Baransu Kararının Gerekçesi Yayınlandı

AYM'nin Baransu'nun başvurusunu reddeden kararının gerekçesinde başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahale oluşturmadığı sonucuna varıldığı belirtildi.

Anayasa Mahkemesi, gazeteci Mehmet Baransu'nun, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı ve reddedilen başvurusunun gerekçesini yayımladı.

Mehmet Baransu, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia ederek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, Baransu'nun başvurusunu bir üyeye karşı, dört üyenin oyuyla, oy çokluğuyla reddetmişti.

Baransu'nun bireysel başvurusunun reddedildiği kararın gerekçesi, Anayasa Mahkemesinin internet sitesinde yayımlandı.

KARARDAN

Yüksek Mahkeme, kararında, başvurucunun tutukluluğa ilişkin karar veren Sulh Ceza Hakimliklerinin kanuni hakim ilkesine aykırı oldukları, tarafsız ve bağımsız mahkeme güvencesini sağlamadıkları, suçlamaya dayanak belgelerin kendisine gösterilmemesi, tutuklandığı soruşturma dosyasında kısıtlama kararı verildiği için dosyayı inceleyememesi ve ayrıca mahkeme güvencesinden yoksun bir şekilde kapalı devre itiraz sistemi bulunması nedenleriyle, itiraz hakkını etkili şekilde kullanamadığı iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle, kabul edilemez buldu.

Kararda, Mehmet Baransu'nun tutuklamanın hukuki olmadığı ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarına ilişkin de Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verilen karar hatırlatıldı.

Yüksek Mahkeme, başvurunun konusunun tutuklamanın ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiası olduğunu vurgulayarak, başvurucunun tutuklamaya ilişkin karara itiraz etmek suretiyle, başvuru yollarını tükettiğini belirtti.

Mahkeme, bu hususta, yakın tarihte verdiği Erdem Gül ve Can Dündar kararında gazeteci olan başvurucuların yayımlanan bir haber nedeniyle tutuklanmalarının ifade ve basın özgürlükleri üzerindeki etkisinin incelenmesi için yargılamanın sonuçlanmasının beklenmesinin gerekli olmadığı sonucuna vararak, başvurucuların anılan iddialarını esas yönünden incelediğini kaydetti.

"TUTUKLAMA NEDENİ GİZLİ BELGELERİN TEMİN EDİLMESİ"

Erdem Gül ve Can Dündar hakkında verilen karar ile Mehmet Baransu'nun başvurusunun karşılaştırıldığı kararda, şu ifadelere yer verildi:

"Erdem Gül ve Can Dündar kararında, başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılırken, başvurucular tarafından yayımlanan iki haberin esas alınarak tutuklama kararı verildiği, tutuklama kararında anılan haberler dışında somut bir delile yer verilmediği, yayımlanan haberlerde ifade edilen hususların ve kullanılan fotoğrafın benzerlerinin 16 yıl önce başka gazetede yayımlanan haberlerde de yer aldığı olgularına dayanılmıştır. Eldeki bireysel başvuruya konu olayda ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurunun suç işleme amacıyla örgüt kurma, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçlarından tutuklanması talep edilmesine rağmen, hakimliğin bu suçlar yönünden tutuklama talebini reddettiği, böylece başvurucunun çalıştığı Taraf gazetesinde 2010 yılında yayımlanan haberler, bu haberlerin içeriği, amacı, olası etkileri ve sonuçları gibi hususların tutuklamaya esas alınmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen suçlamaların temelinde askeri makamlar tarafından devletin güvenliği ya da iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken ve ifşası halinde devletin savaş hazırlıklarını ya da savaş etkinliğini veya askeri hareketlerini tehlikeye sokabilecek nitelikte olduğu bildirilen ve yine askeri mahallerden dışarıya çıkartıldığı anlaşılan Egemen Harekat Planı kapsamındaki gizli belgelerin temin edilmesi, bu belgelerin bir kısmının (suretleri de olsa) tahrip veya imha edilmesi ile bu belgeler içinde yer alan bazı bilgilerin diğer bir ülkeye sızdırılması iddialarının bulunduğu, belirtilen planın Taraf gazetesindeki haberlerde yayımlandığı görülmektedir."

Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen suçun "Egemen Harekat Planı" olduğunun hatırlatıldığı kararda, planın soruşturma makamlarının tespitlerine göre 1. Ordu Komutanlığı plan odasından alındığı, ve söz konusu planın bulunduğu yerden dışarıya çıkartılmasına ilişkin sürecin aydınlatılamadığına işaret edildi.

Başvurucunun suç işlemiş olabileceğinden şüphelenilmesi için kuvvetli belirtinin bulunduğu kararda,  şunlar kaydedildi:

"Diğer taraftan tutuklama tedbirinin Anayasa’nın 13. maddesindeki ölçütlerden biri olan ölçülülük ilkesi kapsamında 'gerekli olup olmadığının' da değerlendirilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi, bu hususlara ilişkin anayasal denetimi, başvurucu hakkında devam eden bir soruşturma olduğunu göz önünde bulundurarak sadece tutuklamaya ilişkin süreç ile tutuklama gerekçeleri üzerinden yapmıştır."

"İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK MÜDAHALE YOK"

Kararda, şunlar kaydedildi:

 "Egemen Harekat Planı"nın Taraf gazetesinde yapılan haberlerde yayımlanmadığı, anılan planın başvurucuya yönelik tutuklamaya konu suçlamanın temel dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu tarafından diğer iki gazeteci ile yapılan ve Taraf gazetesinde yayımlanan haberlerin esas konusunu oluşturan 'Balyoz' darbe planının ve bu planın parçaları olduğu ifade edilen diğer planların, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait bir belge olmadığı hususu Genelkurmay Başkanlığı tarafından soruşturma makamlarına bildirilmiştir. Öte yandan, başvurucunun Taraf gazetesinde yayımlanan haberlere ilişkin olarak, haber kaynağını açıklamaya zorlandığı ve kamu makamları tarafından haber kaynağını açıklamaması nedeniyle, bir yaptırıma maruz bırakıldığı söylenemez. Bu itibarla somut olayda başvurucunun tutuklanmasının, tutuklama kararı verilen eylemlerin, suçların niteliği, tutuklama nedenleri ve tutukluluk gerekçelerine göre başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahale oluşturmadığı sonucuna varılmıştır."

Hukuk Haberleri

İşkenceye kılıf: Elektrikler kesilmiş!
Yasa dışı bahis soruşturmasında 7 “fenomen”e yakalama kararı
Yenidoğan Çetesi hakim karşısına çıktı
Malcolm X'in kızları CIA, FBI ve NYPD'ye 100 milyon dolarlık dava açtı
"Yenidoğan Çetesi" 18 Kasım'da hakim karşısına çıkacak