Balyozcular adalet istiyorlarsa, önce Sivas zulmünü itiraf etmeliler.
Sivas’taki zulmü görmeyenler, ona sessiz kalanlar, ne anlatırlarsa anlatsınlar, bir kulağımdan girer, ikincisinden çıkar.
Bunu, “Bu zulmü görmüyorsanız, size de zulüm haktır” anlamında söylemiyorum.
“Dürüst olduğunuza inanmıyorum, inanamıyorum” anlamında söylüyorum.
Nedir, Sivas’ta yaşanan zulümler?..
Hangi birisini sayayım?
Bir kaç tanesini, öz olarak aktarayım.
1) Sivas davasında, tabii hakim ilkesi çiğnenmiştir. Sivas Ağır Ceza Mahkemesi yerine, hadi diyelim ki terör suçu kabul ettiniz, Kayseri DGM yerine, Ankara DGM’de yargılama yapılmıştır.
Bu şuna benziyor. Balyoz planı, iddiaya göre İstanbul’da organize edildiği halde, tutup Adana Özel Yetkili Mahkemesi’nde yargılama yapıyorsunuz.
Olur mu böyle saçmalık?
Olmaz. Olmamalı.
Ama Sivas davasında işte bu, maalesef oldu..
2) O güne kadarki Yargıtay’ın müstakar içtihadlarına göre, “Anayasal düzeni cebren değiştirme” suçunda, suçlananların bu suçu işleme kapasitelerinin varlığı, suçun bir önşartı olarak araştırılıyordu.
Yani, iki tane genç, kafa kafaya vermişler. “Haydi, şu TBMM’yi iskat edelim” demişler. Ellerinde bu işi yapacak, bir silah, bir ekip, bir çevre yok ise.. Eylemleri ayrıca hangi suç kapsamına giriyorsa, o suçla cezalandırılırlar ama.. Anayasal düzeni cebren değiştirme suçundan mahkum edilemezlerdi.
Sivas davasında da, doğru olanı, o içtihadın uygulanması idi. Sivas’ta lokal bir eylem gerçekleşmişti. Bu grubun, Sivas’ta anayasal düzeni ilga etmeleri, sonrasında Ankara’yı ele geçirip, tüm ülkede anayasayı ilga etmeleri mümkün değildi. Dolayısı ile, eylem “Anayasal düzeni cebren değiştirme” kapsamında değildi. “Yaşananlar, başka hangi suç tanımına giriyorsa, onun yargılaması yapılmalıdır” denilmeli iken, bu yapılmamıştır. Bu da çok açık bir hukuksuzluktur.
3) Sanıkların hiçbirisinde, bir tane bile ateşli silah yoktu.
Hatta eylem sırasında üzerlerinde hiçbir yaralayıcı alet de yoktu. Buna rağmen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Tek silah olmadığı halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan, cumhuriyet tarihinde ikinci örnek yoktur..
Sivas davasında bu yaşandı..
Hem de 33 kişi için birden.
33 kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tek silahları yok iken.. Tek yaralayıcı aletleri yok iken..
4) Kanunlardaki değişikliklerden, aflardan yararlandırılma konusunda da Sivas sanıkları büyük mağduriyetler yaşadılar. Örneğin, PKK’lıların bile yararlandıkları “Pişmanlık yasası”ndan, yararlandırılmadılar. “Siz örgüt mensubu değilsiniz ki. Bu kanundan yararlanamazsınız” denildi.
Düşünebiliyor musunuz, PKK’dan bile, bir kaç üst düzey yönetici dışında yüzlerce kişi, “pişmanlık dilekçesi” vermekle, cezalarında büyük indirimlere hak kazandılar. Ama Sivas sanıklarının hiçbirisine, tek günlük bir indirim uygulanmadı.
Yıllarca PKK eylemlerine katılanların, yıllarca terörist faaliyetleri sürdürenlerin yararlandığı bir kanundan, hayatında karakol yüzü görmemiş Sivas sanıkları yararlandırılmadı.
Daha onlarca konuda, Sivas sanıklarına yönelik hukuk dışı uygulama örneği verebiliriz.
Adalet isteyenler. Kendileri için adalet isteyenler. Önce, başkaları için de adalet isteyerek, dürüstlüklerini ispatlamalılar.
“Başkaları ezilsin. Zulme uğrasın. Hatta o zulmün yaşanması/sürmesi için biz gayret sarfedelim. Ama bize adalet uygulansın. Bizim aleyhimize kimse yanlış karar vermesin” demek, ikiyüzlülüktür.
Başkalarına yönelik zulme sessiz kalmak bile, başlı başına bir suçtur.
Bu açıdan, Balyozcular.. Ergenekoncular.. “Dün şu oldu, bu oldu” tartışmasına girmeden..
Gerçekten ülkede adaletin tesisini istiyorlarsa.
Geçmişte hangi konuda zulüm yaşanmış ise, hepsine karşı çıkmalılar..
Ki, kendilerine yönelik bir yanlışlık var ise, topluca karşı çıkabilelim.
Kusura bakmasınlar..
Onlar Sivas sanıkları için özel olarak yargılama yapacak mahkemeyi bile değiştirtirken..
Ağır cezalar verdirirken..
İndirimleri uygulattırmazken..
Kalkıp da bugün, “Biz mağdur olduk” diyorlarsa..
Kimse onlara inanmaz!
Biz de inanmayız!
YENİ AKİT