Tokat'ta faaliyetlerini sürdüren TOKAD (Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği), Balyoz Eylem Planı'nı yoğun yağış altında yaptığı bir eylemle protesto etti. Eyleme katılanlar boyunlarında "Hepimiz hedefiz" yazılı dövizler taşıdılar. TOKAD Genel Sekreteri Çetin Yıldırım tarafından okunan basın açıklamasında "Halka bir gün bile rahat nefes aldırmayan darbecilere, cuntacılara, Ergenekonculara, kafesçilere ve balyozculara "Artık yeter!" Bu ülke insanlarını sürekli bir güvercin tedirginliğinde yaşatanlara binlerce kez "Artık yeter!" denildi. Yıldırım, ortaya çıkan eylem planlarıyla ilgili olarak da "Söyler misiniz siz, darbeye giden yolun haritasının çizildiği Balyoz Eylem Planı'nın sadece bir "senaryo" olduğuna inanıyor musunuz? Söyler misiniz; camiler hangi düşmana önlem olarak bombalanmak istenmiş? İnsanları kışkırtarak belirli yerlere saldırtmak ne tür bir senaryodur? Bu ülke insanları nasıl "iç düşman" görülür, nasıl tuzağa düşürülmek istenebilir? Böyle bir iç hizmet mi olur? Ortaya çıkan belgelerin hesabı sorulması gerekirken, belgeleri ortaya çıkaranların peşine düşmek de ne demek? Namaz kılan insanlar bir çırpıda ihraç edilirken, vicdana aykırı işleri planlayanlar nasıl korunabilir? Suça bulaştığı delillerle ortaya koyulan önceki cuntacılar, halen belgelere ıslak imza atmıyor mu? Belgeler ve ses kayıtları ifşa olmuşken, gerçeklerin üstü nasıl örtülebilir? Bu hak ve cesaret nereden bulunuyor? Acaba, önceki darbecilerin halen yargılanmamasından olabilir mi?" sorularını gündeme getirdi.
Basın açıklamasının devamında son günlerde sergilenen bazı oyunlara dikkat çekilerek "Birileri halen durumun vahametini küçümsüyor. Muhalif yapılar ya da partiler, kendilerine dokunmuyor diye yılanın zehrine zehir katıyor. "Sivil dikta" gibi kıymeti kendinden menkul suni tartışmalardan gerçek bir askeri dikta çıkartmanın yollarına taş döşeniyor. Oysa ki "tek parti diktatörlüğü"nden yakınanlar, ne geçmişteki diktatörlüğe ne de o diktatörlüğün bugün de egemen olan resmi ideolojisine tek kelime ediyor!" ifadeleri kullanıldı. EMASYA protokolünün yürürlükten kaldırılması çağrısı da yapılan basın açıklaması "EMASYA protokolüyle her an yeni bir fiili darbe durumu yaratılabilir. Kozmik odalardan çıkan belgeler yok edilebilir. Yeni bir darbe planı daha hazırlanabilir. Tüm bu gerçekler ortadayken, Hükümet harekete geçmek için daha neyi beklemektedir? Bunca sözün ardından acilen atılması gereken adımlar neden hâlâ geciktirilmektedir? Cuntacı zihniyet tamamen tasfiye edilmeliyken, üç beş kuklanın ipinin çekilmesine rıza göstermek, yarın yeni darbe planlarına yol açmaz mı? Halkın emeğini, ekmeğini, geçmişini ve geleceğini çalanlar için köklü çözümler üretmek şartken, kısmi değişikliklerle sorunun halledilebilmesi mümkün mü? Resmi ideolojinin tahakkümüne dokunmadan açılım yapılabilir mi? Halkın talep ve beklentileri kırmızı çizgilere sığabilir mi? Soruyoruz, bataklık kurutulmadan kalıcı bir çözüm mümkün mü?" cümleleriyle son buldu.
Yoğun yağış altındaki eyleme katılanlar boyunlarında "Hepimiz hedefiz!" yazılı dövizler taşırken"27 Mayıs'tan 12 Eylül'e, 28 Şubat'tan Ergenekon'a darbeciler halkın düşmanıdır" pankartı açtılar. "Camilere dokunma!", "Balyoz çuvala sığmıyor!", "Darbenin iyisi olmaz!", "Ne 12 Eylül, ne 28 Şubat! Darbelere hayır!" yazılı dövizler taşıdılar. Eylem boyunca "Darbeciler yargılansın, cuntalar dağıtılsın!", "Kafeslere balyozlara, direneceğiz cuntalara!", "Zulme karşı omuz omuza!" ve "Baskıcı zalimler hesap verecek" sloganları atıldı.
HAKSÖZ-HABER / Tokat
Basın açıklamasının tam metni:
Sarıkız, Yakamoz, Eldiven, Ayışığı, Kafes, Balyoz…
Artık yeter!
Artık yeter!
Dünyanın tüm dillerinde "Artık yeter!"
Halka bir gün bile rahat nefes aldırmayan darbecilere, cuntacılara, Ergenekonculara, kafesçilere ve balyozculara "Artık yeter!"
Bu ülke insanlarını sürekli bir güvercin tedirginliğinde yaşatanlara binlerce kez "Artık yeter!"
Duyarlı Tokat halkı,
Türkiye birkaç gündür "Balyoz Eylem Planı"nı konuşuyor. Cuma namazı için camilere toplanan insanları bombalayarak kaos ortamı yaratmak isteyen cuntacıların gözünün ne kadar döndüğünü gözlemliyor. Balyoz bir kez daha çuvala sığmıyor.
"Söz konusu darbeyse, gerisi teferruattır!" diyen "iyi çocukların" bu ülke insanlarına neler yapabileceğini 27 Mayıs'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan iyi bilirken, ortaya atılan belgeleri nasıl sadece "iddia" kabul edebiliriz ki! O iddiaların gerçekliği için yakın tarihimize bakmak yetecektir.
Akıl ve insaf sahibi dostlar,
Söyler misiniz siz, darbeye giden yolun haritasının çizildiği Balyoz Eylem Planı'nın sadece bir "senaryo" olduğuna inanıyor musunuz?
Söyler misiniz; camiler hangi düşmana önlem olarak bombalanmak istenmiş?
İnsanları kışkırtarak belirli yerlere saldırtmak ne tür bir senaryodur?
Bu ülke insanları nasıl "iç düşman" görülür, nasıl tuzağa düşürülmek istenebilir? Böyle bir iç hizmet mi olur?
Ortaya çıkan belgelerin hesabı sorulması gerekirken, belgeleri ortaya çıkaranların peşine düşmek de ne demek?
Namaz kılan insanlar bir çırpıda ihraç edilirken, vicdana aykırı işleri planlayanlar nasıl korunabilir?
Suça bulaştığı delillerle ortaya koyulan önceki cuntacılar, halen belgelere ıslak imza atmıyor mu?
Belgeler ve ses kayıtları ifşa olmuşken, gerçeklerin üstü nasıl örtülebilir?
Bu hak ve cesaret nereden bulunuyor?
Acaba, önceki darbecilerin halen yargılanmamasından olabilir mi?
Sevgili arkadaşlar, dostlar, kardeşler!
Her gün karşımıza yeni bir darbe planı çıkıyor. Sarıkız, Yakamoz, Eldiven, Ayışığı, Kafes derken şimdi de Balyoz Eylem Planı… Taraf Gazetesi'nin her gün yeni bir ayrıntısını paylaştığı plan, cuntacı zihniyetin nasıl bir cinnet getirdiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Ve ne yazık ki, tüm bu ifşaatlara rağmen, birileri halen durumun vahametini küçümsüyor. Muhalif yapılar ya da partiler, kendilerine dokunmuyor diye yılanın zehrine zehir katıyor.
"Sivil dikta" gibi kıymeti kendinden menkul suni tartışmalardan gerçek bir askeri dikta çıkartmanın yollarına taş döşeniyor. Oysa ki "tek parti diktatörlüğü"nden yakınanlar, ne geçmişteki diktatörlüğe ne de o diktatörlüğün bugün de egemen olan resmi ideolojisine tek kelime ediyor!
Duyarlı Tokat halkı,
Yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ediniz. Göreceksiniz ki; Ergenekon davası sulandırılmak isteniyor. Kaos için masum çocukları ya da namaza giden insanları bombalama hesapları yapan, gayrimüslimleri öldürüp de günahını Müslümanlara yüklemeye niyetlenen ve böylece darbe yapmayı planlayanlar yargıdan ve cezadan kaçırılıyor…
Her türlü haklı eleştiri 301. ya da 53. maddelerle susturulmak isteniyor.
Asıl tehlikenin farkında mısınız?
EMASYA protokolüyle her an yeni bir fiili darbe durumu yaratılabilir. Kozmik odalardan çıkan belgeler yok edilebilir. Yeni bir darbe planı daha hazırlanabilir. Tüm bu gerçekler ortadayken, Hükümet harekete geçmek için daha neyi beklemektedir? Bunca sözün ardından acilen atılması gereken adımlar neden hâlâ geciktirilmektedir?
Cuntacı zihniyet tamamen tasfiye edilmeliyken, üç beş kuklanın ipinin çekilmesine rıza göstermek, yarın yeni darbe planlarına yol açmaz mı?
Halkın emeğini, ekmeğini, geçmişini ve geleceğini çalanlar için köklü çözümler üretmek şartken, kısmi değişikliklerle sorunun halledilebilmesi mümkün mü?
Resmi ideolojinin tahakkümüne dokunmadan açılım yapılabilir mi?
Halkın talep ve beklentileri kırmızı çizgilere sığabilir mi?
Soruyoruz, bataklık kurutulmadan kalıcı bir çözüm mümkün mü?
TOKAD olarak halka bunca kötülük edenlere karşı; hakkın, hakikatin ve halkın şahitliğini yapacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
Aklımızı ve vicdanımızı, resmi ideolojinin köleleştirmesine müsaade etmeyeceğiz!
Hakkın batıldan ayrılması için yürüttüğümüz mücadeleden geri dönmeyeceğiz!
Ve gün gelecek, bugün halka balyoz indirmeye çalışanlar, kafalarında zebanilerin balyozunu bulacak!
Bugün kendilerinde güç vehmedenler, o gün ne kadar zayıf olduklarını yakından tadacak!
Zalimler için yaşasın cehennem!
TOKAD
Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği