Bakan'dan 'Karma Eğitim' Açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Avcı, Eğitim-Birsen'in 'karma eğitim kaldırılsın' önerisini NTV canlı yayınında değerlendirdi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 19. Milli Eğitim Şurası için gittiği Antalya'da NTV'ye konuştu.

Canlı yayınlanan programda açıklamalarda bulunan Avcı, şurada 4 ana konunun oluşturulan komisyonlarda görüşülerek bir ortak akıl oluşturulacağını söyledi. 

Avcı, Eğitim-Birsen'in "karma eğitimin kaldırılması"na yönelik önerisine de değindi.

Şurada hangi konuların gündeme geleceğinin yönetmelikle belirlendiğini söyleyen Bakan şunları kaydetti:

***

"Şura genel kurulunun açılış konuşmasında vurguladım. Hangi konuların görüşüleceği ve karara bağlanacağı yönetmelikte açıkça ifade edilmiştir. Gündemde olmayan konularla ilgili müzakere açılması söz konusu değil.

Sendikaların ve STK'ların dile getirdiği eleştiriler ve öneriler olabilir. Ama resmi gündem 4 ana konudan ibaret. Onun dışındaki konular koridor kulisi olarak nitelendirilebilir. 19. Şura'nın gündem konuları belli. Zaman zaman haklı olarak medya sansasyonel konular türetmeye çalışıyor. Şura gündemi saptırılmamalı."

Bakan Avcı'nın sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:

Milli eğitim şuraları her zaman son derece önemli. Bugüne kadar hep eğitim sistemini derinden değiştiren kararlar çıktı. Bu şuradan ne bekliyorsunuz? 
Öncelikle Şuramız hayırlı olsun, sayın cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Şuralar 4 yılda bir toplanıyor ve yönetmeliğe göre konular belirlenip kararlar alınıyor. Bu şuranın da 4 temel konuyu görüşülmesi kararı alınmıştı. Bunlardan ilki öğretmen niteliğinin artırılması; iki, eğitim yöneticilerinin niteliğinin artırılması, ders çizelgeleri ve dördüncüsü okul güvenliği. Okul güvenliği deyince sadece mekansal güvenlik değil bütün eğitim kurumlarımızın herkes için güvenli ortamlar olması için neler yaptık neler yapmamız gerekiyor. Mesela engellilere ilişkin yaptıklarımız, yapmayı düşündüklerimiz nelerdir bunların gerçekleşmesi için neler yapmamız gerekiyor bunları konuşacağız. 4 ana tema dört komisyon halinde tartışılıyor. Ayrıca okul çevresi kavramı geliştirdik. Uyuşturucu ile mücadele koordinasyon kurulunda aldığımız karar gereğince okullarımızın çevresinde öğrencilerimize yönelik tehditleri ve uyuşturucu şebekeleri ile mücadeleyi öngören konuları tartışacağız. Öğretmen niteliğinin artırılması deyince bütün öğretmen oluş sürecini gözden geçireceğiz. Eğitim yöneticilerinin niteliğinin artırılması başka okul müdürlerimiz olmak üzere büyün yöneticilerimizin günün ihtiyaçlarına ve beklentilerine ve imkanlarına uygun olarak niteliklerinin artırılması için neler yapıyor ve bundan sonra neler yapılması gerekir bunları konuşacağız. Müfredatla ilgili çalışmalarımızda 12 yıllık zorunlu eğitim sürecinde hatta okul öncesinde ne tür eğitim öğretim programları hangi kriterlerle hangi düzeyde verilmelidir bunları tartışacağız. 

Raporlarda ele alınacak ve en çok tartışılan raporlardan birisi Eğitim-Birsen’in raporu oldu. Birincisi karma eğitime son verilmesi. Milli Eğitim böyle duruma taraftar mıdır? 
Ben genel kurulu açış konuşmamada da özellikle vurguladım; şurada hangi konuların nasıl görüşüleceği ve nasıl karar bağlanacağı şura yönetmeliğinde açıkça ifade edilmiştir. Şura gündeminde yer almayan konularda müzakere açılması ve karar alınması söz konusu olmaz. Biz burada 600’e yakın paydaşımızla bir araya geliyoruz. Sendikalarımız var, eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, hocalarımız, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimiz var. Bundan önceki şuralardan biraz farklı olarak bürokratik temsilden çok eğitim hedef kitlesi olan öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerine temsil oranları çok genişlemiş oldu ve oy hakkıyla bu kurula davet edildiler. Tabii bu grupların bu dört konu dışında da dile getirdikleri bir takım eleştiriler değerlendirmeler olabilir ama şuranın resmi gündemi bu dört konudur.

Evet ama burada konuştuğumuz uzmanların ve daha çok bu alanı takip eden isimlerin şöyle bir itirazı var; bir önceki şurada da 4+4+4 sistemine ilişkin çalışmalar resmi gündemde yoktu üstelik bu da Eğitim-Birsen’in çalışması olarak şura gündemine geldi sonra yasal düzenleme olarak gördük. Şimdi Eğitim-Birsen söyleyince daha dikkat çekiyor öneriler. 
Bende Milli Eğitim Bakanı olarak diyorum ki şuranın temel konuları belli. Bu konularla ilişkili kararların ve tartışmaların nasıl olacağı da belli. Dolayısıyla medya zaman zaman buradan çok sansayonel, toplumda çok farklı kesimlerin farklı algılamalarla hararetli tartışmalarla ele alacağı konuları türetmeye medya olarak hakkınız var. Siz de pek çok paydaştan biri olan sendikanın genel bir raporundan yola çıkarak şuranın gündemi bu olacakmış gibi bir algı oluşursa bu yanlış olur.

Bu konu komisyonda bakanlığınızın bütçesinin sunumunda da milletvekillerinin sorusuyla gündeme gelmişti ve siz o zaman buradaki algılamanın daha çok kız imam hatip liselerine yönelik açığın ya da karma liselerdeki katların birbirinden ayrılmasıyla alakalı bir durum olduğunu belirtmiştiniz. 
Bizim özellikle kız imam hatip okullarına yönelik bir talep var onları da açıyoruz zaten.

Ama genel liselere ve okullara yönelik bakanlığın tavrını merak ediyorum. 
Israrla şura gündemini saptıracak şeylerden kaçınmak istiyorum.

Müfredatla ilgili yapılan çalışmalarda din eğitiminin yaşının düşürülmesi var mı? 
Müfredatla ilgili hangi sınıfta veya hangi eğitim kademesinde hangi derslerin hangi ağırlıkta okutulması gerektiği, şuranın o ilgili komisyonunda tartışılır. Sadece din eğitimi değil bütün derslerimizin ve bütün okul türlerinde mesela bizim çok ağırlıklı meslek liselerimiz var. Buralarda okutulan modüler programlar var bunların hangi aşamada hangi içerikle okutulması gerektiği de dahil bütün eğitim müfredatımız tartışılabilir. Din eğitimi de tartışılabilir.

Sayın cumhurbaşkanı bugün konuşmasında sistemin sıkıntılarından bahsederken; ‘sıkıntıları anaokulundan başlayarak yeni bir hayat tarzı sunarak yeneceğiz’ dedi. Bundan ne anlamak gerekir? 
Ben böyle bir cümle hatırlamıyorum ama eğitimimizi anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin niteliğinin artırılması bizim hedeflerimiz arasında. Hatta okul öncesi eğitimin zorunlu olması belki burada da gündeme gelecektir. Okul öncesi eğitim alan çocukların bütün eğitim öğretim hayatı bundan etkileniyor olumlu olarak. O yüzden son çıkardığımız yasada özel okullara gidecek öğrencilere teşvik uygulaması getirdik. Bunun içinde anaokulları da var. Özel anaokuluna gidecek öğrencilerin sadece bir yılını biz ödemeyi devlet olarak yasa yaptık.

Buradan zorunlu olsun şekliden bir tavsiye kararı bekliyor musunuz? 
Pek çok uzmanın görüşleri bu doğrultuda. Zorunlu olması doğrultusunda bir tavsiye veya kara buradan çıkabilir ama zorunlu olmadan da biz çok ciddi başarılar elde ettik. Yasal olarak zorunlu olmasa da biz oranı yükseltmek için bütün gerekli tedbirleri almaya çalıştık.

Aleviliğin seçmeli ders olarak müfredata girmesi var mı ve buna nasıl bakıyorsunuz? 
Alevi Bektaşi kültürünün din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde yeterince temsil edilmediği üzerine çok önceden başlatılmış çalışmalar var. Dolayısıyla din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde çok ciddi Alevi Bektaşi kültürüne ilişkin temel bilgilerine yer aldığı bölümler var. Ama bunlar yetersiz görülüyor pek çok uzman ve ilgili çevrelerce.

Gelmeden önce bir araştırma okudum yanlışsa düzeltin, 1086 sayfalık din kültürü ve ahlak bilgisi kitapları içinde 16 sayfa Alevilik Bektaşilik'le ilgili. 
Yok o yanlış. Kaldı ki o kadar sayfa din kültürü ve ahlak bilgisi dersi de olmaz. Belki bütün derslerin toplamında bir oranlama yapmak gerekir. Mesela tarih dersinde de sosyal bilgilerde de pek çok başka yerde de bu kültürel özelliğimize beklentilere uygun üniteler var. Özellikle herkes kendisi ile ilgili daha çok konunun yer almasını istiyor. Biz gittiğimiz yerlerde her branş öğretmenimiz kendi dersinin ne kadar yetersiz olduğunu ne kadar az yer verildiğini söylüyorlar. Bunun içinde müzik gibi resim gibi beden eğitimi gibi çok haklı olanlar var. Ama netice itibariyle haftada 40 saatimiz var. En verimli biçimdenin ölçüsü her öğrencinin kendi yeteneğini, becerisini, kendi eğilimini mümkün olduğu kadar erken yaşta keşfetmesi ve o doğrultuda yönlendirilebilmesi. Ders programlarımızın temel ilkesinin bu olması gerektiği konusunda zaten bir mutabakat var.

Zorunlu din derslerinin kaldırılmasından yana olmadığınızı hükümet olarak biliyoruz. Peki yeni bir düzenleme ya da gayrimüslimlere olduğu gibi isteyen Alevilere de muafiyet gibi bir karar olabilir mi? 
Avrupa’daki uygulamalarda son söylediğiniz seçenek var. Zorunlu dersler var ama velilerin yazılı talebiyle muaf tutulma seçeneği de var. Böyle bir şey burada da gündeme gelecektir muhtemelen. Özellikle kamuoyunun şunu bilmesi lazım, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi bir din eğitimi ders değil. Zaman zaman bazı okullarımızda bir din eğitimi dersi gibi uygulamalar olmuştur olabilir. Ama dersin ihdasındaki temel ilke genel olarak bir din kültürü vermek, çocukların içinde yaşadıkları toplumun bu alandaki bütün birikimlerini doğru tanımaları ve temel ahlak bilgileri konusunda doğru bilgilendirilmeleri. Onun için zaten şimdi seçmeli derslerimiz var. Din dersi seçmeli bir ders, Hıristiyan din bilgisi derslerimizde var. Onların kendi öğretmenleri ve uzmanları tarafından yazılmış ve onaylanmış müfredatlar var.

Muafiyetin genişletilmesi için bakanlığın görüşü nedir? 
Genişletilebilir tabii. Ben bu dersi hiçbir şekilde almak istemiyorum denebilir. Bizim öteden beri dikkat çektiğimiz bir BM Uluslararası Çocuk Hakları Beyannamesi var. O beyannamede çocuğun eğitimi konusunda karar verecek nihai merciinin anne baba olduğuna dair açık bir hüküm var. Dolayısıyla bütün bunları hesaba katan bir düzenleme yapılabilir. 

Sınav sistemi ile ilgili tartışmalar temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminde kayıt sürelerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili özellikle kontenjan problemlerinin aşılması için bir hazırlık olduğunu biliyoruz. Özel okul kayıtlarının erkene alınması söz konusu olacak mı? 
Geçen yıl ilk defa uyguladığımız temel öğretimden ortaöğretime geçiş düzenlemesinde özel okul öğrencilerine ilişkin bazı yanlış algılarda oluştu yanlış uygulamalarda olmuş olabilir. Bu sene bu tür sıkıntıların yaşanmaması için gerekli tedbirleri alıyoruz. Ama önce geçen yıl ne oldu ne olmadı? Bizim her yıl geçen yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin öğrencimiz ortaokulu bitirip liseye başlıyor. Bunların liseye hangi koşullarda gireceği geçen sene bu 1 milyon 300 bin çocuğumuz e-okul üzerinden iki tercih yapıyorlar. Birincisi 15 okulluk bir tercih. Türkiye'nin neresinden hangi okulu istiyorsa yerleştirme puanını biliyor 15 okulluk bir tercih yapıyor. Bunlardan birine giremediğinde bir B tercihi var. Sen 15 tercihini yap bunlardan birine puanın yetmezse bizim 6 okul türümüz var. Fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, Anadolu lisesi, Anadolu imam hatip lisesi, Anadolu meslek lisesi, çok programlı lise. Bunlardan 4 tanesini işaretle aynı zamanda ilçeni ve ilçen dışında da iki ilçeyi işaretle. Eğer 15 tercihinden birine yerleşemezsen biz seni puanına ilçene bakarak bu 4 tercihinden birine yerleştirelim. Bu yolla 15 tercih yapan öğrencilerimizin 1 milyon 57 bini 15 tercihinden birine yerleşti. Bununda 550 bini ilk üç tercihinden birine yerleşti. Geri kalan yerleşemeyen çocuklarımız B sistemi tercihleri üzerinden okullara yerleştirildiler. 133 bin öğrenci hiç sisteme giriş yapmadı. Bütün bu yerleştirmeler yapıldıktan sonra bu sistem hiç giriş yapmayan öğrencileri biz ikamet adreslerine bakarak okullara otomatik olarak dağıttık. İlk defa bu yıl özel okula gidecek öğrencilerimize teşvik ödüyor devlet. Liseye gidecek öğrencilerimize ailenin gelir durumuna göre 3 bin 500 TL devlet teşvik ödüyor. Bunlardan yararlanabilsinler diye bu çocuklarımızı biz adreslerine ve puan durumlarına göre boş kontenjanlara yerleştirdik. Ama bu geçici bir yerleştirme çünkü bu çocuklarımızın büyük bir bölümü zaten özel okula veya açık liseye gidecekti. Şimdi herkes biliyor ki devlet okullarının tercihleri var, o tercihler için sisteme girmesi gerekiyor, girmezse otomatik olarak biz bu çocuğumuz özel okula gitmek için buraya girmiyor. Ya da oraya bir buton koyacağız orayı işaretleyecek ben sistemde tercih yapmıyorum dediği anda sistem onu kenara ayıracaktı geçen sene ilk simülasyonlarda bu vardı. Fakat bu sene ilk defa teşvik ödeyeceğimiz için o çocuklar bu teşvikten mahrum kalmasınlar diye biz onları sanalda olsa bir okula yerleştirmiş olduk. Bu sene ben özel okula gidecektim beni çok programlı bir liseye verdiniz gibi şikayetler oluşmasın diye baştan özel okula gidecek olanları sistemden ayıran bir düzenleme yapacağız.

Öğretmen ataması için branşlar belli oldu mu? 
Orada en çok ihtiyaç duyulan alanlara göre bu dağıtımları yapacağız. Bizim en son yaptığımız analizlerde en çok ihtiyaç duyulan alanlar İngilizce, özel eğitim öğretmenliği, rehberlik, din kültürü ve ahlak bilgisi, sınıf öğretmenliği, okul öncesi, ilköğretim matematik, fen bilgisi, Türkçe, matematik, Türk dili ve edebiyatı. Tabi bunun dışında da 3-5 atamayla dolacak olan branşlarda var.

Kürtçe öğretmenliği soruluyor 
Tek tek hangi alanda ne kadar söyleyemem ama sıralama aşağı yukarı bu okuduğum sıraya göre gidiyor. Daha önce yaptığımız atamalarda da 2002’de öğretmen sayısı 450 bin şimdi 850 bin öğretmenimiz var. Buna rağmen atamalarımızda hangi branşlarda ne kadar eksiğimiz var sonra hangi illerde bu eksik yoğunlaşıyor özellikle oraları takviye etmeye çalışıyoruz. Son yaptığımız 40 bin atamada yaklaşık 30 binini Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 23 ile yaptık. Batıda zorda kaldığımız zaman ücretli öğretmen bulabiliyoruz ama doğuda böyle imkan yok. Medyanın buradan toplumda hararetli tartışmalara yol açacak sansasyonel konular üretmek istemesini anlıyorum. Ama biz burada 4 temel problemimizle ilgili tartışacağız. Bu dört konu siz yeterince heyecan vermiyor mu ki onun dışında sansasyonel konular arıyorsunuz. Kamuoyu bilmeli ki burada dile getirilen kişisel görüşlerin veya lobide konuşulan her şey şura gündeminde var demek değildir.

(NTVMSNBC)

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu