Mustafa Balbay'ın günlüklerini, okuyorum. Aynı Özden Örnek'in günlüklerini okuduğum gibi… Ayışığı, Sarıkız operasyonlarını, darbe hazırlıklarını anlatıyor bu günlükler ve birbirini tamamlıyor.
Sayfalar akıp gidiyor…
Mustafa Balbay-Şener Eruygur…
Şener Eruygur-İlhan Selçuk…
Levent Ersöz, Şener Eruygur ve kalabalık bir gazeteci topluluğu…
Konu hep aynı, toplumu ve devleti siyasi iktidara karşı nasıl seferber etmek gerek, bunu konuşuyorlar…
Sadece tartışmıyor, plan yapıyorlar, somut önerilerde bulunuyorlar…
Balbay, Ergenekon davasından tutuklu, hükümeti silah zoruyla devirmek için teşekkül kurmaktan suçlanıyor…
Balbay, Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara temsilcisi, 2003-2004 yıllarında dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur başta olmak üzere kimi kuvvet komutanlarının darbe hazırlıklarına giriştiği dönemde de aynı görevdeydi.
Onunla ilgili o günlere ait akılda kalan en önemli gelişme, Cumhuriyet gazetesinin attığı "Genç Subaylar Rahatsız" manşeti ve haberiydi. New York süreci, yani Kıbrıs meselesi, AB açılımları sırasında Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'e Emin Çölaşan vari köşelerden salvo ateşi açıldığı günlerde atılmıştı bu manşet.
Bakın dün bir gazete o günleri nasıl yorumluyordu:
"Balbay'ın 2003 yılı başında Cumhuriyet gazetesinde attığı 'Genç Subaylar Rahatsız' manşeti Türkiye'de uzun süre tartışılmıştı. Balbay'ın bu haberi 'manipülasyon' amaçlı yazdığı, bunun Özden Örnek'in günlükleriyle kanıtlandığı iddia edilmişti. Şener Eruygur'un Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde 'Ayışığı' ve 'Yakomoz' darbe planlarına uygun atılmış bir manşet olduğu ileri sürülmüştü. Hedef, 'Yetim' kod adı verilen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün görevden çekilmesini sağlamak ve 'Gemi Aslanı' kod adlı Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a gözdağı vermekti. Darbe planlarından haberdar olan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, haberin gayesini çok iyi bildiği için, haberi yalanlamakla kalmamış şu çarpıcı cümleyi sarf etmişti: 'Çok ağır olacak; ama lanetliyorum.'…"
Mahkeme sonucu, Ergenekon soruşturması, davası…
Elbet bunlar çok önemli…
Ama daha önemli olan gerçeğin tüm çıplaklığıyla açıkta olması, akıllarda ve vicdanlarda hükmün verilmiş olmasıdır…
Ama hat tek değil…
Örneğin kimi köşe yazıları Balbay'ın tutuklanmasını, anlaşılması zor bir "düşünce özgürlüğü" meselesi ilan ettiler ve onun imza gününe onun adına katıldılar.
Anlaşılması gerçekten zor…
Değil mi ki o gün bugün kimi yazarlar o dayanışmaya neden katıldıklarını anlatmak zorunda hissediyorlar kendilerini…
Oya Baydar'ın Taraf Gazetesi'nde çıkan "Darbe Kuşaklarına Açık Mektup" başlıklı yazısı onlarca kez anılmaya hak eden bir mükemmellikte kaleme alınmış. Tutuklanması, desteklenmesi, günlükleriyle Balbay meselesini düşünmek isteyenler için rehber bir yazı Oya'nın yazısı…
"O arkadaşımızın tutukluluk nedeninin ve dava dosyasındaki yerinin gazeteci olarak yazdığı yazılar falan değil, darbe planlarına bulaşmak olduğunu bilmiyor muydunuz? Neydi sizleri darbe teşebbüsü suçlamasını aklamaya, desteklemeye sürükleyen? Haksız, hukuksuz bir ithama, darbe ithamına maruz kalmış meslektaşınızla dayanışma için orada bulunduğunuzu söyleseydiniz; Hrant Dink her duruşmasında Ergenekon davasının elebaşı sanıkları tarafından adım adım ölüme gönderilirken aklınıza gelmeyen böyle bir toplu destek eylemini, yine de alkışlayabilirdik. Ama orada, 'Arkadaşımız darbeci değildir, onun darbeye teşebbüsten tutuklanmasına itirazımız var' diyemiyordunuz ki. 'Düşünce ve basın özgürlüğünü savunmak için buradayız' diyordunuz. Darbeciliği ne zamandır düşünce özgürlüğü kapsamında bir temel hak saymaya başladınız?..."
Böyle diyor Oya…
Hal böyledir.
YENİ ŞAFAK