Balyozcular tahliye olsun yerlerine Yeni Akitçiler girsin!

Ali İhsan Karahasanoğlu

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, emekli olmuş..

Oysa emeklilik yaşına daha çok vardı..
Tepkisel bir emeklilik olarak; bugünkü gazetelerde boy boy yazıları, okuruz artık..
Emeklilik kararı açıklanmadan önce de, medyada öyle bir sunum yapılıyordu ki, sanki Şeref bey özgürlükçü.. Kendisi baskılara direnen bir hakim.. Ağır ceza mahkemelerindeki diğer başkan ve üyeler ise, baskılara direnemeyen, yasakçı hakimler..
Öyle mi acaba?
Acaba kriter özgürlükçülük mü?..
Acaba kriter baskılara direnme mi?
Yoksa emekliliğe yelken açarken, gündeme oturma isteği mi?
Başkalarını bilemem.
Ben en iyi, kendi başımdan geçen davayı bilirim. Kendi gazetemin davasının, o mahkemede nasıl sonuçlandığını bilirim..
Ve bu bildiğimi de, sizlerle paylaşmalıyım ki, işin arkasında özgürlük yanlısı bir bakış açısı olmadığı, net olarak anlaşılsın..
Daha önce, sathi bir açıklama ile eleştirmiştim. Her şeye rağmen o tarihte görevde olduğu için, fazla ayrıntıya girmemiştim..
Şimdi olayı daha somut olarak aktaralım..
Hiç uzatmadan, Şeref beyin Vakit gazetesi sorumlularını mahkûm eden, iki yıl önceki kararından ilgili bölümü birlikte okuyalım:
“Vakit isimli gazetenin 28 Şubat 2006 tarihli baskısında, ‘Halk onları mahkum etti, sıra yargıda’ başlıklı yazıda, ..”
İfade bu..
“Halk onları mahkum etti, sıra yargıda..”
Bu ifade, gazetecilerin cezalandırılması için yeter sebeb imiş..
Tabii Şeref beye göre..
“Haksızlık etme, mutlaka başka ifadeler de vardır” diyecek olanlar çıkabilir.
Buyrun devamını da okuyalım, gerekçeli kararın: “Manşetten iri puntolarla verilen ”..
Evet, klasik gerekçedir.. “İri puntolarla” ifadesi..
“Küçük puntolarla verebilirsiniz ama, iri puntolarla niye veriyorsunuz” sorgulaması bu..
Yani gazeteciliğin içine girme, “haberi küçük mü, büyük mü göreceğiz” şeklindeki takdir hakkını sorgulamadır bu..
Ve bu sorgulamayı, bugünün özgürlükçü manifestoları ile takdim edilen Şeref bey, topu topu daha iki yıl öncesinde, Vakit gazetesi sorumlularının sanık olduğu davada yapıyordu..
Gerekçede başka ne var?
Şu var: “Sincan’da tankları yürüttüler. Andıç listeleri hazırladılar.. Kebapçıları bile fişleyip, kara listeye aldılar... başlıkları altında, dönemin Genelkurmay Başkanlığı’nı ve kuvvet komutanlığı yapan kişiler ile (...) YÖK Başkanlığı yapan ve konumları itibariyle terörle mücadelede görev alan (..) Kemal Gürüz’ü bu görevleri ve faaliyetleri ve yaptıkları işler nedeniyle terör örgütlerine hedef gösterildiği,..”
Evet, Şeref bey, aynen bunları yazıyor..
“Sincan’da tank yürütüldü” denilmesinin, insanları hedef gösterme olduğunu iddia ediyor..
“Andıç listeleri hazırladılar” demeyi, örgüte hedef gösterme olarak kabul ediyor..
“Kebapçıları bile fişlediler” demeyi, suç sayıyor..
Evet, Şeref bey bunları söylüyor..
Dahası var..
Şeref bey, darbeciler aleyhine küçücük bir eleştiriye bile öylesine tahammülsüz ki, “Konumları itibariyle terörle mücadelede görev alan.. Kemal Gürüz’ü” diyerek, YÖK’ün başındaki adamı bile, terörle mücadelede görevli bir bürokrat olarak takdim ediyor!
Sırf, Vakit’e ceza verebilmek için..
El insaf yani.. YÖK Başkanı, “terörle mücadelede görevli bürokrat” nasıl olur?
Nasıl olur, Şeref bey? Söyleyin lütfen!
“Kemal Gürüz terörle mücadelede görevlidir. Gürüz aleyhine haber yapmak, Gürüz’e karşı, terör örgütlerinin suç işlemesini istemektir” nasıl denir?
Bu nasıl bir hukuk anlayışı, söyleyin lütfen!
Mahkemesindeki üyelerin, darbeciler için “tutukluluğun devamına” kararlarını, sayfalar dolusu gerekçelerle eleştiren başkan Akçay, kendisinin iki yıl önceki bu kararını nereye oturtuyor acaba?
Dahası var..
İki ay önce, özenle yaptığımız küçücük bir eleştiriye bile tahammül edemeyip, hemen Bakırköy Savcılığı’na koşmuş, Sayın Akçay.. “Bana hakaret edildi. Cezalandırılmalıdırlar” diye beni ve sorumlu müdürümüzü şikayet etmiş..
Ne isteniyor?
Balyoz sanıkları tahliye edilsin..
Ergenekoncular tahliye edilsin..
Ama Yeni Akitçiler cezaevine girsin..
Bu mu isteniyor, sayın Akçay?

YENİ AKİT