Bangladeş'teki geçmiş sellerde de Hindistan'ın izleri var

Ahmet Varol, Bangladeş'te yaşanan sel felaketinde Hindistan'ın barajlar üzerinden attığı adımların etkili olduğunu ifade ediyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Bangladeş’teki seller ve Hindistan

Geçtiğimiz günlerde Bangladeş’te büyük çapta sel felaketi oldu ve bu felaketten tahminlere göre üç milyon civarında insan zarar gördü. Bangladeş’te dikta rejimini deviren yeni yönetim sel felaketinin böyle büyük çapta olmasında Hindistan’ın önemli rolü olduğunu dile getirdi. Özellikle baraj kapaklarını açmasının sel felaketinin büyük çapta olmasına neden olduğunu vurguladı. 

Biz Bangladeş’te yaşanan sel felaketi hakkında bundan yirmi yıl önce bir yazı yazmıştık. 28 Temmuz 2004 tarihli Vakit gazetesinde yayınlanan bu yazımızda Hindistan’ın uygulamalarının bu sel felaketlerinin büyük çapta olmasındaki rolü hakkında bilgiler vermiştik. Ancak o zaman Hindistan’ın güdümündeki dikta rejimi bu gerçekleri çok fazla sorun yapmaktan kaçınmıştı. Dış güçler tarafından güdülen ve kendi halklarına düşman, işbirlikçi ihanet rejimleri hep böyledir. Kendilerini güden sömürgeci güçler suratlarına işese bunu iltifat kabul eder ve “sıcak yağmur yağıyor” derler.

Ama son hadiselerle ve Bangladeş’teki yeni yönetimin açıklamalarıyla bağlantısından dolayı Bangladeş’te yaşanan sel felaketinin büyük çapta olmasında Hindistan’ın rolü hakkında bizim söz konusu yazımızda dile getirdiğimiz bazı hususları burada tekrar etmekte yarar görüyoruz. 

Dünya kamuoyu, hemen her yıl tekerrür eden bu sel felaketinin, Bangladeş’in doğal şartlarından ileri geldiğini düşünmekte, bu felakete karşı yeterli tedbirlerin alınamamasını muhtemelen ülkenin geri kalmışlığına bağlamaktadır. Ülkedeki doğal şartların etkisi var. Çünkü ülkede çok sayıda ırmak mevcut ve bu ırmaklar toprakları verimli hale getirdiği gibi sel felaketlerine de sebep olabiliyor. Ancak son dönemde, yağmurların böyle büyük sel felaketlerine sebep olmasının doğal şartlardan ayrı, önemli bir sebebi daha var.

Hindistan, Ganj nehri üzerine Farikka Barajı adlı bir baraj inşa etti. Bu yüzden nehrin sularının yarısının bir başka kanala aktarılması, Bangladeş içinde kalan havzasının üst kısımlarında kuraklığa sebep oldu ve bu bölgedeki bitkilerin ve ağaçların çoğu kurudu. Hatta nehir havzasındaki kuraklaşma üst bölgeleri de etkiledi ve kuraklaşma geniş bir alanı kapsadı. Eskiden şiddetli yağmur yağdığında kuzey bölgedeki ağaçlar ve bitkiler suların önemli bir kısmını emiyor, böylece büyük bir sel felaketinin meydana gelmesini önlüyordu. Ama şimdi bu bölgede toprak kuruyup, adeta kil yığını haline geldiğinden yağmur sularını emmeksizin ırmağa gönderiyor, ırmak yatağında ağaç ve bitki bulunmadığından toplanan sular olduğu gibi aşağı havzaya gidiyor. O bölgede de nehrin yatağı suları kaldırmıyor ve hep etrafa taşıyor. Bu da büyük felakete yol açıyor. 

Ayrıca yağmurlu dönemlerde Farikka Barajı’nda su çok biriktiğinden Hindistan baraj kapaklarını açıyor, bu da felaketin daha çok büyümesine sebep oluyor. Bangladeş yoksul olduğundan, söz konusu barajın kapaklarının açılmasından sonra akan suları taşıyan ırmağın yatağı boyunca sel baskınlarını önleyecek derecede güçlü bir set de yapamıyor.

Farikka Barajı, inşa kararının verildiği tarihten bu yana Bangladeş’le Hindistan arasında bir sorundur. Ama Hindistan çağdaş emperyalizm tarafından korunduğundan, Bangladeş ise çağdaş dünyanın ezilmişleri arasında yer aldığından sözünü kimseye anlatamıyor, hakkını alamıyor. Sınır aşan ırmaklar anlaşmaları burada işletilmiyor.

Bu sorun Bangladeş’te çeyrek asırdan beri yaşanıyor. Ancak bu ülkedeki yönetim geçmiş dönemlerde, Hindistan’a küçük çapta itirazlarda bulunduysa da çok fazla arayı açmak da istemediğinden pek üzerine gitmedi. O yüzden meselenin çözümü konusunda söze gelir bir ilerleme kaydedilemedi. 

Bunda geçmiş dönemdeki ihanet yönetimlerinin kendi halklarının sorunlarını ciddiye almamalarının büyük payı vardı. Şimdi Bangladeş’te siyasi yönetim eğer halkının gerçek bağımsızlığa kavuşması ve sorunlarının çözüme kavuşturulması için gereken azmi ortaya koyarsa İslam âleminin ve halkların meşru haklarına kavuşması için çaba sarf eden tüm gönüllülerin ona tam destek vermesi gerekir. 

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango