset manifestosuyla vazgeçti. Pragmatizmi, zamanın ruhunu okuma yeteneğiyle, yakalanınca bitti denen liderliğini, 14 yıldır kaldığı cezaevinde büyüttü, onu görmüşleri görmek, mektubunu dinlemek için gelenler meydanlara sığmadı. Türkiye’nin 35 yıldır ayakta kalan tek lideri o. Demirel, Evren, Özal, Erbakan, Ecevit, Çiller, Yılmaz artık yok, onu ve örgütünü bitirdiklerini söyleyen Genelkurmay başkanlarının en büyük heyecanı okeyde taş çalmak, ondan yıllar önce şef olan büyük Türk devrimci şeflerinden şanslı olanlar torun seviyor ama Öcalan hâlâ var. “Üç beş çapulcu” denip, her yıl beli kırılan, beş kez yok edilen örgütün, “bebek katili”, “teröristbaşı”, “Zerdüşt”, “narsist”, “kripto ermeni”, “derin devletin adamı” denen lideri olarak da değil, yeni Ortadoğu’da, demokratik Türkiye’yi savunan anti-Kemalist âkil bir adam olarak. Ona alışmaya başlasak iyi olur.
» BDP: Kandil’in topuna tüfeğine güvenip, kilometrekare hesabı yaparken Öcalan’ın demokratik Türkiye manevrasına çarptılar. Hep barış derken barışa fena hâlde hazırlıksız yakalandılar. Artık milyonlarca insanın oyunu alırken bir Beyoğlu sosyalist partisi gibi davranma lüksleri yok artık. Daha az solcu daha çok Kürt, daha az devrimci daha çok demokrat, daha az marjinal daha çok merkezde olacaklar. Daha az panzer önünde, gaz bombası mesafesinde, daha çok Meclis’te, televizyonlarda, yurtdışında siyaset yapacaklar. BDP mutlaka değişecek, liberalleşecek, değişemeyenler, ergen devrimcilikte ısrar edenler tasfiye olacak.
» Türk solu: Kürtlerin kötü alışkanlıkları olan eski dostları artık. Zengin muhitte dükkân açmış esnafın kapısına gelip nara atan eski mahalleden arkadaşı gibiler. Taşımak zor, ama atsan atılmaz satsan satılmaz. 30 yıl önce söyleyecekleri bitince Kürtlerin arkasına saklanmışlardı, sonra yetmedi sırtına bindiler. Kalabalıklara küstüler, Kürtlerin hazır kalabalıklarına konmaya çalıştılar. AKP’yle baş edemediler, önce ordunun sonra Kürtlerin yumruklarına güvendiler. Yıllarca barış isteyen iyi adamlar, tam barış gelecekken barıştan korkan kötü adamlara dönüverdi. Öcalan’ın silahlı mücadeleye son kararını bırakıp, İslam vurgularından endişeye kapıldılar. Savcı olsalar PKK’ya laikliğe karşı eylemlerde odak olmaktan kapatma davası açacak ruh hâline girdiler. Sonunda esas Kürt sorunları değil, İslam sorunları olduğu ortaya çıktı. Kürt sorunundan büyük ve Oslo’da da çözülmeyecek ontolojik bir sorun bu. Esed de düşerse onları dünyaya bağlayan bütün ipler kopacak. Xanax dışında akıl fikir basiret, gerçeklerle yüzleşme cesareti ne, epeyce de Âkil Adam’a ihtiyaçları var.
yildirayogur@gmail.com
TARAF