Balkanlarda bir çıban: Sırbistan

SÜLEYMAN CERAN

Cumhurbaşkanı Aleksandr Vucic’in yönetimindeki Sırbistan, önemli karar eşiklerinden, tehlikeli yamaçlardan, boyundan derin sulardan geçiyor. Rusya’ya enerjiden savunmaya, Slavlıktan Ortodoksluğa derinden bağlanmış, hipnoz mesafesinde kalmış olan Sırbistan; bir yandan da milyarlarca dolarlık borçla Çin’e eklemlenmiş durumda. Diğer taraftan Avrupa Birliği ile arasını sıcak tutmak isteyen Sırbistan, 3 Ocak 2022 tarihinde Kuzey Makedonya ve Arnavutluk’u kapsayan Açık Balkan Girişimi antlaşmasıyla Batı’ya göz kırpıyor ama NATO’ya da mesafeli duruyor.

Büyük biraderlerle iyi geçinmeye çalışan Sırbistan, kendisine denk veya daha zayıf ülkelerle agresif ilişki kurmaya da devam ediyor. 3 sene Bosna ile savaşıp binlerce masumun kanına girmesine karşın 1998’de Kosova’ya saldıran Sırbistan, yediği NATO dayağına rağmen Balkanlar’da adeta bir çıban gibi yaşayıp, serseri mayın gibi hareket ediyor. Hiçbir Balkan ülkesi Sırbistan’a güvenmiyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası izlediği göreceli denge politikasına ara veren Sırbistan, hâmisi Putin’in yanında sessiz sedasız yer aldı. Savaşın hemen bitmesi beklenirken uzaması, Rusya’nın artan kayıpları ve dünyanın dikkatinin Kiev üzerinde toplanması üzerine Rusya, Sırbistan’a Balkanlar’ı karıştırarak dikkat çekme görevi verdi sanki. Geçtiğimiz hafta Hırvatlarla birlikte Bosna iç politikası karıştırılmış ve Boşnaklar ayaklanmıştı; süreç halen devam ediyor. Bosna’da yaşayan Sırp siyasetçi Dodik’in pimi çekilmiş bomba gibi Bosna siyaseti içinde gezinmesi de sadece fitilinin tutuşturulmasına bakıyor.

Bosna ile arasında gerilim yaşatan Sırbistan, bir yandan da Kosova ile sürtüşmeye devam ediyor. Priştine hükümetinin yaptığı şey Kosova'da yaşayan Sırplar dâhil herkesin Kosova kimlik kartı ve plakasına sahip olmayı zorunlu hale getirmek istemesiydi. Her hâkim devletin yapacağı basit bir adımdı bu. Sırp Cumhurbaşkanı Vucic, yaptığı açıklamada Kosova’nın bağımsız bir ülke olmadığını, uluslararası hukuka göre Sırbistan’ın bir parçası olduğunu söyleyebiliyor. Kosova sınırına savaş uçaklarını, zırhlılarını taşıyan Sırbistan, öylesine tehditler yağdırdı ki, Priştine hükümeti kararı 1 ay ileriye öteledi. Süreç nihayete ermiş değil, bir ay sonra nelerin yaşanacağını da kestirmek zor. Kosova ile entegrasyon çalışmaları içinde olan Arnavutluk’un da yaşanan ve yaşanacak olan süreçlerden doğrudan etkileneceğini de not düşmek gerekli. Hırsından, kibrinden, “Büyük Sırbistan” hayalinden vazgeçmeyip tüm Balkanlar’ı ve kendini bu uğurda yakmaya meyyal bir Sırp devlet aklıyla karşı karşıyayız.

Bosna ve Kosova ile karşı karşıya gelen Sırbistan bir yandan da Karadağ ile uğraşıyor. Şimdilerde Karadağ Başbakanı Dritan Abazoviç, Sırp Ortodoks Kilisesi patriği ile anlaşmaya vararak, kendilerine “resmi statü” armağan etti. Karadağ Ortodoks Patriği Mihailo, kararı şiddetle reddederek bu anlaşma ile Karadağ’ın varlığından bahsedilemeyeceğini söylüyordu dün (5 Ağustos 2022). Alın size Karadağ’ın iç siyasetini allak bullak edecek bir gelişme.

İçinden geçtiğimiz süreç, Kosova içerisinde konuşlu NATO güçleri nedeniyle savaşa evrilme ihtimali zayıf olsa da Sırbistan, komşularına huzur vermeyecek, stresi hep diri tutacaktır. Ordular karşı karşıya gelmese de Sırpların, Kosova içerisinde mevcut bulunan gayri meşru milisleri ara ara sahneye çıkarması gayet olası bir senaryo. Bu tip provokasyonlara da hazır olmak gerekir.

Slav kökenli komşularıyla ırk üzerinden, Ortodoks komşularıyla din üzerinden, Müslüman komşularıyla güç üzerinden bir hesaplaşma içerisinde olan Sırbistan devleti, Balkanlar’ın İsrail’i olma yolunda ilerliyor. Nasıl ki İsrail’i askeri, ekonomik, siyasi ve dînî olarak ABD fonluyorsa; Sırbistan’ı da bölgedeki rolünden dolayı askeri, siyasi, ekonomik ve dînî olarak Rusya fonluyor. Sırbistan, Rusya için kullanışlı ve ekonomik bir aparat. Bir kambur gibi bölge ülkelerinin sırtında ağırlık olan, bir çıban gibi içinde zehir berkiten Sırbistan’in vahşi hayvanlara yapıldığı gibi demir parmaklıklarla kuşatılması, izole edilmesi şart. Yazıda bahsi geçen ülkelerle diyalog kurabilen tek ülke Türkiye. Tahıl koridorunda dünyaya nefes aldıran Türkiye, Balkanlar için de tek şans.