Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa’ya taban tabana zıt kararını eleştirdik diye, hakkımızda soruşturma açılmış!..
Hoş; soruşturma ile ilgili evrak henüz elimize geçmedi ama, ANKA Ajansı’ndaki acar muhabiri, çoktan eline geçirmiş bilgileri..
Salt bir habercilik anlayışı ise, tebrik etmek gerekir.
Ama korkarım ki; öyle değil.
Çünkü patronu Uzan, milyarlarca dolarlık hortumun dantelini ince ince örerken, bayan muhabirimiz yine bu meslekte idi ve gazetecilik yapıyordu. Ama ne hikmetse, imzasını attığı haberlerde, patronunun hortumundan tek satır bile bahsedilmeden...
Nasıl bir duygudur bilemiyorum tabiî.
Nasıl bir mantalitedir, kavrayamıyorum.
Kendisinin etik sorunu deyip geçelim..
Geçelim de, önümüzdeki soruşturmayı ne yapacağız?(!)
Kara kara düşünmeye başladık şimdiden(!).. Bir değil, iki değil.. Üç-dört suçtan birden soruşturma açılmış. Biri olmazsa, diğerinden mutlaka atılacağız içeri!..
İyi de ne yaptık biz?..
Uzanlar gibi devleti mi soyduk?
Hani, Uzanların hiçbirisi cezaevinde değil.. Bir gariban amcaları vardı, sadece o içeride.. Diğerleri aslanlar gibi dışarılarda geziyor..
Ya Yahya Demirel?
O da dışarıda.. Daha önceki gün, trilyonlarca liralık yolsuzluk dosyası zamanaşımına uğradığından, ortadan kaldırıldı...
Var mı gazetelerde bunun haberi?
Var mı Anka Haber Ajansı’nın, bu olayla ilgili halkı uyandıracak anlamda bir haberi?
Yok.. Yok..
Öyle bir olay, sanki hiç yaşanmadı Türkiye’de..
Türkiye’de tek olay var; Vakit yazarlarının, Anayasa Mahkemesi kararına yönelik eleştirileri..
Hortummuş, vergi kaçakcılığı imiş, yolsuzlukmuş.. Bunların hepsi normal işler.. 7.5 sene; “Git-gel Konya 6 saat” türünden duruşmaları yaparsınız.. Adamın devleti soyduğu yetmiyormuş gibi, savcısı ile, hakimi ile, zabıt kâtibi ile; bir de devletin memurlarını 7.5 yıl boyunca oyalarsınız.. Devlet imkânları böylece çarçur edilir..
Sonuç?
Sonuç koskocaman bir sıfır..
Zamanaşımından davanın düşmesine!..
İyi de, hakim beyamcalar, trafik kazası gibi, aniden mi yaşandı bu olay? Dosya, birden bire mi zamanaşımına uğradı?
Siz bilmiyor musunuz, o dosyanın zamanaşımı süresinin 7.5 yıl olduğunu?
Hadi diyelim, bazı sanıklar yurtdışında idi, onun için savunmalarını alamadınız, karar da veremedinz.. İyi de, Türkiye’deki sanıklar hakkında niye karar vermediniz?
Cevap büyük ihtimalle şöyle olacaktır:
“Anka Haber Ajansı, iki günde bir bu davayı haber yapmadı ki; kamuoyu baskısı ile dosyamızı ciddi şekilde takip edelim. Biz, sanıkların gelmesini beklerken, bir de baktık ki zamanaşımı süresi dolmuş!”
Yaaa. İşte böyle sayın seyirciler..
Haber ajansları bile, haber görüntüsü altında, fikir suçlarında gazetecilerin ceza alması için, özellikle de mütedeyyin kesimdeki gazetecilerin davalarının acilen görülmesi, acilen ceza verilmesi ve acilen cezaevine tıkılmaları için altyapı desteği veriyorlar..
Hortumcuların dosyalarında ise, o davaları unutturarak, hortum sanıklarının kurtulmalarını sağlıyorlar..
Siz de dışarıdan bakıp, “Ne güzel, ülkemizde bu kadar haber ajansı var. Artık hiçbir şey gizli kalmayacak” diye kendi kendinizi avutuyorsunuz.
Olaylar ortada..
Hortumu, yolsuzluğu, kaçakçılığı nasıl halkın gözünden kaçırırız diye ince planlar yapan..
Fikrini ifade edenleri, düşündüklerini açıklayanları, inancını yaşamak isteyenleri nasıl baskı altına alır, kamu görevlilerini de onların üzerine göndertebiliriz diye hesaplar yapan..
Anayasa’yı resmen rafa kaldıran mahkeme kararını görmezden gelen, hukuk cinayetini gözlerden uzak tutmaya çalışan..
Şeytan Ayetleri kitabına bile özgürlük isteyip, ülkenin % 99’unun inancına açıkça küfür edilmesini “özgürlük” diye takdim eden..
Hemen arkasından, bir başörtüsü mağdurunun, devletin kurucusu için, sadece ve sadece “Sevmiyorum..” demesini bahane edip, yargısız infaz kazanları hazırlayan..
Evet, bu skandalları bize yaşatanlara siz gazeteci gözüyle bakıyor musunuz? Bakabiliyor musunuz?
Biz gider, ifademizi veririz.. Ceza alırsak, yatar; ömrümüz de varsa çıkarız..
Ama sizler, hazırladığınız bu tuzakların kirinden nasıl kendizi kurtaracaksınız?
Nasıl?
Vakit gazetesi