Bakan Albayrak’ın “Cehalet-İhanet” Suçlamaları AK Parti’ye Gönül Vermiş İnsanları Yaralıyor

Yazısında Berat Albayrak’ın, McKinsey  konulu eleştiriler karşısında takındığı üslubun kabalığını değerlendiren Ali Osman Aydın, toplumun farklı kesimlerinden Albayrak’a yönelen tepkilere örnekler veriyor.

Ali Osman Aydın’ın Yeni Akit’teki köşesinde yayınlanan “’Cehalet’ ve ‘İhanet’ Kıskacında” başlıklı yazısının (5 Ekim 2018) konuyla alakalı bölümü şöyle:

Erdal amca… Bakkalımız… 65 yaşında. 4 oğlu da askerlik yapmış. Siyasete girdiğinden beri Recep Tayyip Erdoğan markasına oy veriyor. Son gelişmelerden, artan fiyatlardan, müşteri memnuniyetsizliğinden rahatsız. “Keşke şu McKinsey denilen Amerikan şirketiyle çalışmasalardı.” diyor.

****

Üst mahalleden Rasim abi. Sanayide oto tamirciliği yapıyor. Yağlı dükkan duvarlarından birinde Recep Tayyip Erdoğan’ın afişi asılı. Üzerinde, “İstanbul emin ellerde.” yazıyor. Afişin üzerindeki tarih, “1994”ü gösteriyor. Rasim usta kafasını sallayarak “Bula bula Amerikan şirketini mi buldular danışmanlık yaptıracak, yerli şirketler yok mu bu işi yapacak?” diyor.

****

Tekin… 25 yaşında. Kasiyerlik yapıyor. Ak Parti iktidarında büyüdü ancak hiçbir zaman Ak Parti’ye oy vermedi. Son zamanlarda Cumhurbaşkanının Amerika’yı hedef alan söylemlerini haklı olarak, yumruklarını sıkılı dinledi. Dolar kurunun yükselişini öfkeyle izledi. Çirkin muhalefete bulaşmadı. Bunları bir memleket meselesi olarak gördü. Tekin, “Amerikan firmasından alınan danışmanlık hizmetini duyduğumdan beri canım sıkkın, bu durumu hazmedemiyorum.” diyor.

****

Sezgin. İkinci çocuğunu bekliyor. Ak Parti ne zaman büyük bir miting planlasa Sezgin hemen akrabalarını organize ediyor. Çünkü, sezgin mitinglere akrabalarını götürmeyi bir görev addediyor. O bunu gönüllü olarak yapıyor. Sezgin, “Bizi ekonomik olarak çökertmek isteyen ülkeden danışmanlık almayı, benim aklım almıyor.” diyor.

****

Unutmadan, bu kişilerin tamamı, Cumhurbaşkanının “Dolarlarınızı bozdurun!” çağrılarına, dolarlarını anında Türk lirasına çevirerek cevap verdiler. 

“Ey Amerika! Ey Avrupa!” nidalarına her zaman, hasbi bir şekilde destek oldular. 

Vergilerini ödediler, askerliklerini yaptılar, oy kullandılar…

Yine unutmadan bu insanların neredeyse tamamı 15 Temmuz’da, hem de henüz “meydanlara çıkın” diye bir açıklama yapılmamışken, sokaklara çıktılar…

***

Fakat bu insanların “ihanet” içinde oldukları söyleniyor…

Hayır, terör örgütleriyle bağlantılı oldukları için değil…

Siyaset kurumu, McKinsey ile yapılan anlaşmayı eleştirenleri “cehalet” veya “ihanet” denklemine hapsettiği için.

Yani siyaset, “Ben şu nedenlerle McKinsey firmasıyla anlaştım.” dedikten sonra birileri hala yorum yapıyorsa onlar ihanet içinde olmuş oluyorlar…

Bu kadar basit…

****

Söyledikleriniz hakikatin ta kendisi olsa da insanların söylediklerinizi dikkate almama, bildiklerini okuma, canları ne istiyorsa onu ifade etme hakları vardır.

Kimse kimsenin istediği gibi düşünmek, inanmak, konuşmak zorunda değildir.

Siyasetin görevi özgür düşüncenin ifade edilerek gelişmesine alan açmak ve söylenen şeylere toleransla yaklaşarak halkın taleplerini anlamaya çalışmaktır.

Özgürce düşünmek ve düşüncenin nasıl isteniyorsa öyle ifade edilmesi siyaset tarafından insanlara bahşedilmiş bir hak değildir. Bilakis, dini referanslarımızın, yüzlerce yıllık modernleşme sürecimizin bir sonucudur ve bedeli ödenmiştir.

Siyasetin aldığı hayati kararları eleştirmek, tartışmak vergisini veren, oy kullanan her yurttaşın en doğal hakkıdır. “Ekonomik gerçekler, uluslararası dengeler”söylemiyle insanların alınan kararları sorgulamadan kabul etmesini beklemek, sorgulayanları “cahil ya da hain” ilan etmek, en küçük eleştiride “beka” ürpertisi duymak, eleştiriyi “algı operasyonu” olarak görmek sağlık belirtisi değildir. Hele de alınan kararlar tarz-ı siyasetinizle, söylemlerinizle aleni bir şekilde çelişiyorsa insanlar bu çelişkiye dikkat çekmek durumundadırlar. Bu demokratik toplumun gereğidir... Ayrıca İbn Haldun’dan bir hatırlatma yapmak gerekirse, iktisadi teşebbüs ancak özgür ortamda meydana gelebilir.

Dolayısıyla ayrıştıran, yok sayan, yaftalayan “cehalet ve ihanet” denklemi ifadesi ağır ve kabul edilemez bir ithamdır. Vatanını seven, vergisini veren, hayatında çöp kovasını bile devirmemiş yukarıda hikayelerine yer verdiğimiz insanlar, sadece düşüncelerini paylaştılar diye neye ihanet etmiş olabilirler acaba?

Siyaset bunun cevabını vermelidir…

 

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango