Kenan Alpay'ın yazısı:
Ne kadar acayip bir iklim hâkim ülkeye; birbirine taban tabana zıt bir sürü mikser siyasi gündemi karman çorman etmek üzere öne atılmışlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargı, demokrasi ve ekonomi üzerine reform vurguları sıklaştıkça hedefe giden yol üzerinde kurulan barikatların düşman unsurlardan önce dost unsurlar tarafından kurulduğuna şahit oluyoruz. Dün askeri cuntaların süngü tehdidi ve zoruyla kesilen yollar bugünlerde mafya liderlerinin bakla kazığı tehdidi ve zoruyla kesilmek isteniyor. Ancak her hâlükârda mantık ve sonuç değişmiyor: Meşru siyasi çerçeve ve aktörler zor yoluyla hizaya çekilmek, tehdit yoluyla sindirilmek isteniyor.
İşin aslı esası siyasi zeminde meşruiyeti koruyup kollamak ve siyaset dışı aktörlerin tehdit ve şiddet yoluyla ülkeyi hizaya çekmeye kalkışmasına hiçbir surette fırsat vermemektir. Çünkü eski Türkiye diye kınayarak andığımız, bürokratik oligarşi diye lanetleyerek tarihe gömmek için uğraş verdiğimiz söylem ve teamüllerin hortlamasına göz yummak demek kendimizi inkâr etmek demektir. Ya siyasetin, yargının, bürokrasinin kalitesini arttırıp ülkede adalet, özgürlük, refah ve güvenliği en ileri noktalara taşıma hususunda sağlıklı işleyen bir sistem kuracağız ya da devletçi ve milliyetçi hamasetin kopkoyu gölgesi altında sefalet içerisinde yaşamaya mahkûm olacağız hep birlikte.